Vinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo Slider

BASIM İZİN BELGESİNİN KALDIRILMASININ YARATACAĞI SAKINCALAR

Erkan GÜRBOĞA(*)

Gelirler Kontrolörü

I. GİRİŞ

25 Mayıs 1999 gün ve 23705 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Vergi Usul kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtım Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte, anılan Yönetmeliğin 13’üncü maddesi değiştirilmiştir. Yapılan değişiklikle anlaşmalı matbaa işletmecilerinin, belgelerin basımına geçmeden önce, mükelelflerden vergi dairesi mühürü ve vergi dairesi müdürünün imzasını taşıyan, mükellef olduklarını ve belge bastırmalarında sakınca bulunmadığını belirten yazıyı istemelerine ilişkin zornluluk yürürlükten kaldırılmıştır.

Yönetmelikte yapılan bu değişiklik nedeniyle, mükellefler, 25.5.1999 tarihinden itibaren vergi dairelerinden izin almaksızın belge bastırabileceklerdir.

Bu yazımız ile Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi mükellefleri tarafından kullanılacak belgelerin basımına ilişkin olarak yapılan düzenleme sakıncaları irdelenerek konuya ilişkin görüşlerimiz yer alacaktır.

II. DEĞİŞİKLİKTEN ÖNCEKİ UYGULUMA

Fatura, Müstahsil Makbuzu, Serbest Meslek Makbuzu, Gider Pusulası, Perakende Satış Vesikaları (Perakende Satış Fişi, Makinalı Kasaların Kayıt Ruloları, Giriş ve Yolcu Taşıma Biletleri), Sevk İrsaliyesi, Taşıma İrsaliyesi, Yolcu Listesi, Günlük Müşteri Listesi ve Bakanlıkça kullanılması zorunlu hale getirilen belgelerin üçüncü şahıslara basım ve dağıtım işlemlerine ilişkin şekil, şart, usul ve esaslar ile bunlara uyulmaması halinde uygulanacak cezai şartlar, 2 Şubat 1985 tarih ve 18654 saılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiştir.

Anılan yönetmeliğin 13’üncü maddesine göre; matbaa işletmecileri, belgelerin basımına geçmeden önce, mükelleflerden vergi dairesi mühürü ve vergi dairesi müdürünün imzasını taşıyan, mükellef olduklarını ve belge bastırmalarında sakınca bulunmadığını gösteren bir yazı isteyeceklerdir. Vergi Daireleri, bu şekilde yazı almak isteyen mükelleflerin taleplerini hemen değerlendireceklerdir. Bu değerlendirme neticesinde anlaşmalı matbaada belge bastırmalarında sakınca bulunmadığı tespit edilen mükelleflere, iki örnek olarak düzenleyecekleri yazının bir örneği verilecektir. Bu yazıda, belge batırmak isteyen mükellefin adı, soyadı, varsa ticaret ünvanı, bağlı olduğu veri dairesi, hesap numarası, adresi, bastırılacak belgelerin türü ve vergi dairesince uygun görülen diğer bilgiler ile belgenin 5 gün için geçerli olduğuna dair bilgiler bulunacaktır. Mükelleflerin 5 gün içinde vergi dairelerinden aldıkları belge bastırmalarında sakınca bulunmadığını gösteren yazıyı, 5 gün içinde anlaşmalı matbaalara ibraz etmeleri zorunludur. Bu süre içinde anlaşmalı matbaaya ibraz edilmeyen yazı geçersiz olacaktır.

Matbaa işletmecileri, bağlı oldukları vergi dairelerinden alınan belge bastırmasında sakınca bulunmadığını gösteren yazıda yer alan bilgiler ile mükellef veya vekilinin hüviyetinde yer alan bilgileri karşılaştıracak, bilgilerin birbirini tutması ve söz konusu yazının geçerliliği süresi içinde ibraz edildiğinin anlaşılması halinde belge basım işlemi yapılacaktır.

Matbaa işletmecileri, mükelleflerden aldıkları anlaşmalı matbaalarda belge bastırmasında sakınca bulunmadığını gösteren yazıyı düzenleyecekleri bilgi formu ile birlikte defterdarlıklara göndereceklerdir.

Yönetmelikte belirlenen usul bu olmakla birlikte, Maliye Bakanlığı uygulamaya 164, 243, 253 ve 257 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile 1988/2, 1989/5 ve 1994/2 seri no’lu Vergi Usul Kanunu Uygulama İç Genelgeleri, 1994/4 seri no’lu Uygulama İç Genelgesi ile uygulamaya yön vermiştir.

1988/2 seri no’lu Uygulama İç Genelgesinde, Anlaşmalı Matbaa İşletmecileri ile noterlerin, mükelleflerin veya vekilinin ibraz edeceği basım izin belgesine göre basım ve tasdik işlemini yapacakları, mükelleflerin, belgelerini anlaşmalı matbaalarda bastırmasında veya notere tasdik ettirmesinde sakınca bulunmadığını gösteren yazıyı ibraz etmemeleri veya bu yazıyı ibraz etmekle birlikte yazıda yer alan bilgiler mükellef veya vekilinin hüviyetinde yer alan bilgilerin birbirini tutmaması halinde kesinlikle matbaa işletmecilerinin belge basmayacakları noterlerde belge tasdik etmiyecekleri belirtilmiştir.

Diğer taraftan 1994/4 seri no’lu Uygulama İç Genelgesinde basım izin belgelerinin neden vergi dairelerince verilmesi gerektiği ve alınması gereken tedbirler açıklanmıştır.

Anılan iç genelgede, Maliye Bakanlığına ulaşan bilgilerden, zirai ürün alım satımı ve canlı hayvan ticareti ile uğraşan veya vergi dairelerince şüpheli bulunan bazı kişilerin, mükellefiyet tesisini yaptırdıktan sonra sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyerek haksız kazanç sağladıklarının anlaşıldığı, bu nedenle bu mükelleflerle ilgili belge basım izninde gerekli tedbirlerin alınacağı, aylık ihtiyaçlarını karşılayabilecek sayıda belge bastırmaları için izin verileceği, belge basımı için yeni taleplerde ise, daha önce verilen izin çerçevesinde bastırdıkları belgelerin tamamının kullanılıp kullanılmadığı, kullanılanların defter kayıtlarına doğru yazılıp yazılmadığı ve o döneme ilişkin beyannamelerde beyan edilip edilmediği, vergi dairesi müdürünce incelendikten sonra basım için taleplerinin sınırlı karşılanması gerektiği belirtilmiştir.

III. DEĞİŞİKLİKTEN SONRAKİ DÜZENLEME

25 Mayıs 1999 gün ve 23705 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle, anılan yönetmeliğin 13’üncü maddesi değiştirilmiştir.

Yapılan bu değişikliğe ilişkin olarak 28 mayıs 1999 tarih ve 23708 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 274 seri no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir.
“... Yapılan değişiklikle anlaşmalı matbaa işletmecilerinin, belgelerin basımına geçmeden önce, mükelleflerden vergi dairesi mühürü ve vergi dairesi müdürünün imzasını taşıyan, mükellef olduklarını ve belge bastırmalarında sakınca bulunmadığını belirten yazıyı istemelerine ilişin zorunluluk yürürlükten kaldırılmıştır.

Diğer taraftan, 164 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre belge tasdikinde bulunacak noterlerin de belge tasdikinden önce, mü  kelleflerden vergi dairesi mühürü ve vergi dairesi müdürünün imzasını taşıyan, mükellef olduklarını ve belge bastırmalarında sakınca bulunmadığını belirten yazıyı istememeleri uygun görülmüştür.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, belgeleri yukarıda sözü edilen Yönetmelik ve tebliğ hükümlerine göre anlaşmalı matbaalarda bastırmak ya da notere onaylatmak zorunda olan mükelleflerin, izin yazısı almalarına gerek bulunmamaktadır.

Bu Tebliğin, yayınlanmasından itibaren 257 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (A) bölümü yürürlükten kaldırılmıştır.”


IV. DEĞERLENDİRMELERİMİZ

25 Mayıs 1999 gün ve 23705 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair yönetmelikte, anılan yönetmeliğin 13’üncü maddesinde yapılan değişiklikle, vergi dairelerinin basım izin belgelerinin verilmesi konusundaki yetkileri kaldırılmışır.

Bundan böyle mükellefler, matbaa işletmecisinin istemesi halinde mükellef veya vekili, kimliğini veya vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek suretiyle belge bastırabileceklerdir. Anlaşmalı matbaa işletmeci, belge bastırmak isteyen mükellefin adı ve soyadı ile bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludurlar. (Yönetmelik Madde 13/c)

Vergi Daireleri; mükellefi tespit eden, vergi, resim ve harç tarh eden, tahakkuk ettiren, ceza kesen ve tahsil eden dairelerdir. (V.D.K. ve Görev Yönetmeliği md.4)

Bu işlemleri yapan vergi dairelerinde, mükelleflerin vergi ile ilgili servet, hesap ve işlemlerine ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Bilgiler, mükelleflerin tarh dosyasında muhafaza edilmektedir. Yönetmelik değişikliğinden önceki uygulamada vergi dairesi basım izin belgesi talep eden mükelleflerin bu faaliyetlerini mevcut tarh dosyasındaki bilgiler değerlendirilerek yerine getirmekteydi. Ancak yapılan yeni düzenlemeyle tarh dosyasındaki bilgiler bu anlamda kullanılmayacaktır.

Dolayısıyla getirilen yeni düzenlemeyle sahte fatura ticareti ile iştigal eden mükelleflerin belge basımı konusunda önlerindeki engel kalkmış olacaktır. Elbetteki iyi niyetli mükelleflerin belge basımı için vergi dairesinden izin almaları, işlemlerin uzamasına neden olmuştur. Ve bu konu vergi dairelerinin iş yükünü arttırmıştır. Ancak yönetmeliğin değişmeden önceki hükmü ve buna bağlı olarak çıkarılan tebliğ ve uygulama iç yazıları sahte fatura ticaretinin engellenmesi açısından bir emniyet subabıydı. Vergi daireleri, 1994/4 seri no’lu uyulama iç genelgesine istinaden, sahte fatura ticareti ile iştigal eden mükelleflere basım izin belgesi vermemekteydiler. Ayrıca durumu şüpheli bulunan mükellefler, bu iç genelgeyle izlenmekteydi.

Yeni düzenlemeyle sahte fatura ticareti ile iştigal eden mükelleflerin anlaşmalı matbaalardan belge basmaları (hemde istedikleri kadar) kolaylaşmıştır. Olayın vergi denetimiyle önlenebileceği ileri sürülebilir. Ancak, “Ülkemizde Vergi İnceleme Oranı, çeşitli hesaplamalara göre, %3 ile %5 arasında değişmektedir”(1) %3 ile %5 arasında değişen inceleme oranının ülkemizde, sahte fatura ticaretini engelleyecek düzeyde olmadığı açıktır.

Vergi Usul Kanunu’na göre düzenlenmesi gereken belgeler ekonomik ve sosyal açıdan çok önemli sonuçlar doğurmaktadır. Aynı zamanda mal ve hizmet akışının ispatına yönelik olan belge basımının, kamu denetiminden çıkarılması ileride onarılamaz yaralar açabilir. Bu nedenle Maliye Bakanlığı 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin 1’nci fıkrasındaki yetkisini kullanarak bu belgeleri bedeli karşılığında basıp dağıtımını yapacak düzenlemeler yapması sağlıklı çözüm olacaktır.

V. SONUÇ

25 Mayıs 1999 gün ve 23705 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikle mükelleflerin belge basımına ilişkin vergi dairelerinden izin almaları uygulamasının kaldırılması beraberinde bir çok sorunların yaşanmasına yol açacaktır. Bu nedenle Maliye Bakanlığı, Vergi Usul Yasasının mükerrer 257’nci maddesinde tanınan yetkisini kullanarak, belgelerin bedeli mukabili basım ve dağıtımını yapacak düzenlemeler oluşturması, sağlıklı çözüm oluşturacaktır.

GAYRİMENKUL SERMAYE İRATLARININ TEVKİF (STOPAJ) YOLUYLA VERGİLENDİRİLMESİ

Erkan GÜRBOĞA

Gelirler Kontrolörü


I. GENEL BİLGİ

Gayrimenkul sermaye iratlarının vergilendirilmesi iki türlü olabilmektedir; birincisi tevkif yoluyla vergilendirme, ikincisi ise beyan usulü ile vergilendirme.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 83’üncü maddesine göre hilafına hüküm olmadıkça, Gelir Vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. Öte yandan Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ıncı maddesine göre ise tevkif yoluyla vergilendirilmiş bulunan ve gayrisafi tutarları toplamı 103’ncü maddede yazılı tarifenin birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamının yarısını (G.V.K.’na 4369 sayılı kanunla eklenen Geçici 54’ncü madde uyarınca 1998 yılı gelirleri için 2.500.000.000.lirası) aşmayan gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmez. Tevkif yoluyla vergilendirme ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’ncü maddesinin 5 numaralı bendinde düzenlenmiştir.

Gayrimenkul sermaye iratlarının tevkif suretiyle vergilendirilmesinin yanısıra beyanına ilişkin açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.

2. GAYRİMENKUL SERMAYE İRATLARININ TEVKİF (STOPAJ) YOLUYLA VERGİLENDİRİLMESİ

Gayrimenkul sermaye iratlarından yapılacak gelir vergisi tevkifatı, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’ncü maddesinin 5 numaralı bendi ile düzenlenmiştir. Adı geçen bu bent ise, irat sahipleri yönünden farklı tevkifat oranları uygulanmasını temin amacıyla, üçlü bir ayrım yapılmıştır. Bu ayrım aşağıdaki gibidir.

a) Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemeler,

b) Vakıflara ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığı yapılan kira ödemeleri,

c) Kooperatiflere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri,

Sözkonusu ayırıma göre, Bakanlar Kurulu’nca belirlenen tevkifat oranları aşağıdaki gibidir.

a. (1.4.1999 tarihinden geçerli olmak üzere 99/12623 sayılı kararla değişen bent) 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden %15,

b. Vakıflar ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığı yapılan kira ödemelerinden %20,

c. (1.1.1997 tarihinden geçerli olmak üzere, 96/8955 sayılı kararla değişen bent) kooperatiflere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden %20,

Öte yandan 26.12.1997 tarih ve 23212 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 57 seri numaralı Kurumlar Vergisi Tebliği’nin V’inci bölümünde açıklandığı üzere, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin 5’inci bendinde yer alan bu tevkifatın yapılması bakımından kendisine kira ödemesinde bulunulan derneğin kamuya yararlı dernek veya vakfın bakanlar kurulunca vergi muafiyeti tanınmış vakıf olması önem arz etmemektedir. Başka bir deyişle hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm dernek ve vakıflara ödenen kira bedellerinden bu tevkifatın yapılması gerekmektedir. Ancak, özel kanunlarında gelir veya kurumlar vergisine ilişkin istisna veya muafiyet hükümleri bulunan dernek ve vakıflara yapılan ödemelerden tevkifat yapılmayacağı açıktır.

Burada unutulmaması gereken önemli bir nokta da eğer kira ödemesini yapan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’ncü maddesinde sayılan ve tevkifat yapmak zorunda olan kimselerden değil ise doğal olarak tevkifat yapılamayacak ancak kira geliri elde eden bunu yıllık beyanname ile beyan edecektir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’ncü maddesine göre madde bentlerinde sayılan ve avans olarak ödenenler dahil nakden veya hesaben yaptıkları ödemelerden tevkifat yapmaya mecbur olanlar şunlardır:

- Kamu idare ve müesseseleri,

- İktisadi Kamu Müesseseleri,

- Ticaret şirketleri,

- İş Ortaklıkları,

- Dernekler,

- Vakıflar,

- Dernek ve Vakıfların İktisadi İşletmeleri,

- Kooperatifler,

- Yatırım Fonu Yönetenler,

- Gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı,

- Zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler.


2.1. Gayrimenkul Sermaye İratlarının Tevkif Yoluyla Vergilendirilmesinde Özellikli Durumlar

2.1.1. Peşin Olarak Ödenen Kiralar

Kaynakta vergileme yöntemi, ödenen kira bedellerinin tamamına uygulanır. Kira bedelinin ileriki dönemlere, yıllara ait olup olmamasının, vergi kesintisi bakımından bir önemi yoktur. İleriki yıllara ilişkin olarak ödenen peşin kira bedellerine de vergi kesintisi uygulanır.(1) Nitekim G.V.K.’nun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında, belirtilenlerce avans olarak ödenenler dahil denilmek suretiyle, peşin yapılan ödemelerden de tevkifat yapılacağı hüküm altına almıştır.

Kira bedelinin peşin olarak ödenmesi halinde, kira bedelinin peşin olarak ödendiği dönem ile kira bedelinin ait olduğu dönemde farklı tevkifat oranlarının geçerli olması durumunda tereddütlerin oluştuğu görülmektedir.

Gelir vergisi tevkifatı “nakden” ya da “hesaben” ödemeye bağlı olduğundan, nakden ya da hesaben ödeme ne zaman yapılmış ise o tarihte geçerli olan tevkifat oranı dikkate alınacaktır. Dolayısıyla, daha sonradan tevkifat oranının düşürülmesi ya da yükseltilmesi halinde verginin iadesi ya da ikmali yoluna gidilmeyecektir.

Maliye Bakanlığının konuya ilişkin özelgelerinden bazıları aşağıya alınmıştır.

• “Olayda, Mithatpaşa Vergi Dairesi mükelleflerinden Türkiye

............ Bankası A.ş. Ankara şubesinin 1.9.1985  30.9.1987 tarihleri arasında kalan süre için 6.9.1985 tarihinde peşin olarak ödemiş olduğu kira bedeli üzerinden %25 oranında gelir vergisi tevkifatı yapıp süresi içinde ilgili Vergi Dairesi’ne ödediği bildirilerek, 20.12.1985 tarih ve 85/10175 sayılı kararname ile tevkifat oranının %20’ye indirilmesi nedeniyle adı geçen bankanın bu konudaki düzeltme talebinin kabul edilip edilmeyeceğinin bildirilmesi istenilmektedir.

Bu konuda daha önce E. Genel Müdürlüğü’ne yazılan ve anılan tevkifatın yapılması için kira bedelinin nakden veya hesaben ödenmesi yeterli olup, ödemenin geçmiş yıllara ilişkin olması veya peşin kira olması tevkifat yapılmasını etkilemeyecektir. Dolayısıyla ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tevkifat nisbetinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.

Bu durumda, 1985 ve daha önceki yıllara ait olup da her ne sebeple olursa olsun 31.12.1985 tarihinden sonra ödenecek kira bedellerinden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

Öte yandan geçmiş yıllarda kira kontratosu hükümlerine göre peşin ödenen kiraların 1985 ve müteakip yıllara isabet eden kısmı üzerinden daha önce tevkif olunan %25 oranındaki verginin %20 oranına indirilmesi suretiyle düzeltme yoluna gidilmesi anılan Kanun’un 94. maddesinin amir hükmü uyarınca mümkün değildir.” (Maliye Bakanlığı, 26.10.1987 Tarih ve 321314509/70081 sayılı özelgesi).(2)

• “1994 yılı Kasım ayında peşin olarak ödemiş olduğunuz 6 aylık kira üzerinden %20 gelir vergisi tevkifatı ve %7 fon payı kesintisi yapılacağı tabi olup, 1.2.1995 tarihinden itibaren tevkifat nisbetinin yükseltilmiş olması bu tarihten önce peşin ödenen kiranın şubat ve sonraki aylarına isabet eden kısmın tevkifatın yeni nisbetlere ikmal edilmesine gerektirmemektedir.” (İstanbul Defterdarlığı, 22.5.1995 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.11/GVK94/54135913 sayılı özelgesi).(3)

2.1.2.    Kira Bedelinin Ödenmemesi Tevkifat Yapılmasına Engel Değildir

Gelir vergisi tevkifatı nakden veya hesaben ödemeye bağlıdır. Bu nedenle, kira bedelinin nakden ödenmemiş olması tevkifat yönünden engel oluşturmamaktadır. Bu gibi durumlarda, kiranın kiralayan tarafından talep edilebilir hale gelmesi, hukuki talep hakkının doğması halinde hesaben gödeme gerçekleşir. Bu tarih itibariyle gelir vergisi tevkifatının yapılması gerekmektedir.

Nitekim Danıştay 3. Dairenin 1.10.1987 tarih ve E:1986/3637, K:1987/2137 sayılı kararında kiranın, kiralayan tarafından talep edilebilir hale geldiği anda ödendiğinin kabulü ile bu tarihte vergi kesintisi yapılması gerektiği yönünden karar verilmiştir. Adı geçen kararın özeti aşağıdadır.

“193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 2772 sayılı Kanun’la değişik 96. maddesinde, vergi tevkifatının 94. madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, bu maddede geçen hesaben ödeme deyiminin vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade ettiği hükme bağlanmış olup, 70. maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı ödenecek kiranın kiralayan tarafından talep edilebilir hale geldiği anda ödendiğinin kabulü ile bu tarihte vergi kesintisinin yapılması gerekmektedir. Kiranın, kiralayan tarafından talep edilebilir hale gelmesi ise hukuki talep hakkının doğması ile mümkün bulunmaktadır.

Olayda da, 1.9.1984 tarihinde düzenlenen kira sözleşmesiyle, davacının kepek imal etmek üzere mülkiyeti M.K. ve Ortaklarına 110 m2’lik işyerini 500.000 liraya kiraladığı, kiranın 250.000 lirasının 15.1.1985 kalan 250.000 lirasının da 15.3.1985 tarihinde ödeneceğinin kabul edildiği Davacının 3.1.1985 tarihinde işe başlama dilekçesi vermesi üzerine bu konuda 19.2.1985 tarihli yoklama fişi düzenlendiği, 15.8.1985 tarihinde işin terkedildiği husususunun 4.10.1985 tarihli yoklama fişi ile tespit edildiği, kiranın bir kısmı karşılığı olarak verilecek olan 250.000 lira vadesinde ödenmemesi üzerine davacı aleyhine icra takibine geçildiği dosyadaki belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda sözü edilen hükümler karşısında işyeri sahibinin davacıdan kira bedelini hukuken talep edebilme hakkı, 15.1.1985 ve 15.3.1985 tarihlerinde ve davacının da bu tarihlerde tevkifat yapıp muhtasar beyanname verme yükümlülüğü doğacağından aksine Vergi Mahkemesi’nce, kiranın tahsil edildiği yolunda bir tespit yapılmadığı gerekçesiyle tarhiyatın terkin edilmesinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davanın reddine oy çokluğuyla karar verildi.”(4)

Danıştay 4. Dairenin 17.5.1990 Tarih, E:1987/5656, K:1990/1672 sayılı Kararı da aynı yöndedir. Adı geçen kararın özeti aşağıdadır.

“Olayda, yükümlünün sözkonusu işyerinde kiracı durumunda bulunduğu ancak mal sahibi ile aralarındaki ihtilaf nedeniyle kira bedelini ödemediği sabittir. Gelir Vergisi Kanunu’nun yukarıda değinilen madde hükümlerinde vergi tevkifatı yapılması kira bedelinin salt nakten ödemesine bağlı tutulmamış hesaben ödeme suretiyle borçlu duruma geçilmesinin de tevkifatı gerekli kıldığı belirtilmiştir. (Bu haliyle uyuşmazlık yılında işlerinde kiracı durumu devamlı yükümlünün mal sahibine karşı borçlu durumda olduğu kuşkusuz olup, kira bedelinin defter kayıtlarında gösterilmemiş olmasının sonucu değiştirmeyeceği tabidir.) Nitekim icra takibi yapılması da yükümlünün mal sahibine karşı borçlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Bu durumda asgari ihtilaflı hale gelmemiş ve yükümlü tarafından kabul gören kira bedeli üzerinden ve başlangıçta mevcut kira sözleşmesine göre, kiranın tahakkuk ettiği tarih itibariyle Gelir Vergisi Kanunu’nun konuya ilişkin hükümleri dairesinde gerekli vergi tevkifatı yapılarak beyanda bulunulması gerekirken anılan görevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca re’sen takdire başvurulmasında bir isabetsizlik yoktur.”(5)

2.1.3. Emsal Kira Bedelinin Tevkifat Karşısındaki Durumu

Gelir Vergisi Kanunu’nun 73’üncü maddesinde; kiraya verilen mal ve hakların kira bedelenin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin bu mal ve hakların kirası sayılacağı; bina ve arazide emsal kira bedelinin yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir ve tespit edilmiş kirası, bu surette takdir edilmiş kirası mevcut değilse Vergi Usul Kanuna göre belirlenen vergi değerinin %5’nin kira olacağı öngörülmüş ve aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, gayrimenkullerin mal sahiplerinin usul veya fürunun ikametine tahsis edilmesi halinde emsal kira bedelinin uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiştir.

Gayrimenkul sermaye iratlarından Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/5’a maddesi uyarınca Gelir Vergisi kesintisinin yapılabilmesi için aşağıdaki şartların topluca aranması gerekir.

1. Kiralama konusunu, G.V.K.’nun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve haklar oluşturmalıdır.

2. G.V.K.’nun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması aynı Kanunun 94’ncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilenlerce yapılmalıdır.

3. Nakden ya da hesaben bir ödeme yapılmış olmalıdır. (Avans olarak ödenenler dahil)

Bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılan mal ve haklara ilişkin olarak yukarıda belirtilen ilk iki koşulun gerçekleştiği açıktır. Esas olan bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılan mal ve haklar dolayısıyla emsal kira bedelinde nakden veya hesaben ödemenin olup olmadığının belirlenmesidir.

Konuya ilişkin olarak Danıştaya yansıyan bir olayda, emsal kira bedelinden hareketle stopaj yapılamayacağına karar verilmiştir. Adı geçen kararın özeti aşağıdadır.

“Olayda davacının işyeri olarak kullandığı gayrimenkulün babasına ait olduğu ve kira ödemesinde bulunmadığı iddia edilmekte ve idarece de işyeri için davacı tarafından kira ödendiğine veya işyeri sahibi tarafından kira tahsil edildiğine ilişkin herhangi bir tespit yapılmadığı anlaşıldığından, bir başka anlatımla anılan işyeri için kira ödemesi gerçekleşmediği halde vergi mahkemesince emsal kira bedeline göre stopaj beyanında bulunulması gerektiğinden bahisle tarhiyatın tadilen onanmasında isabet görülmemiştir.” (Dnş. 3. D.T. 09.11.1993, E.1993/1178, K.1993/3116).(6)
Maliye Bakanlığının 30.9.1991 tarih ve 2282509139/06853 sayılı özelgesi de Danıştayın bu kararı ile benzerlik göstermektedir. Adı geçen özelgenin özeti aşağıdadır.

“Mükellef, mülkiyeti babasına ait olan işyeri için nakden veya hesaben kira ödemesinde bulunuyor ise ödenen bedel üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekir. Ancak, mükellefin babasına nakden veya hesaben kira ödemesinde bulunmaması başka bir ifade ile işyeri kirası karşılğı olarak hesaplarında gider göstermemesi halinde sözkonusu gayrimenkulün emsal kira bedelenin tevkifata tabi tutulmaksızın babası tarafından elde edilmiş gayrimenkul sermaye iradı olarak yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekir.”(7)


2.1.4.    Hem İşyeri Hem de İkametgah Olarak Kullanılan Gayrimenkul İçin Ödenen Kiralar

G.V.K.’nun 94’üncü maddesi gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olan gerçek ve tüzel kişiler işyeri olarak kiraladıkları binalar için ödeyecekleri kira miktarının tamamı üzerinden vergi tevkif edeceklerdir. Aynı zamanda hem işyeri hem ikametgah olarak kiralanan gayrimenkuller vergi mevzuatımız açısından işyeri olarak kabul edildiğinden bu gayrimenkuller için ödenecek kiraların tamamı üzerinden tevkifat yapılacaktır. (GVK GT. Seri No: 128)

Konuya ilişkin olarak İstanbul Defterdarlığınca verilen 22.3.1993 Tarih ve B.07.4.DEF.0.34.11GVK94/63001 sayılı özelgenin özeti aşağıya alınmıştır.

“İlgi dilekçenizde, ikamet etmekte olduğunuz meskenin bir odasını diş muayenehanesi olarak kullanmak istediğinizi belirterek, sözkonusu gayrimenkul için ödemekte olduğunuz kira bedeli üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı sorulmaktadır.

İkametgahınızda faaliyetinize devam ettiğinizden ve hem ikametgah hem de işyeri olarak kullanılan gayrimenkuller işyeri olarak kabul edildiğinden, ikametgahınız için ödediğiniz kira bedelinin tamamının üzerinden 20.12.1985 tarih ve 85/10175 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %20 nispetinde Gelir Vergisi tevkifatının yapılması ve bulunan vergi üzerinden %5 nispetinde Savunma Sanayi Destekleme Fonunun ayrılması ve süresi içinde ödenmesi gerekir.”
2.1.5.    Mesleki Kuruluşlar ile Oda ve Birliklerine Ait Gayrimenkullerin Kiralanmasında Tevkifat

11.3.1995 tarih ve 22224 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 50 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (V/C) bölümünün son paragrafında, sendikaların, ticaret odalarının veya bunların birlikleri ile diğer mesleki kuruluşlara ait oda birliklerinin gelir vergisi tevkifatı uygulamasında dernek olarak kabul edileceği açıklanmıştır.

Bu durumda dernek olarak değerlendirilen sendikaların, ticaret odalarının veya bunların birlikleri ile diğer mesleki kuruluşlara ait oda ve birliklerin gayrimenkullerini kiralamaları durumunda, G.V.K.’nun 94/5b maddesi uyarınca tevkifata tabi tutulması gerekir. Ancak tevkifatın, kira ödemelerini G.V.K.’nun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen gerçek ve tüzel kişilerce yapılması halinde sözkonusu olacağı tabidir. Kira ödemelerinin anılan kişilerce yapılmaması halinde tevkifat sözkonusu olmayacaktır.

Vergiye tabi geliri sadece tevkifata tabi tutulmuş gayrimenkul kira gelirinden ibaret bulunan sendikalar, ticaret odaları veya bunların birlikleri ile diğer mesleki kuruluşlara ait oda ve birlikler tarafından bu kira gelirleri beyan edilmeyecek ve tevkif edilen vergi nihai bir vergi olacaktır.

Bazı sendika ve odalara verilen konuya ilişkin özelgelerin bir kısmı aşağıya alınmıştır.

• “Basisen BankaSigorta İşçileri Sendikasının sahip olduğu gayrimenkullerden bazılarının veya gayrimenkullerin bazı bölümlerinin sendika gelirlerine katkıda bulunması amacıyla kiraya verilmesi durumunda, gayrimenkul kiralamaları nedeniyle iktisadi işletme oluşsun veya oluşmasın kiralanan gayrimenkuller nedeniyle ödenen kira gelirlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekir.” (M.B. 06.02.1993 tarih ve B.07.0.GEL. 0.02/112674/42510 sayılı)

• “Ticaret Borsaları dernek olarak değerlendirildiğinden bunlara ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında yapılan kira ödemelerinden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.” (M.B. 13.06.1996 tarih ve B.07.0.2EL.0.51/512967/26306 sayılı)

• “Esnaf ve Sanatkârlar Dernekleri Birliğine ait gayrimenkullerin kiraya verilmesi nedeniyle elde edilen kira gelirlerinden ödemeyi yapanlar tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekir.” (M.B. 21.05.1987 Tarih ve 22104 sayılı)
• “Barolar Birliğinin elde ettiği kira gelirlerinden ödemeyi yapan sorumlularca vergi tevkifatı yapılması gerekir.” (M.B. 16.02.1988 tarih ve 22104 sayılı)

• “Ticaret odasına yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi tevkifatının yapılması gerekir” (G . Antep Def . 22 . 5 . 1995 tarih ve

B.07.4.DEF.0.27.11/95.515.36/3522 sayılı)

• “Sendikalar, tüzel kişiliği itibariyle dernek statüsünde bulunduklarından, sendikaya ait gayrimenkulü kiralayanlar kira ödemesinde bulunurken vergi tevkifatı yapacaklardır.” (M.B. 02.01.1987 tarih ve 22304 sayılı)


2.1.6. Devlete, Özel İdarelere, Belediyelere ve Köylere Ait Gayrimenkullerin Kiralanmasında Tevkifat

Maliye Bakanlığınca yayımlanan 50 numaralı kurumlar vergisi genel tebliğinin VC/3 bölümünde; Devlete, özel idarelere, belediyelere ve köylere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında, anılan kamu kurumlarına yapılan kira ödemelerinden, gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı belirtilmiştir.

Konuya ilişkin olarak Gaziantep Defterdarlığı’nca verilen 21.12.1990 tarih ve 515/1915/9807 sayılı özelgede de, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’na bağlı bir kuruluş olması nedeniyle, bu birliğe ait gayrimenkulün kiralanmasında tevkifat yapılmaması gerektiği belirtilmiştir.


2.1.7. Apartman Sakinlerinin Müştereken Sahip Oldukları Daire veya Dükkanların Kiraya Verilmesinde Tevkifat

Apartman sakinlerinin müştereken sahip oldukları daire ya da dükkanların kiraya verilmesi halinde, elde edilecek kira gelirinden her bir apartman sakinine düşecek pay, apartman sakininin gayrimenkul sermaye iradı olacaktır.

Kira ödemesinin apartman sakinlerine yapılmayıp bunları temsilen apartman yöneticisine yapılması elde edilen gelirin niteliğini değiştirmeyecektir.

Apartman sakinlerinin müştereken sahip oldukları daire ya da dükkanlarının yaptıkları ödemelerden tevkifat yapmak zorunda olanlara kiralanması halinde, bu kira gelirlerinden gelir vergisi kesintisi yapılmsı zorunluluğu vardır.
Nitekim Maliye Bakanlığı’nın 22.6.1992 tarih ve GVK/IV2282509172/51813 sayılı özelgesinde de bu nitelikteki kiralamalar nedenile yapılacak ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

Apartman sakinlerinin müşterek sahip oldukları dükkan ya da dairelerin yaptıkları ödemelerden tevkifat yapmak zorunda olmayanlarca kiralanması durumunda ise, apartman sakinleri yönünden gayrimenkul sermaye iradı sayılan ödemelerden tevkifat sözkonusu olmayacaktır. Bu durumda apartman sakinlerinin hisseleri oranında elde ettikleri gayrimenkul sermaye iradını yıllık beyanname ile beyan etmeleri gerekir. Elde edilen irat istisna hadleri içinde kaldığında beyan edilmeyecektir. (G.V.K. Md:21)


2.1.8.    Binaların Dış Duvar Yüzeylerinin Reklam Amacıyla Kiralanmasında Tevkifat

Özellikle büyük şehirlerde binaların dış duvar yüzeylerinin reklam amacıyla kiraya verildiği sık sık karşılaşılan bir durumdur.

Binaların dış duvar yüzeyleri binaların mütemmim cüz’leridir. G.V.K.’nun 70’nci maddesinin 1’inci fıkrasına göre binaların mütemmim cüzlerinin kiraya verilmesinden elde edilen kazançlar gayrimenkul sermaye iradıdır. Bu nedenle binaların dış yüzeylerinin kiralanması karşılığı yapılacak ödemelerden de gelir vergisi tevkifatı yapılmalıdır.

Nitekim konuya ilişkin olarak Danıştaya yansıyan bir uyuşmazlıkta da Danıştay’ca; “binaların duvar dış yüzeylerinin, binaların mütemmim cüz’ileri olduğu ve bu yerlerin kiralanması karşılığı elde edilen iradın gayrimenkul sermaye iradı sayılarak gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği yönünde karar vermiştir. (Dnş. 7. D. 26.10.1988, E.No:1987/2997 K.No:1988/2439)

Ayrıca konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı’nca verilen bir mukte

zada;

“... Apartman yöneticiliği tüzel kişiliğe sahip olmayıp gelir ve kurumlar vergisine tabi değildir. Ayrıca, kiralanan binaların dış cepheleri, apartman yöneticiliğine ait olmayıp kat maliklerine aittir. Dolayısıyla kiracı tarafından kat maliklerine ödenen kira bedeli üzerinden gerekli gelir vergisi tevkifatı yapılarak ödenecektir.
Öte yandan, anılan Kanunun 86’ncı maddesi uyarınca, apartmanlarının dış cephelerini reklam panosu olarak kiraya veren kat maliklerinin, beyanı zorunlu gelirlerinin olmaması ve her kat malikinin elde ettikleri gayrimenkul sermaye iratlarının tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş bulunması ve gayrisafi tutarları toplamı da 1996 takvim yılı gelirleri için 900 milyon lira kirayı aşmaması halinde yıllık beyanname vermeleri sözkonusu değildir.” şeklinde görüş bildirilmiştir. (Maliye Bakanlığı, 14.01.1997 tarih ve B.07.0.GEL.0.43/4309410/01447)

Diğer taraftan, binalar dışında kalan kıymetlerin (örneğin taşıt araçları) dış yüzeylerine reklam alınması da yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde değerlendirilerek bu kiralamalar nedeniyle yapılan ödemelerden de gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Nitekim İstanbul Defterdarlığınca verilen 5.3.1997 tarih ve B.07.4.DEF.034.11/GVK94/5508501586 sayılı muktezada da; taşıt aracının dış yüzeyine reklam alınması nedeniyle yapılan ödemelerden GVK 94/5 maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılacağı yönünde görüş bildirilmiştir.


2.1.9.    Kiranın Net Olarak Ödendiği Durumlarda Tevkifat (Stopaj) Matrahı

Gelir Vergisi Kanunu’nun 96’ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre, vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır. Bu durum işyeri olarak kiralanan gayrimenkuller için sözkonusu olup, konut olarak kiralanan gayrimenkuller için sözkonusu değildir. İşyeri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 156’ncı maddesinde tanımlanmıştır. Anılan madde hükmüne göre, ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.

Belirtilen işyerlerinin G.V.K. 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan ve tevkifat yapmak zorunda olanlara kiralanması halinde kira ödemelerinin gayrisafi tutarları üzerinden tevkifat yapılacaktır. Uygulamada gayrimenkul sermaye iradı elde edenler, gelir vergisi ve fon payı tevkifatıyla ilgilenmemekte, kira sözleşmelerini net tutar üzerinden yapmaktadırlar. Oy

sa tevkifatın matrahı net tutar değil, gayrisafi tutardır. Dolayısıyla kiracı, ödediği net tutardan gayrisafi (brüt) tutara ulaşarak, bunun üzerinden tevkifat yapmak durumundadır. Bu gibi durumlarda tevkifata matrah olacak brüt tutarın tespiti aşağıdaki formül yardımıyla bulunabilecektir.

 

 

Formülün paydasındaki 78 rakamı, yürürlükteki mevzuata göre %20 gelir vergisi kesintisi ile bu tevkifatın %10’u oranında (%20 x %10 = %2) yapılan fon payı kesintisi olmak üzere toplam (%20+%2=)%22 oranının, 100 rakamından çıkarılması suretiyle bulunmuştur.

















SERBEST MESLEK KAZANÇLARINDA İSTİSNALAR

Erkan GÜRBOĞA(*)
Gelirler Kontrolörü

I. GENEL BİLGİ

Serbest Meslek kazançları istisnası Gelir Vergisi Kanunun 18’inci maddesinde düzenlenmiştir. 18’inci madde hükmü aşağıdadır. “Müellif, mütercim, heykeltıraş, hattat, ressam, bestekar, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makele, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete dergi bilgisayar ve internet ortamı, radyo televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

Yukarıda yazılı kazançların arızi olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez. Serbest meslek kazançları istisnasının, bu kanunun 94’üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.”
2. İstisnadan Yararlanacak Olanlar Şunlardır

Serbest meslek kazançları istisnasından yararlanacak olanlar, kanunmaddesinde sınırlı olarak sayılmıştır.

Buna göre istisnadan yararlanacak olanlar;

• Müellifler,

• Mütercimler,

• Heykeltıraşlar,

• Hattatlar,

• Ressamlar,

• Bestekarlar,

• Bilgisayar programcıları,

• Mucitler,

• Ve bunların kanuni mirasçılarıdır.

Kanuni mirasçıların kimler olduğu Medeni Kanun hükümlerine göre tespit edilecektir. Medeni Kanunun mirasa ilişkin hükümlerinde, kanuni mirasçıların yanında mansup (atanmış) mirasçılara da yer verilmiştir. Bu istisna sadece kanuni mirasçıların kazançlarına tanındığından, mansup mirasçıların bu nitelikteki Kazançları için bu istisna söz konusu değildir.

Medeni Kanuna göre kanuni mirasçı olanlar aşağıda belirtilmiştir:

1 Birinci derecede; çocuklar, torunlar, torun çocukları (evlilik dışı soy bağlı ile bağlı olanlar dahil)

2 İkinci dercede; anababa

3 Üçüncü derecede; Büyükbaba ve büyükanne

Sağ kalan eş her dercedeki mirasçılarla beraber kanuni mirasçıdır.

3 İstisnaya Konu Eserler

Madde de istisnaya konu eserler; şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeler, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senorya ve oyunu gibi eserler oluşturmaktadır. Madde metninde “Gibi” edadı kullanmak suretiyle istisnaya konu eserlere bir sınırlama getirilmediği görülmektedir.

Gelir Vergisi Kanununda eserin ne olduğu konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
Eserin tanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 1’inci maddesinde yapılmıştır. Anılan maddeye göre eser; “sahibinin hususiyetini taşıyan ve aşağıdaki hükümler uyarınca ilim ve edebiyat musiki, güzelsanatlar veya sinema eserleri sayılan her nevi Fikir ve Sanat mahsülüdür.

Fikir ve sanat eserleri kanununun 2’nci maddesinde ilim ve edebiyat eserleri, 3’üncü maddesinde musiki eserleri, 4’üncü madesinde güzel sanatlar eserleri ve 5’inci maddesinde de sinema eserleri açıklanmıştır.

Bu durumda, Gelir Vergisi Kanunu’nda ismen belirtilmeyen ancak “gibi” edadı nedeniyle bir sınırlama da getirilmeyen eserlerin istisnadan yararlanması için, fikir ve sanat eserleri kanununda yer alıp almadığının araştırılması gerekmektedir.


4 İstisnaya Konu Olacak Kazançlar

İstisnaya konu kazançları, 18’inci maddenin düzenleniş tarzına göre aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür.

a. Şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeler, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerin gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon, ve videoda yayınlanmasından elde edilen hasılat,

b. Kitap, CD, disket, resim heykel ve nota halindeki eserler ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut hakları devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde edilen hasılat,

c. Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler

Maddenin düzenleniş tarzına bakıldığında;

İstisnanın uygulanmasında a grubunda yazılı eserler ile b grubunda yazılı eserler arasında farklılık vardır. a grubunda yazılı eserlerden elde edilecek kazancın vergiden istisna edilmesi; kazancın, bu eserlerin gazete,dergi, radyo ve televizyonda yayınlanmasından elde edilmiş olmasına bağlıdır. b grubunda yazılı eserlerden elde edilecek kazancın vergiden istisna edilmesi ise, kazancın bu eserlerin satışı veya bunlar üzerindeki hakların devir ve temliki veya kiralanmasından elde edilmiş olmasına bağlıdır.

Bu durumda; şiir, hikaye, roman, makale bilimsel araştırma ve inceleme, röportaj, karikatür, fotoğraf film gibi eserlerin satışı veya bu eserler üzerindeki hakların devir ve temlik edilmesi veya kiralanması karşılığında elde edilecek kazançlar istisnaya konu edilmeyecektir.
Ancak, 18’inci maddenin düzenleniş tarzına bağlı kalınarak istisnaya konu olarak kazançların sınıflandırması ve bu sınıflandırma neticesinde; şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve inceleme, röportaj, fotoğraf film vb. eserlerin satışı veya bu eserler üzerindeki hakların devir ve temlik edilmesi veya kiralanması karşılığında elde edilecek kazançların istisnanın dışında tutulması, Kanunun ruhuna aykırıdır.

Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde, vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır. (V.U.K. Md.3)

Telif hakları, bir düşün ya da sanat yapıtını yaratan kişinin bu yapıttan doğan haklarının tamamıdır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinin 6 numaralı bendinde telif haklarının müellifleri veya bunların kanuni mirasçıları tarafından kiralanmasından doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kanunun 80’inci maddesinin 4 numaralı bendinde ise, telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanuni mirasçıları dışında kalanlar tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu hükmü yer almaktadır. Bu durumda telif haklarının ve ihtira beratlarının; müellifleri ve mucitleri ve bunların kanuni mirasçıları tarafından elden çıkartılmasından sağlanan kazançların serbest meslek kazancı olduğu kanunen kabul edilmiş durumdadır.

Gerek 70’inci maddenin 6 numaralı bendinde, gerekse 80’inci maddenin 4 numaralı bendinde telif kazançları herhangi bir sınıflandırmaya tabi tutulmazken 18’inci maddenin düzenleniş tarzından hareketle telif kazançlarının sınıflandırılması Gelir Vergisi Kanununun genel yapısına uygun düşmemektedir.

Kaldı ki 221 no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin 3.6.1. bölümünde, hasılatın; eserlerin, gazete, dergi, radyo, televizyon ve videoda yayınlanması,kitap, resim, heykel ve nota halindeki eserler ile ihtira beratlarının satılması veya bunlar üzerindeki mevcut hakların devir ve temlik edilmesi veya kiraya verilmesi karşılığında elde edilmesi durumunda istisnadan yararlanılacağının belirtilmiş olması, vergi idaresinin de telif kazançlarının sınıflandırılması ve eserlere bağlı olarak istisnanın farklı uygulanması görüşünü benimsediğini göstermektedir.
5. Eserin Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Oluşması

Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olarak belirlenmiş ve serbest meslek faaliyeti de; “sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır.

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere serbest meslek faaliyetinin ana unsurları aşağıdaki gibi sıralanabilir.

- Faaliyetin sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması,

- Faaliyetin ticari mahiyette olmaması,

- Faaliyetin bir işverene balğı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması,

- Faaliyetin devamlılık unsuru taşıması.

Bu unsurlar bir taraftan serbest meslek kazancı ile ticari kazanç, öte yandan serbest meslek kazancı ile ücret ilişkisinin sınırlarını belirlemektedir. Ayrıca faaliyetin devamlı olması özelliği de serbest meslek faaliyetini, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetinden ayırmaktadır.

Serbest meslek kazançları istisnası uygulanabilmesi için elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olması gerekir. Dolayısıyla istisnaya konu eserlerin serbest meslek faaliyeti sonucunda üretilmesi ve değerlendirilmesi gerekir.


5.1. Eserin İşverene Bağlı Olarak Yaratılması

Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde “ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir” şeklinde tanımlanmıştır. Dolayısıyla gerek ücret gerek serbest meslek kazancı emeğe dayanan gelir unsurladır. Serbest meslek kazançlarında emek; bir işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına değerlendirilmektedir. Bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışılması halinde ise elde edilen gelir ücrettir.

Yazılı veya sözlü hizmet sözleşmesi ile bir işverene bağlı olarak çalışanların, bu işleri dolayısıyla meydana getirdikleri eserlerin karşılığında elde ettikleri gelir ücrettir. Bu nedenle serbest meslek kazanç istisnasından yararlanılması mümkün değildir.
5.2. Eserin Ticari Organizasyon İçinde Yaratılması veya Değerlendirilmesi

Eserin bir ticari organizasyon içerisinde yaratılması veya değerlendirilmesi durumunda da istisna uygulanmayacaktır. Eserin ticari organizasyon içerisinde değerlendirilmesinden elde edilen kazanç serbest meslek kazancı değil, ticari kazanç olacaktır. Örneğin, ihtira beratına konu olan buluşların ticari ve sınai bir işlemeye dahil iken satılması,devir ve temliki veya kiralanması ya da ihtira beratına konu olan buluşun üretilerek satılması hallerinde elde edilen kazanç serbest meslek kazancı kapsamına girmeyeceğinden sözkonusu istisna uygulanmayacaktır. (G.V.K.GT.Seri No:149)


5.3. Eserin Orjinalinin Çeşitli Yollarla Çoğaltılarak Satılması

Eserlerin orjinalinin müellifleri veya kanuni mirasçıları tarafından çeşitli yollarla çoğaltılıp satılması durumunda istisna uygulanmayacaktır. Zira eserlerin orjinallerinin çeşitli yollarla çoğaltılarak satılması halinde faaliyet sonucunda sağlanan gelir serbest meslek kazancı değil ticari kazançtır. Örneğin bir ressamın yaptığı resimleri kartpostal şeklinde çoğaltarak pisaya sürmesi durumunda bu faaliyetin sonucunda elde edilen kazanç gelir vergisi kanununun ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilir.

Nitekim konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlı ğ ınca verilen 28.02.1987 tarih ve GVK/321303928 sayılı yazıda; “.....ağaç kaplama resimlerinin orjinalinin çeşitli yollarla çoğaltılarak satılması halinde bu faaliyet sonucu sağlanan gelirin, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerektiğinden, bu şekilde elde edilen kazancın anılan istisnadan yararlandırılması mümkün değildir.” denilmektedir.

Yine Maliye Bakanlığınca konuya ilişkin olarak verilen 27.2.1987 tarih ve GVK/321303930 sayılı yazıda da; “Rölyef çalışması sonucu meydana getirilen eserlerin orjinallerinin çeşitli yollarla çoğaltılarak satılması halinde bu faaliyet sonucu sağlanan gelirin Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerektiğinden, bu şekilde elde edilen kazancın anılan istisnadan yararlandırılması mümkün değildir.” denilmektedir.


5.4. İstisna Kapsamındaki Eserlere Reklam Alınması

Gelir Vergisi Kanunu’nun 18’inci maddesi kapsamına giren eserlerde reklama da yer verilmesi halinde, reklam karşılığı elde edilen hasılatın istisnaya konu edilmesi mümkün değildir. Zira madde metnindeki istisna Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamına giren esere tanınmıştır. Ayrıca eserde reklama yer verilmesi, eser karşılığında alınan bedelin istisnadan yararlanmasına da engel değildir.

Esere alınan reklam karşılığı elde edilen gelirin, reklamcılığın ticari bir faaliyet olması nedeniyle arızi ticari kazanç olduğu düşünülürse de bu faaliyet arızi serbest meslek faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Çünkü, kazanç elde edilmesi telif kazancının satışına bağlı ve onun bir uzantısıdır, bir başka anlatımla, reklam geliri telif kazancı bünyesinde değil, ancak telif kazancı nedeniyle ve ona bağlı olarak doğmuştur.

Bu durumda arızi telif kazancı elde eden eser sahibine aldığı reklam karşılığı yapılan ödemelerden diğer serbest meslek erbabına yapılan ödemelerde olduğu gibi vergi kesintisi yapılması, eser sahibinin de bu gelirini arızi serbest meslek kazancı olarak beyan etmesi gerekir.(1)

6 İstisnaya Konu Kazançların Vergileme Esasları

6.1. Gelir Vergisi Yönünden

Vergi kanunlarımızda önemli değişiklik yapan 4369 sayılı yasanın Geçici 7’nci maddesi hükmü uyarınca, Gelir Vergisi Kanununun 18’inci maddesinde belirtilen serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen hasılatın aynı kanunun 103’üncü maddesinde yazılı tarifenin birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamını aşan kısmına istisna uygulanmamaktaydı. Yani GVK’nun 103’üncü maddesinde yazılı tarifenin birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamını aşan kısmının beyanı gerekmekteydi.

Ancak, 4444 sayılı kanunun 14’üncü maddesinin D fıkrası ile 1.1.1999 tarihinden geçerli olmak üzere, 4369 sayılı kanunun Geçici 7’nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Bu durumda Gelir Vergisi Kanunu’nun 18’inci maddesi kapsamında elde edilen kazanç tutarı ne olursa olsun tamamı gelir vergisinden istisnadır.


6.2. Gelir Vergisi Tevkifatı Yönünden

Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununun 18’inci maddesinin son fıkrası uyarınca Serbest meslek kazançları istisnasının anılan kanunun 94’üncü maddesi uyarınca tevkifat yapılmasına engel değildir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi uyarınca kamu idare ve müesseseleri iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler 18’inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %15 oranında tevkifat yapmak zorundadırlar. Bu orandaki vergileme serbest meslek kazançları istisnasından yararlananların nihai vergilemesi olacaktır.

Diğer taraftan serbest meslek kazanç istisnasından yararlananların, GVK’nun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar dışında kalanlara, yapmış oldukları hizmetler tevkifata tabi tutulmayacaktır. Örneğin, ressam “A”nın yapmış olduğu bir tabloyu memur “B”ye satması karşılığında, memur “B” yapmış olduğu ödemeden dolayı tevkifat yapmayacaktır. Keza, tüccar, serbest meslek erbabı ve çiftçilerin GVK’nun 18’inci maddesi kapsamında yapmış oldukları ödemelerden tevkifat yapmaları için, ödemelerin ticari, zirai, mesleki işleriyle ilgili olması gerekir. Ticari, zirai mesleki işleriyle ilgili olmayan ödemelerden tevkifat yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Örneğin, tüccar evinde asmak üzere ressamdan almış olduğu tablo için yaptığı ödemeden tevkifat yapmayacaktır.


6.3. Katma Değer Vergisi Yönünden

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesine göre serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılan teslim ve hizmetler Katma Değer Vergisi’ne tabidir. Buna göre sözü edilen faaliyeti sürekli bir şekilde yapanlar gerçek usulde Katma Değer Vergisine tabi olacak, arızi nitelik taşıyan serbest meslek faaliyetleri ise vergiye tabi olmayacaktır. Bu hüküm Gelir Vergisi Kanunun 18’inci maddesinde belirtilen faaliyetlerin mutad meslek halinde yapılmaması durumunda, arızi serbest meslek faaliyeti söz konusu olacaktır. Arızi olarak yürütülen serbest meslek faaliyetinden elde edilen kazancın arızi kazanç olduğu G.V.K.’nun 82’inci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bu durumda arizi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde yapılan teslimler (dolayısıyla bu teslimlerden elde edilen kazançlar) Katma Değer Vergisi Kanunu’nun konusuna girmeyecektir.

Dolayısıyla, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyeti sonucunda meydana getirilen eserlerin nemaları ile ilgili olarak, bu eserleri meydana getirenlerin herhangi bir sorumlulukları bulunmamaktadır.(2)
4369 sayılı Kanun’un Geçici 7’inci maddesi ile; G.V.K.’nun 18’inci maddesinde tanınan istisnaya bir sınırlama getirilmiştir. Bu düzenlemeye paralel olarak 221 Seri No’lu Genel Tebliği ile; G.V.K.’nun 18’inci maddesinde sayılan faaliyetleri mutad meslek olarak yapanların K.D.V. yükümlülüklerini Kanunun genel hükümleri çerçevesinde yerine getirmeleri gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, 19 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde yer alan bu konuya ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır.

Ancak daha sonra çıkarılan 224 seri no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile; Gelir Vergisi Kanununun 18’inci maddesinde belirtilen teslim ve hizmetleri münhasıran aynı kanunun 94’üncü maddesinde sayılan kişi ve kurumlara yapanların Katma Değer Vergisi yükümlülüklerinin, hasılatlarına bağlı olmaksızın, 19 seri no’lu Katma Değer Vergisi Genel Teliğinde açıklandığı şekilde, tevkifat yapmakla sorumlu olanlarca yerine getirileceği belirtilmiştir.

19 numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile, Gelir Vergisi Kanununun 18’inci maddesi kapsamına giren teslim ve hizmetleri münhasıran aynı kanunun 94’üncü maddesinde zikredilen kişi ve kuruluşlara yapanların, Katma Değer Vergisinin bu kişi ve kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi uygun görülmüştür.

Anılan tebliğe göre; serbest meslek erbabının bu uygulamadan faydalanabilmesi için gerçek usulde Katma Değer Vergisi mükellefiyetlerinin sadece Gelir Vergisi Kanununun 18’inci maddesi kapsamına giren işlemlerden ibaret olması ve işlemlerinin tamamının aynı kanunu 94’üncü maddesine göre Gelir Vergisi stopajına tabi bulunması gerekmektedir. Buna göre 18’inci madde kapsamına giren teslim veya hizmeti 94’üncü maddede sayılan kişi ve kuruluşlar yanında madde de yer almayanlara da yapanlar bu uygulamadan faydalanamayacaktır.

Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde sayılan kişi veya kuruluşlar, aynı kanunun 18’inci maddesi kapsamına giren kişilere yapacakları ödemeler ile ilgili olarak Gelir Vergisi Stopajına esas olan miktar üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplayıp vergi sorumlularına ait Katma Değer Vergisi beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edip ödeyeceklerdir. Ancak bu şekilde işlem yapılabilmesi için Gelir Vergisi Kanunun 18’inci maddesine giren kişilerin bu durumu önceden vergi sorumlusuna bildirmesi gerekmektedir. İşlemlerine ait verginin beyan ve ödeme mükellefiyeti sorumlular tarafından yerine getirilen serbest meslek mensupları ise ayrıca Katma Değer Vergisi beyannamesi vermeyeceklerdir.

Sorumluluk uygulamasını tercih etmeyenler ile esasen bu kapsama girmesi mümkün olmayan mükelleflerin Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinde sayılan kişi ve kuruluşlara yaptıkları teslim ve hizmet ifaları sebebiyle hesaplanan Katma Değer Vergisi kendileri tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.


7 İstisnadan Yararlanan Serbest Meslek Erbabında Belge Düzeni

Gelir Vergisi Kanununun 18’inci maddesinde sayılan faaliyetleri icra eden serbest meslek erbabının defter tutma, belge düzenleme yükümlülüklerine ilişkin olarak 223 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde açıklamalarda bulunulmuştur. Buna göre 1999 yılında Gelir Vergisi Kanununun 1 8 ’ i n c i m a d d e s i n d e s a y ı l a n f a a l i y e t l e r d e n e l d e e d i l e n h a s ı l a t ı n 7.000.000.000.TL’yı aşması halinde bu mükelleflerin

- Defter tasdik ettirme ve tutma,

- Belge düzenleme zorunlulukları bulunmaktaydı.

Ancak, Bakanlık Vergi Usul Kanunun mükerrer 257’inci maddesinin verdiği yetkiye dayanarak; 244 Seri No’lu G.V.K. Tebliği ile; münhasıran Gelir Vergisi Kanunun 18’inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerde bulunan ve eserlerini sadece aynı kanunun 94’üncü maddesinde belirtilen kişi veya kurumlara teslim eden serbest meslek erbabından isteyenlerin

- Defter tasdik ettirme ve tutma

- Belge düzenleme,

zorunluluklarını hasılat tutarına bağlı olmaksızın kaldırmıştır. Aldığı eser ve hizmetleri bu kişiler tarafından düzenlenmiş serbest meslek makbuzu ile belgelemek zorunda olan mükellefler ise harcamalarını bunlara gider pusulası imzalattırmak suretiyle tevsik edeceklerdir. Bu şekilde alınan belgeler serbest meslek erbabınca gerektiğinde ibraz edilmek üzere zamanaşımı süresince saklanacaktır.

Kendi nam ve hesabına bir işyeri açmaksızın mutad meslek olarak Gelir Vergisi Kanunun 18’inci maddesinde belirtilen faaliyetlerde bulunanların vergi levhası tasdik ettirme ve asma zorunlulukları bulunmamaktadır. Ayrıca, sayılan bu tür faaliyetleri ikametgahlarının belli bir bölümünde yapmakla birlikte müşterilerine burada satış veya hizmet vermeyen mükelleflerde vergi levhası asmayacaklardır.

ÜCRETLİLERDE VERGİ İNDİRİMİ ve EMEKLİLERDE VERGİ İADESİ

Hazırlayanlar:

Erkan GÜRBOĞA    
Gelirler Başkontrolörü    

Tuncel ATABEY
Gelirler Başkontrolörü

ÜCRETLİLERDE VERGİ İNDİRİMİ ve EMEKLİLERDE VERGİ İADESİ

Erkan GÜRBOĞA  Tuncel ATABEY

Gelirler Başkontrolörleri
 
İlk olarak 1984 yılında ve 2978 sayılı kanunla vergi sistemimize giren vergi iadesi uygulaması söz konusu yıllarda geniş bir kitleyi ilgilendiriyordu. Öyle ki ticari, zirai ve serbest meslek kazancı nedeniyle gelir vergisine tabi olan mükellefler de vergi iadesi uygulamasından yararlanabilmekteydiler. Daha sonraki yıllarda yapılan düzenleme ile söz konusu mükelleflerle birlikte ücretliler de 2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanun kapsamından çıkarılmış ancak emekliler için belirtilen kanunun uygulanmasına devam edilmiştir. Bununla birlikte 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 63’ncü maddesine eklenen 5 numaralı bent ile ücretlilerin eğitim, gıda, sağlık, giyim ve kira harcamaları için “Özel Gider İndirimi” uygulaması getirilmiştir.

Ücretlilerin “Özel Gider İndirimi” uygulaması 01.01.2004 tarihine kadar yürürlüğünü korumuş bu tarihten sonra ise “Ücretlilerde Vergi İndirimi” başlığı altında Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinde düzenleme yapılmıştır. Söz konusu düzenleme hala yürürlükte bulunmaktadır.

Kısaca geçmişteki düzenlemelerinden bahsettiğimiz “Ücretlilerde Vergi İndirimi” ile “Emeklilerde Vergi İadesi” uygulamalarına ilişkin ayrıntılı açıklamalar yazımızın aşağıdaki bölümlerinde yer almaktadır.

I. ÜCRETLİLERDE VERGİ İNDİRİMİ

Yazımızın yukarıdaki bölümünde de bahsedildiği üzere Gelir vergisi Kanununda yer alan “Özel Gider İndirimi” uygulaması ile ücretlilerin vergi matrahlarından eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının belli bir kısmının indirilebilmesine imkan sağlanmıştır. Daha sonra 4842 sayılı nunla yapılan düzenlemede özel indirim ve özel gider indirimi uygulamaları kaldırılarak bunların yerine geçmek ve 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere “Ücretlilerde vergi indirimi” başlığı altında Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinde düzenleme yapılmıştır. Ayrıca, sakatlık indirimi de özel gider indiriminin kaldırılmasına paralel olarak yeniden düzenlenmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretlerde vergi indirimi” başlıklı Mükerrer 121.maddesinde

“Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının:

3.300 Yeni Türk Lirasına kadar % 8’i, 6.600 Yeni Türk Lirasının 3.300 Yeni Türk Lirası için % 8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

6.600 Yeni Türk Lirasından fazlasının, 6.600 Yeni Türk Lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez.
Ücretlilerin harcama belgelerinin işverene ibrazı, beyanı ve verginin mahsup veya iadesine ilişkin süreleri tespit etmeye, iadeyi nakden veya mahsuben yaptırmaya

(Anayasa Mahkemesinin, 15/7/2004 tarihli ve E: 2003/33, K:2004/101 sayılı Kararı ile “…”(1) ibaresi iptal edilmiş olup, iptal Kararının Resmi Gazete’de yayımlanacağı tarihe kadar 15/7/2004 tarihli ve E: 2003/33, K: 2004/8 Kararla yürürlüğü durdurulmuştu.) (Anayasa Mahkemesinin 15.07.2004 tarihli ve E:2003/33, K:2004/101 sayılı kararının 2.3.2005 tarih ve 25743 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla ibare iptal edilmiştir.) ve uygulamanın usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer alan madde hükmü yürürlükten kalkan “Özel Gider İndirimi” uygulamasına bir çok yönüyle benzerlik arz etmekle beraber özellikle indirim konusu yapılacak vergi tutarının hesaplanmasında değişiklik bulunmaktadır. Ücretlilerin 2005 yılındaki harcamalarından almış oldukları belgelerin hangilerinden ve ne kadar tutarda yararlanacakları, iş verenlerin kendilerine ibraz edilen söz konusu belgeler ilişkin nasıl bir uygulama yapacakları ve bu uygulama ile ilgili sorumlulukları nelerdir gibi sorulara bu yazımızda cevap bulmaya çalışacağız.

1. Vergi İndirimi Uygulamasından Yararlanacak Gerçek Kişiler

Vergi indirimi uygulamasından ücretleri gerçek usulde vergilendirilen ücretliler yararlanabilecektir.
Bilindiği üzere ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı, veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti şeklinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş olması onun mahiyetini değiştirmemektedir.

Vergi kanunlarının uygulaması açısından aşağıda sıraladığımız ödemelerde ücret olarak mütalaa edilmektedir. Bunlar;

Türkiye Büyük Millet Meclisi, İl genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonlarının üyelerine ve bahsedilen söz konusu kişilere bezeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;

Yönetim ve denetim kurulu başkanı ve üyeleri ile tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;

Bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler;

Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler;

Emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıklarıdır. (Gelir Vergisi Kanunu’nun 23’ncü maddesinin 11 numaralı bendine göre istisna edilenler hariç)

Yukarıda bahsedilen ücret ödemelerinin temel vergilendirme sistemi kaynakta kesinti suretiyle vergilendirilmesidir. Yani ücretler ödeme esnasında, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesine istinaden aynı kanunun 103 ve 104’ncü maddelerine göre vergi tevkifatına tabi tutulmaktadır. (Gelir Vergisi Kanununa göre istisna tutulan ücret ödemeleri hariç)

Aldıkları ücretler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmasına olanak bulunmayan hizmet erbabı Gelir Vergisi Kanunu’nun 95’inci maddesinde sayılmıştır. Bunlar,

Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı, (Söz konusu ücretler içerisinde yer alan, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançlar üzerinden döviz olarak ödediği ücretler gelir vergisinden istisnadır. G.V.K. Mad. 23/14)

Gelir Vergisi Kanunu’nun 15.maddesinde yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri, Maliye Bakanlığı’nca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ödemelerdir.
Söz konusu ücret sahipleri elde ettikleri ücret gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi vermek zorundadırlar.

Vergi indirimi uygulamasından yararlanabilmek için elde edilen ücret gelirinin mutlaka vergi tevkifatına tabi tutulması gerekmekte olmayıp ücretin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile de beyan edilmesi durumunda da vergi indirimi uygulamasından yararlanılabilmektedir.Yazımızın ilerleyen bölümlerinde de açıklayacağımız üzere bu gibi durumlarda yani vergi tevkifatına tabi tutulmayan ücret geliri elde eden ücretlilerin vergi indirimi, bu kişilerin bağlı oldukları vergi dairesince yerine getirilecektir.

1.a. Diğer Ücret Kapsamında Vergilendirilen Hizmet Erbabının Durumu

Bir kısım hizmet erbabının ücretlerinin gerçek miktarını tespit etmek bazı hallerde çok zor veya imkansız olmaktadır. Bu gibi hizmet erbabının ücretleri 01.01.1999 tarihinden itibaren “Diğer Ücretler” başlığı altında takdir usulü ile tespit edilmektedir.

Gelir Vergisi Kanununun 64.maddesinin 4369 Sayılı Kanun ile değiştirilen hükmüne göre diğer ücretler şunlardır:

Kazançları basit usulde tespit edilen ticaret erbabı yanında çalışanlar,

Özel hizmetlerde çalışan şoförler, Özel inşaat sahiplerinin ücretle çalıştırdığı inşaat işçileri,

Gayrimenkul sermaye iradı sahibi yanında çalışanlar,
Gerçek ücretlerin tespitine imkan olmaması sebebiyle Danıştay’ın müspet mütalaasıyla Maliye Bakanlığı’nca bu kapsama alınanlar.

Yukarıda yazılı hizmet erbabının safi ücretleri takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının %25’i olarak dikkate alınmaktadır. (4444 sayılı kanunun 13’cü maddesinin A fıkrası gereğince 01.01.2000 tarihinden itibaren asgari ücretin % 25’i olarak hesaplanmaktadır.)

Yukarıda tespit şekli açıklanan safi ücret diğer ücretlilerin vergi matrahı kabul edilerek G.V.K. 103.maddesinde belirtilen oranların uygulanması suretiyle ödenmesi gereken vergi miktarı hesaplanmaktadır. Hesaplanan bu vergi ise Gelir Vergisi Kanununun 118. maddesinde belirtilen sürelerde bizzat kendileri tarafından ödenecektir.

Yukarıda vergilendirme sistemini detaylı bir şekilde açıkladığımız, ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabı vergi indirimi uygulamasından yararlanamamaktadırlar.

1.b. Ücret Geliri Dışında Diğer Gelir Unsurlarından Gelir Elde Edenlerin Durumu

Gelir vergisine tabi diğer gelir unsurlarını elde edenlerin yani ücret geliri dışında Ticari kazançlar, Zirai Kazançlar, Serbest Meslek Kazançları, Gayrimenkul Sermaye İratları, Menkul Sermaye İratları, Diğer Kazanç ve İratları elde edenler bu kazanç ve iratları için vergi indirimi uygulamasından yararlanmaları mümkün değildir. Aynı şekilde ücretleri gerçek usulde vergilendirilenler, ücret dışında kalan ve yukarıda sayılan gelir unsurları için vergi indirimi uygulamasından yararlanamayacaklardır. Kısaca vergi indirimi uygulamasından ücretleri gerçek usulde vergilendirilen ücretliler yararlanabilecek olup ücret geliri dışında diğer gelir unsurlarından bir gelirin olup olmamasının uygulamada bir önemi bulunmamaktadır.

2 Vergi İndirimi Uygulamasına Konu Olan Harcama Türleri ve Harcamaların Belgelendirilmesi

Gerçek usulde vergilendirilen ücretlinin her türlü gideri vergi indirimi uygulaması kapsamına girmemektedir. Uygulama kapsamına giren harcamaların neler olduğu, bu harcamaların kimler tarafından gerçekleştirilmesi gerektiği, harcamalar karşılığında alınması gereken belgeler ve harcamaların üst sınırı hakkında açıklamalar aşağıda yapılmıştır.

2.a. Harcamayı Gerçekleştirecek Kişiler

Vergi İndirimi uygulaması kapsamına giren harcamaların ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları tarafından yapılması ve satın alınan mal ve hizmetlerin bunlar tarafından tüketilmesi gerekmektedir. Bu uygulamada “çocuk” tabiri, yaş sınırına bakılmaksızın ücretli ile birlikte oturan veya ücretli tarafından bakılan (gelir vergisine tabi geliri bulunmayan; nafaka verilmek suretiyle bakılan, evlat edinilenler ile ana ve babasını kaybetmiş torunlardan ücretli ile birlikte oturan) kişileri ifade etmektedir.

2.b. Harcamanın Yapılacağı Gerçek ve Tüzel Kişiler

Ücretlinin, eşinin ve çocuklarının yapmış olduğu mal ve hizmet alımlarının vergi indirimine konu olabilmesi için söz konusu harcamaların;

Türkiye’de yapılmış olması ve Gelir veya kurumlar vergisine tabi

mükelleflerden yapılmış olması gerekmektedir.

Bu durumda Türkiye dışında yapılmış olan harcamalar vergi indirimi uygulaması kapsamına girmemektedir. Aynı kapsamda olan ve Türk Gümrük Sahası dışında kalan Serbest Bölge ve FreeShop gibi yerlerde yapılan harcamalarda vergi indirimi uygulamasının konusuna girmemektedir. Diğer taraftan vergi indirimine konu olan harcamaların gelir veya kurumlar vergisine tabi olmayan kişi veya kurumlardan yapılması halinde de bu harcamalar, vergi indirimine konu teşkil etmeyecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesi veya kendi özel kanunlarında yer alan hükümlerde kurumlar vergisi muafiyeti tanınan kurumlardan yapılan harcamalar, vergi indirimine konu harcama olarak kabul edilmeyecektir. Öte yandan, tüzel kişilikleri itibariyle kurumlar vergisi mükellefi olmayan dernek ve vakıfların, kurumlar vergisi mükellefi olan iktisadi işletmelerinden sağlanan vergi indirimine konu mal ve hizmetler için yapılan harcamalar vergi indirimine konu olacaktır.
 

Aynı şekilde genel, katma ve özel bütçeli kurumlardan yapılan eğitim, sağlık ve gıda harcamaları bu kapsamda değerlendirilmeyecek ve bu harcamalar vergi indirimine konu edilmeyecektir. Örneğin, kurumlar vergisinden muaf olan genel ve katma bütçeli dairelere ait kreş, konukevleri ve bunların kantinlerinden yapılan harcamalar da vergi indirimine konu edilmeyecektir. Kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan kira ödemeleri de bu nitelikte kabul edilecektir.

 

Bir tüzel kişiliğin kurumlar vergisinden muaf olduğu Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde düzenleyeceği belgelerden anlaşılabilmektedir. 206 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, kurumlar vergisinden muaf olan kurumların, düzenleyecekleri belgelerde ve ödeme kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa) fişlerinde, “Kurumlar Vergisinden Muaftır” ibaresine yer verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu ibarenin yer aldığı belgeler, vergi indirimine konu edilmeyecektir.

 

Mal ve hizmetlerin alındığı gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin kazancının, kısmen veya tamamen vergiden istisna edilmiş olmasının vergi indirimi uygulamasına etkisi yoktur. Dolayısıyla, bu mükelleflerden yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin harcamalar vergi indirimine konu olacaktır.

 

2.c. Vergi İndirimi Uygulaması Kapsamına Giren Harcamalar

Vergi indirimi uygulaması kapsamına gerçek usulde vergilendirilen ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamaları girmektedir.

Söz konusu giderlerden ne anlaşılması gerektiği örnekleri ile aşağıda açıklanmıştır.

2.c.1. Eğitim Giderleri

Eğitim ve öğretim kurumları, anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile eğitim amaçlı kurs ücretleri, okul servis ücretleri, kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar ile öğrencilerin özel yurt ve pansiyonlarda kalmaları durumunda ödenen tutarlar vergi indirimine esas alınacaktır.

Yapılan açıklama çerçevesinde eğitim gideri kapsamına giren bir kısım harcamaları şu şekilde sıralayabiliriz.

 Tüzel kişilikleri itibariyle kurumlar vergisi mükellefi olmayan dernek ve vakıfların, kurumlar vergisi mükellefi olan iktisadi işletmesi niteliğindeki eğitim ve öğretim kurumları, anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile eğitim amaçlı kurs ücretleri ile yine dernek ve vakıfların iktisadi işletmesi niteliğindeki özel yurt ve pansiyonlara öğrencilerin ödedikleri tutarlar,(Örneğin dernek veya vakıflara ait kolejler, dil kursları, sürücü kursları, ana okul ve kreşler için yapılan ödemeler.)

Özel eğitim ve öğretim kurumları, anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile eğitim amaçlı kurs ücretleri, (Örneğin “Z” A.ş.’nin işletmekte olduğu özel ilköğretim okulu veya dershane için yapılan ödemeler.)

- Öğrencilerin özel yurt ve pansiyonlarda kalmaları durumunda ödenen tutarlar,

- Okul servis ücretleri,

- Kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar,

- Serbest meslek makbuzu ile belgelendirilen özel ders ücretleri.

2.c.2. Sağlık Giderleri

Teşhis ve/veya tedavi sürecinde yapılan sağlık harcamaları (muayene, tahlil, ameliyat, fizik tedavi ve hastane giderleri ile ilaç, sağlık malzemesi, gözlük ve lens alımları gibi) vergi indirimine konu teşkil edecektir. Bu sayılanların yanı sıra doktor raporu ile gerekli görülen cilt sağlık ürünleri, engelinin kullanacağı tekerlekli sandalye, diş protez ücretleri , steril pamuk gibi harcamalarda sağlık harcamaları kapsamında değerlendirilebilecektir.

Bu harcamaların bir kısmının işverenlerce karşılanması halinde, ücretlinin kendisinin karşıladığı harcama tutarı vergi indirimine konu olacaktır.

Burada belirtilmesinde fayda görülen bir diğer konu ise kurumlar vergisi mükellefi olamayan sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık harcamaları vergi indirimine konu olmazlar. Bu tip kuruluşların başında Sağlık Bakanlığına veya Üniversitelere bağlı hastaneler gelmektedir. Bu nedenle bu kapsamdaki hastanelere veya bunların döner sermayelerine yapılan sağlık harcamaları vergi indirimi uygulamasında yararlanılamayacaktır. Buna karşılık tüzel kişilikleri itibariyle kurumlar vergisi mükellefi olmayan dernek ve vakıfların, kurumlar vergisi mükellefi olan iktisadi işletmesi niteliğindeki hastane, tıp merkezi veya polikliniklerinde yapılan sağlık harcamaları vergi indiriminde kullanılabilecektir. Aynı şekilde özel hastane, tıp merkezi, poliklinik veya tıp labaratuvarında yapılan sağlık harcamaları ile doktorların özel muayahanesin de ödenen tutarlar vergi indirimine konu olabilecektir.

2.c.3. Gıda Giderleri

Gıda giderlerinden, her türlü yiyecek ve içecek için yapılan harcamaların anlaşılması gerekir. Ancak sigara ve alkollü içkiler bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.

Evlerde beslenen kuş, kedi, köpek gibi hayvanlar için alınan yem, mama ve sair gıda maddelerine dair harcamalar gıda giderleri kapsamına girmeyecek ve vergi indirimine konu teşkil etmeyecektir.

Canlı kurbanlık koyun alımına ilişkin harcama belgesinin, canlı hayvanın tüketimine yönelik olarak alınması, ücretlinin aldığı ücretle orantılı olması ve gerçek harcamayı yansıtması şartıyla gıda harcaması olarak indirim kapsamında yararlanabilir.

Otel, pansiyon gibi konaklama yerlerinde yiyecek ve içecek (Alkollü içecekler hariç) için yapılan ve ayrıca belge verilen harcamalar da vergi indirimine tabi harcama olarak kabul edilirler.
2.c.4. Giyim Giderleri

Giyim giderlerinden, iç ve dış giyime yönelik malların satın alınması için yapılan harcamalar ile bunların dikim, tamir ve onarımı için yapılan harcamaların anlaşılması gerekmektedir.

Açıklamadan da anlaşılacağı üzere kumaş, hazır elbise, gelinlik, damatlık, ayakkabı, şapka, iç çamaşır, çorap, eldiven, kemer, yün ve tuhafiye gibi giyime ilişkin her türlü malların satın alınması için yapılan harcamalar ile bunlara ilişkin dikim, tamir, bakım ve onarım giderleri “Giyim Giderleri” kapsamında değerlendirilebilecektir.

2.c.5. Kira Giderleri

İkamet edilen konut için yapılan kira ödemeleri vergi indiriminden yararlanacaktır. Bu uygulamada, kiranın defaten veya birkaç aylık veya aylık dönemler itibariyle ödenmesinin önemi bulunmamaktadır. Peşin ödenen kira bedelleri ilgili olduğu dönemlerde dikkate alınması gerekmektedir. Yani kira ödemesi ertesi yılı da kapsıyor ise sadece bu yıla isabet eden kısmı dikkate alınır.

Değinilmesinde fayda görülen bir diğer konu ise lojman kira bedellerinin vergi indirimine konu olup olmayacağıdır. Genel ve katma bütçeye ait lojmanların kira bedelleri vergi indirimi uygulamasına konu edilemezler. Buna karşılık kurumlar vergisi mükellefi olan Kamu İktisadi Teşekkülüne ait lojmanlar için personelden kesilen lojman kira bedelleri karşılığında söz konusu kurumun fatura vermesi halinde, bu belgenin vergi indirimine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.
2.d. Vergi İndirimi Uygulaması Kapsamına Girmeyen Harcamalar

Ücretlilerde vergi indirimi uygulaması kapsamına girmeyen harcamaların bir kısmını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

- Türkiye dışında yapılmış olan harcamalar, (aynı kapsamda olan ve Türk Gümrük Sahası dışında kalan Serbest Bölge ve FreeShop gibi yerlerde yapılan harcamalarda vergi indirimi uygulamasının konusuna girmemektedir.)

- Gelir veya kurumlar vergisine tabi olmayan kişi veya kurumlardan yapılan harcamalar,

- Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesi veya kendi özel kanunlarında yer alan hükümlerde kurumlar vergisi muafiyeti tanınan kurumlardan yapılan harcamalar,(Karşılığında

“kurumlar vergisinden muaftır” ifadesi taşıyan belge veya yazar kasa fişi verilen harcamalar.)

Ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları tarafından yapılmayan harcamalar veya bunlar tarafından yapılmakla beraber söz konusu mal ve hizmetlerin ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları tarafından tüketilmeyen kısmı,

Ücretlinin ücreti ile mütenasip olmayan mal ve hizmetler için yapılan harcamalar,

Gıda, sağlık, eğitim ve konut kira harcamaları kapsamına girmeyen mal ve hizmet alımları,

2005 yılı için yazar kasa ve perakende satış fişi düzenlenebilecek üst limit 480 YTL olduğundan bu tutarı aşan fişler,
Kuaför, berber, masaj ve güzellik salonlarında yapılan harcamalar,

Fotoğraf filimi ve tab ücreti, ampul, flüoresan ampul ve pil alımları,

Plak, teyp, video kaset, CD, VCD, DVD alımları ile bunların kiralanması karşılığında ödenen ücretler, konutların boya ve badana giderleri ile duvar kağıdı giderleri, elektrik ve su tesisatı, asansör için yapılan ödemeler,

Billuriye ve zücaciye ürünlerinin ve parçalarının alımı ve tamiri,

Her türlü çocuk oyuncakları, havlu, bornoz, çarşaf ve nevresim alımları,

Televizyon, buzdolabı, fırın, bilgisayar, kol ve duvar saati vb. her türlü dayanıklı tüketim malları ile plastik eşyalar, çanta ve valiz alımları,

Kilit, tel, çivi, pense, çekiç vb. her türlü hırdavat malzemesi,

İkamet edilen konuta ait yakacak giderleri (odun, kömür, fueloil, gazyağı, motorin, doğalgaz alımı) ile bunların nakliyesi için yapılan giderler,

Noter giderleri, vekalet ücretleri, şehir içi veya şehirler arası yolcu ve yük taşıma giderleri, otel, motel ve pansiyonlara ödenen konaklama ücretleri, park ve otoyol ücretleri,

Tiyatro, sinema, konser ve bowling salonu, plaj, yüzme havuzu gibi eğlence ve dinlenme giderleri,

Ziynet ve süs eşyaları, her türlü kadın ve erkek tuvalet ve ıtriyat madde ve malzemesi ve kozmetik maddelerinin alımları, temizlik madde ve malzemesi alımları,

Çiçek alımları ve çiçek bakımına ait giderler,
Benzin, motorin, LPG vb. akaryakıt ürünleri ve tüp gaz giderleri, otomobil tamir bakım giderleri,

Genel ve katma bütçeye ait lojmanların kira bedelleri (KİT’lere ait olup fatura vb. belge verebilenler hariç.),

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullara yapılan eğitim harcamaları ile Sağlık Bakanlığı’na ve Üniversitelere bağlı hastaneler veya bunların döner sermayelerine yapılan sağlık harcamaları,

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullara, okul aile birliklerine veya okul koruma derneğine yapılan bağışlar,

Gazete, dergi ve mecmua alımları (eğitim kurumlarınca öğrencilerin eğitimine yönelik olarak çıkartılanlar hariç),

Evlerde beslenen kuş, kedi, köpek gibi hayvanlar ile diğer hayvanların tüketimi için alınan yem, mama ve sair gıda maddelerine dair harcamalar,

Sigara, alkollü içkiler ve bira tüketimine yönelik harcamalar,

Cep Telefonu alımı,

Elektrik ve su tesisatı için yapılan ödemeler, konutların boya ve badana bedelleri,

Düğün, ziyafet ve iftar yemeklerine ait toplu faturalar.

2.e. Harcamaların Belgelendirilmesi

Ücretliler vergi indirimine konu olan harcamalarını, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinden alacakları;

- Fatura,

- Serbest meslek makbuzu,
- Perakende satış fişi,

- Ödeme kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa) fişi,

ile belgelendireceklerdir. Vergi indirimi uygulamasında söz konusu belgelerin asıllarının kullanılması gerekmekte olup fotokopisi bulunan belgelere dayanılarak uygulamadan yararlanılması mümkün değildir.

Yukarıda belirtilen belgelerden ne anlaşılması gerektiği aşağıda açıklanmıştır.

2.e.1. Fatura

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232’nci maddesi gereğince nihai tüketicilerin;

birinci ve ikinci sınıf tüccarlardan, kazançları basit usulde tespit edilen tüccarlardan,

defter tutmak mecburiyeti olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (2005 yılı için) 480 YTL’yi geçmesi veya bedeli 480 YTL’den az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesi gereğince de faturada en az aşağıdaki bilgilerin bulunması gerekmektedir. Bunlar:

1. Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası;

2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;

3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;
4. Malın veya işin nevi, miktarı, fiyat ve tutarı;

5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası.

Ancak, 157 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereğince, münhasıran nihai tüketiciye yapılan satışlar için düzenlenecek faturalarda 3 ve 4 numaralı bentlerle ilgili olarak sadece:

a) Müşterinin adı ve soyadının bulunması;

b) Satılan malların ayrı ayrı miktar, cins ve nevi itibariyle ayrıntılı olarak yazılmasının güçlük arz ettiği durumlarda gruplandırılmak suretiyle, örneğin;

– Muhtelif gıda maddeleri

– Temizlik malzemesi

– İçki, sigara ve benzerlerinin belirtilmesi;

c) Satılan malların ayrı gruplar itibariyle tutarlarının yazılması,

hallerinde de düzenlenen faturalar vergi indirimi uygulamasında geçerli belge olacaktır.

2.e.2. Serbest Meslek Makbuzu

Vergi Usul Kanununun 236’ncı maddesi gereğince; serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir. Serbest meslek makbuzlarında; makbuzu verenin soyadı, adı veya unvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası; müşterinin soyadı, adı veya unvanı ve adresi; alınan paranın miktarı; paranın alındığı tarih ve düzenleyenin imzası bulunması mecburidir.   
   
2.e.3. Perakende Satış Fişi Ve Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Satış (Yazar Kasa) Fişi


Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazançları basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyeti olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları (2005 yılı için) 480 YTL’ye kadar olan satışları ve yaptıkları iş bedelleri için Vergi Usul Kanununun 233’ncü maddesinde sayılan vesikaları vermek zorundadırlar. Söz konusu vesikalar arasında yer alan perakende satış fişi ile ödeme kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa) fişleri diğer şartları da taşıması halinde vergi indirimi uygulamasında tevsik edici belge olarak kullanılabilecektir.   

2.e.4. Mesken Olarak Kullanılan Konutların Kira Bedelinin Tevsiki

Gerçek kişilerden yapılan kiralamalarda, kira ödemesine ilişkin kira sözleşmesinin bir örneği ve banka dekontu, kira ödemesinin nakden yapılması halinde ise ödemeye ilişkin mal sahibinin vereceği belge ile kira sözleşmesinin bir örneği tevsik edici belge olarak kabul edilecektir.

Kiracı tarafından bankamatik vasıtasıyla ev sahibinin hesabına yatırılan ve kira gideri karşılığında bankamatik tarafından verilen makbuzun geçerli olabilmesi bu makbuzlarda kimin adına ne amaçla ne kadar ve hangi döneme ait olduğuna ilişkin bilgilerin (yani kira ödemesinin tevsik edici belge niteliğinde olması gerekir. Aksi taktirde bu bilgilerin mevcut olmaması halinde bankamatik makbuzu geçerli bir belge olmayacaktır.(2)   
   
2.e.5. Bir Harcama Belgesinde Birden Fazla Harcama Çeşidinin Yer Alması   

Bir harcama belgesinde vergi indirimine konu olan ve olmayan harcama çeşidinin olması halinde, vergi indirimine konu olmayan harcamalar belge toplamından düşülerek, indirime konu olacak harcama tutarı tespit edilmesi gerekmektedir.     Aynı harcama belgesinde indirime konu olan birden fazla harcama çeşidinin olması halinde, bu belge vergi indirimi bildiriminde harcama cinsinden miktarı yüksek olan gruba ait harcama belgesi olarak gösterilecektir.
2.e.6. Belgelerde Yer Alan Katma Değer Vergisi

Katma Değer Vergisi Kanununa göre mal ve hizmet alımları sırasında katma değer vergisi ödenmesi halinde ödenen bu tutarlarda vergi indirimine konu harcama olarak kabul edilecektir.

3 Vergi İndirimi Uygulamasında Diğer Hususlar

3.a. Ücretlinin Ücreti İle Mütena sip Olmayan Harcamalar ve Harcamalarda Üst Sınır

Gerçek usulde vergilendirilen ücretlilerin vergi indirimine konu ettikleri mal ve hizmet alımları için yapmış ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamaları girmektedir.

Söz konusu giderlerden ne anlaşılması gerektiği örnekleri ile aşağıda açıklanmıştır.
oldukları harcamalar ücretleri ile mütenasip olması gerekmektedir. Yani makul ve olağan ölçüler dışında, gerçek harcamayı yansıtmayan, tüketim amacına yönelik olamayan ve ücretlinin maaşı ile mütenasip olmayan mal ve hizmetler için yapılan harcamalar vergi indirimi uygulamasından yararlanamazlar.

Diğer taraftan üzerinden vergi indirimi hesaplanacak harcama tutarı, ücretlinin vergi indirimine konu harcamalarının yapıldığı yıla ilişkin ücret matrahının yıllık toplamını aşamayacaktır. Bir ücretlinin, ücret matrahının yıllık toplamı 10.000 YTL ise söz konusu kişinin vergi indirimine konu harcamaları tutarı 10.000 YTL’yi aşsa dahi söz konusu harcamalardan yararlanılabilecek tutar 10.000 YTL ile sınırlı olacaktır.

3.b. Harcamaların Yapılacağı Dönem

Ücret gelirinin elde edildiği takvim yılına ilişkin vergi indirimi kapsamına giren harcamalar, ücret gelirinin elde edildiği dönemle ilişkilendirilmeksizin vergi indirimi uygulamasında dikkate alınacaktır. Bu kapsamda 2005 takvim yılına ait vergi indirimi uygulamasına konu harcama belgeleri söz konusu yıl içerisinde düzenlenmiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan yıl içinde yeni işe giren, işten ayrılan, emekli olan, ücretsiz izne ayrılan kişilere ait harcama belgelerinin çalışılan dönemle sınırlı olmaksızın kabul edilmesi gerekmektedir.

Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları tarafından yapılan vergi indirimine konu harcamaların ilgili bulunduğu takvim yılını aşmamak kaydıyla, ücretlinin yıllık izinli, doğum gibi ücretsiz izinde olduğu veya emekli ve işten ayrılmadan sonraki döneme tekabül etmesinin vergi indirimi uygulamasında bir önemi bulunmamaktadır. Aynı şekilde ikamet edilen il dışındaki harcamalar da vergi indirimine konu edilebilecektir. Burada önemli olan söz konusu harcamaların gerçeği yansıtması ve bu harcamaların ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları tarafından yapılması ve tüketilmesidir.

Konu ile ilgili İstanbul Defterdarlığının 2005 yılında vermiş olduğu iki mukteza aşağıda yer almaktadır.

“....

Bu hükümlere göre, 2004 yılı içinde İstanbul dışında yapmış olduğunuz harcamaları Türkiye’de yapmış olmanız, gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik etmiş olmanız ve bu harcamalara ilişkin belgelerin gerçek harcamalarınızı yansıtması şartıyla vergi indirimine konu belge olarak kullanmanız mümkün bulunmaktadır.”(3)
“....

Bu hükümlere göre, eşinizin ve sizin yıllık ve ücretsiz izinlerinizi İstanbul dışında geçirdiğiniz dönemlerde İstanbul İli dışında yapmış olduğunuz harcamaların, gerekse diğer dönemlerde ihtiyaçlarınızı karşılamaya yönelik eşinizin İstanbul dışındaki akrabaları aracılığıyla ısmarlama yöntemiyle yapmış olduğunuz harcamalara iliş
kin belgelerin gerçek harcamalarınız yansıtması şartıyla vergi indirimine ilişkin beyanınıza konu etmeniz olanaklı bulunmaktadır.”(4)

3.c. Vergi İndirimine Ait Bildirimin İşverenlere Teslimi

Ücretliler bir takvim yılı boyunca yaptıkları vergi indirimine konu harcama tutarlarını, ertesi takvim yılının 20 Ocak tarihinin mesai saati sonuna kadar örneği yazımız ekinde olan “Ücretlilerde Vergi İndirimine Ait Bildirim” (Ek:l) ile işverenlerine beyan etmeleri gerekmektedir. Bu nedenle 2005 takvim yılına ait bildirimin en geç 20 Ocak 2006 tarihine kadar işverenlere verilmelidir. Söz konusu bildirimin “vergi indirimine esas belgeler” ile ilgili arka yüzü doldurulurken, harcama belgelerinin 50’den fazla olması halinde, bildirimin arka yüzünün fotokopisi çekilerek, her bir belgenin yazılabileceği kadar yaprak kullanılabilecektir.

Ücretliler bu bildirimde, yıllık harcama toplamının bir önceki yıl vergi matrahını aşmayan tutarını göstereceklerdir. Harcama tutarının bir önceki yıl vergi matrahını aşması halinde, indirime esas tutar olarak vergi matrahı esas alınacaktır.

İlk 3.300 Yeni Türk Lira için X %8

:

264 YTL

İkinci 3.300 Yeni Türk Lira için X %6

:

198 YTL

Kalan 13.400 Yeni Türk Lira için X %4

:

536 YTL

Toplam

:

998 YTL

Veya

 

 

İlk 6.600 Yeni Türk Lira için X %7

:

462 YTL

Kalan 13.400 Yeni Türk Lira için X %4

:

536 YTL

Toplam

:

998 YTL

Ücretlilerde Vergi İndirimine Ait Bildirim Ek:1’deki örneğine uygun olarak çoğaltılıp kullanılabilecektir. Ancak, daha önce kullanılmakta olan özel gider indirimine ait bildirimlerin 2005 yılında da kullanılması mümkün bulunmaktadır. Özel gider indirimine ait bildirimin kullanılması halinde, bu bildirimde yer alan tüm tablolar doldurulacak ancak “Özel Gider İndirimi Hesaplama Tablo” sunda yer alan “Toplam Harcamaların Özel Gider İndirimine Esas Olacak Tutar” bölümüne bir tutar yazılmayacaktır.

4. Vergi İndirimi Tutarının Hesaplanması

Vergi indirimi, ücretlinin bir önceki yıla ait yıllık toplam vergi matrahı tutarını aşmamak üzere, uygulama kapsamındaki harcama tutarının; ilk üç bin üç yüz Yeni Türk Lirasına %8, ikinci üç bin üç yüz Yeni Türk Lirasına %6 ve kalan tutara %4 oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

Örneğin, 2005 yılı içinde elde ettiği ücret gelirinin vergi matrahı 20.000 YTL olan ve ücret matrahının tamamı kadar vergi indirimi uygulaması kapsamında harcama yapmış bir ücretlinin hak kazanacağı vergi indirimi tutarı aşağıda gösterildiği üzere 998 YTL olacaktır.
5 Vergi İndirimi Uygulamasında İşverenlerin Yapacağı İşlemler

5.a. Bildirimin ve Harcama Belgelerinin Alınması

İşverenler, ücretliler tarafından kendilerine verilen bildirimi ve harcama belgelerini 20 Ocak tarihine kadar alacaklardır. Alınan bu belgeler üzerinde işverenler aşağıda sıralanan denetimleri yapmaları gerekmektedir.

Bildirim içinde yer alan belgeler düzenli ve okunaklı olmalıdır.

Belgeler, yazılı olduğu zarf içine konmalı zarf içindeki her sayfanın toplamları alınmış olmalıdır.

Ayrıca ibraz edilen harcama belgelerinin geçerli belge olup olmadığını, harcamanın vergi indirimi kapsamına girip girmediğini ve harcama toplamının doğru beyan edilip edilmediğini kontrol edilmelidir.

İşverenler, kendilerine ibraz edilen vergi indirimine ait bildirimlerde yer alan harcama tutarını dikkate alarak, Ocak ayı sonuna kadar örneği ekli “Vergi İndirimine Ait Bordro”yu (Ek:2) düzenleyeceklerdir. Her bir ücretlinin yararlanacağı vergi indirimi ayrı ayrı hesaplanarak bordroda gösterilecektir. İşverenler bu bordroyu, fiilen çalışan ücretliler için ayrı, emekli olanlar, işten ayrılıp başka bir işveren nezdinde çalışmayanlar ile vefat edenler için ayrı düzenleyeceklerdir.

İşverenler kendilerine ibraz edilen bildirim ve harcama belgelerini tarh zaman aşımı süresi içinde saklamak ve istenildiğinde vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz etmek zorundadırlar.
5.b. Vergi İndiriminin Gerçekleştirilmesi

İşverenler, Ocak ayı sonuna kadar düzenleyecekleri vergi indirimine ait bordroda her bir ücretli için hesaplayacakları vergi indirimi tutarını, şubat ayından itibaren ödeyecekleri ücretlerin gelir vergisinden mahsup edeceklerdir. Mahsup işlemi her bir ücretli için ayrı ayrı yapılacaktır. Bir ücretliye ait mahsup edilecek vergi indirimi, diğer ücretlilerin vergileriyle ilgilendirilmeyecektir.

Bu mahsup işlemi için işverenler, düzenledikleri ücret bordrosunda, “Vergi indiriminden doğan mahsup edilecek gelir vergisi” başlığı altında bir sütun daha açacak ve mahsup ettikleri vergi tutarını bu sütunda göstereceklerdir. Mahsup edilecek vergi indirimi, ücretlinin o aydaki ücretinden kesilen gelir vergisinden fazla olamayacaktır. Aşması halinde ise aşan kısım izleyen aylarda ödenen ücretlerden kesilen gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Ücretler üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup edilen vergi indirimi tutarları muhtasar beyannamede mahsuplar arasında gösterilecek ve kalan tevkifat tutarı ödenecektir.

Muhtasar beyannamede vergi indirimi tutarının mahsup edilebilmesi için mutlak suretle ücretlilere ödenmiş olması gerekmektedir. Ücretlilere ödenmeyen tutarların mahsup edilmesi halinde bu tutar işverenlerce muhtasar beyanname üzerinden eksik beyan edilmiş ve ödenmemiş gelir vergisi olarak addolunacaktır.

Aşağıda vergi indiriminin gerçekleştirilmesinde muhtasar beyanname
 
veren ve vermeyen işverenler tarafından yapılacak işlemler örnekler aracılığıyla belirtilmiştir.

5.b.1. Muhtasar Beyanname Vermeyen İşverenlerin Yapacağı İşlemler

Genel bütçeye dahil olan daireler, yaptıkları gelir vergisi tevkifatı için Gelir Vergisi Kanununun 100 üncü maddesine göre muhtasar beyanname vermemektedir. Bu daireler, hak kazanılan vergi indirimi tutarını şubat ayından itibaren ödeyecekleri ücretler üzerinden tevkif edeceği vergiden mahsup edecektir. Dolayısıyla, ücretlilere mahsup edilen vergi tutarı kadar ödeme yapmış olacaklardır. Mahsup işlemi sonunda arta kalan vergi indirimi tutarı, müteakip aylarda aynı esas
veren ve vermeyen işverenler tarafından yapılacak işlemler örnekler aracılığıyla belirtilmiştir.

5.b.1. Muhtasar Beyanname Vermeyen İşverenlerin Yapacağı İşlemler

Genel bütçeye dahil olan daireler, yaptıkları gelir vergisi tevkifatı için Gelir Vergisi Kanununun 100 üncü maddesine göre muhtasar beyanname vermemektedir. Bu daireler, hak kazanılan vergi indirimi tutarını şubat ayından itibaren ödeyecekleri ücretler üzerinden tevkif edeceği vergiden mahsup edecektir. Dolayısıyla, ücretlilere mahsup edilen vergi tutarı kadar ödeme yapmış olacaklardır. Mahsup işlemi sonunda arta kalan vergi indirimi tutarı, müteakip aylarda aynı esas

 Ücretlinin 2005 Yılı Vergi Matrahı Toplamı

:

6.000

YTL

 Vergi İndirimine Konu Harcama Tutarı

:

5.000

YTL

 Vergi İndirimine Konu Olacak Tutar

:

5.000

YTL

 Hesaplanan Vergi İndirimi Tutarı

:

372

YTL

3.600 YTL X %8 = 288 YTL

 

 

 

1.400 YTL X %6 =  84 YTL

 

 

 

lar çerçevesinde indirilmeye devam edilecektir.

Örnek: (A) Bakanlığında çalışan ücretli (B)’nin, 2005 dönemine ilişkin toplam vergi matrahı 6.000 YTL’dir. Bu döneme ilişkin vergi indirimine konu harcamalarının tutarı 5.000 YTL’dir.

Bu ücretli, harcamalarının toplamı olan 5.000 YTL’yi, “Ücretlilerde Vergi İndirimine Ait Bildirim” ile 20/1/2006 tarihine kadar işverenine beyan etmiş ve harcama belgelerini bildirimine eklemiştir. İşveren (A) Bakanlığı, ücretlinin kendisine bildirdiği harcama tutarını dikkate alarak “Vergi İndirimine Ait Bordro”yu 2006 yılı Ocak ayı sonuna kadar aşağıdaki şekilde düzenleyecektir.

Bu ücretlinin vergi indirimi bordrosunda yer alacak tutarlar aşağıdaki şekilde gösterilecektir.

Muhtasar beyanname vermek zorunda olmayan işveren, toplam vergi indirimi tutarını, 15/2/2006 tarihinde (B)’ye ödeyeceği ücret üzerinden tevkif edeceği vergiden mahsup edecektir. Başka bir ifade ile işveren 15/2/2006 tarihinde mahsup edilen vergi indirimi tutarı kadar (B)’ye daha fazla ödeme

 2006 şubat Ayı Ücretinden Hesaplanan Gelir Vergisi

:

80

YTL

 şubat Ayında Mahsup Edilecek Vergi İndirimi Tutarı

:

80

YTL

 Ödenecek Gelir Vergisi

:

 

 Müteakip Aylarda Mahsup Edilecek Vergi İndirimi Tutarı

:

292

YTL

(37280 = 292 YTL)

 

 

 

yapacaktır. Mahsup işlemi sonucu arta kalan vergi indirimi tutarı müteakip aylarda mahsup edilecektir. Ücretlinin şubat 2006 ayında aldığı ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi 80 YTL olduğu varsayımı altında yapılacak işlem aşağıda gösterilmiştir.

5.b.2. Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerin Yapacağı İşlemler
Muhtasar beyanname veren işverenler, halen çalışmakta olan ücretlileri ile ilgili olarak düzenleyecekleri vergi indirimi bordrosunda, her ücretli için vergi indirimi tutarını hesaplayacaklardır. Bu tutar şubat ayından itibaren ödenecek ücretler üzerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilmek suretiyle ücretlilere ödenecektir.

İşverenler, toplam vergi indiriminin o ayda mahsup edilebilecek olan kısmını muhtasar beyannamenin mahsuplara ilişkin bölümünde göstereceklerdir. Bu işverenler hak kazanılan vergi indirimi tutarını şubat ayından itibaren ödeyecekleri ücretler üzerinden tevkif edeceği vergiden mahsup edecektir. Dolayısıyla, ücretlilere mahsup edilen vergi tutarı kadar ödeme yapmış olacaklardır.

Mahsup işlemi sonunda arta kalan vergi indirimi tutarı müteakip aylarda aynı esaslar çerçevesinde indirilmeye devam edilecektir. Söz konusu mahsup işleminin yapılabilmesi için vergi indirimi tutarının, işverenlerce en geç o aya ait muhtasar beyannamenin ve

 Ücretlinin 2005 Yılı Vergi Matrahı Toplamı

:

10.000

YTL

 Vergi İndirimine Konu Harcama Tutarı

:

10.000

YTL

 Vergi İndirimine Konu Olacak Tutar

:

10.000

YTL

 Hesaplanan Vergi İndirimi Tutarı

:

598

YTL

(6.600 X %7 = 462 YTL)

 

 

 

(3.400 X %4 = 136 YTL)

 

 

 

 Ücretlinin 2006 şubat Ayı Hesaplanan Gelir Vergisi

:

150

YTL

 şubat Ayında Mahsup Edilecek Vergi İndirimi Tutarı

:

150

YTL

 Müteakip Aylarda Mahsup Edilecek Vergi İndirimi Tutarı

:

448

YTL

(598150 = 448 YTL)

 

 

 

rileceği tarihe kadar ücretlilere ödenmesi gerekir. Vergi indirimi tutarı muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından mahsup edilecek, kalan tutar ilgili vergi dairesine ödenecektir.

Mahsup işleminin çeşitli nedenlerle takvim yılının son ayına kadar yapılamaması halinde kalan tutar, Aralık ayına ait muhtasar beyanname üzerinden mahsup edilecektir. Aralık ayına ait tevkif suretiyle kesilen vergilerin vergi indiriminden doğan ve mahsubu yapılamayan vergi alacağını karşılayamaması halinde, kalan tutar vergi dairelerince gerekli inceleme yapıldıktan sonra işverenler aracılığı ile hak sahiplerine nakden ödenecektir.

Örnek: (C) Anonim şirketinde çalışan ücretli (D)’nin 2005 yılı gelir vergisi matrahı 10.000 YTL olup, ücretli vergi matrahının tamamı kadar işverenine harcama belgesi ibraz etmiştir. Ücretlinin şubat ayında aldığı ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi 150 YTL’dir.

Bu ücretlinin vergi indirimi bordrosunda görülecek tutarlar aşağıdaki şekilde olacaktır.
Muhtasar beyanname vermek zorunda olan işveren, 598 YTL olarak hesap edilen vergi indirimi tutarını, 1/2/2006 tarihinden itibaren ücretli (D)’nin aylık ücretleri üzerinden kesilen vergiye mahsup edecektir. Diğer bir ifade ile işveren, şubat ayında mahsup edilecek vergi indirimi tutarı kadar ücretli (D)’ye ödeme yapacaktır.

İşveren, ücretlinin şubat ayı ücretinden kesilen gelir vergisinden mahsup ettiği vergiyi, ücret bordrosunda ayrıca gösterecektir. Mahsuba rağmen arta kalan kısım müteakip ayların ücretinden kesilecek gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Örnek: İşveren (C)’nin 2006 yılının şubat ayında ücretlilere yapılan 10.000 YTL ücret ödemesi üzerinden tevkif suretiyle kestiği vergiler toplamı 1.500 YTL’dir. Aynı işveren serbest meslek erbabına yaptığı 2.000 YTL tutarındaki ödemeden 440 YTL tutarında tevkifat yapmıştır. İşverenin çalışanları için düzenlemiş olduğu vergi indirimine ait bordronun şubat ayı sütununda mahsup edilecek vergi indirimi tutarı toplamı ise 1.400 YTL olarak hesaplanmıştır.

İşveren Mart ayında vereceği muhtasar beyannamede; ödemelerin gayrisafi tutarı toplamı 12.000 YTL, gelir vergisi kesintisi tutarı toplamı 1.940 YTL, mahsup edilecek vergi indirimi tutarını ise 1.400 YTL olarak gösterecektir.

Beyannamenin tahakkuka esas icmal cetvelinde; matrah 12.000 YTL, tahakkuk eden vergi 1.940 YTL, mahsup edilen vergi indirimi tutarı 1.400 YTL olarak gösterilecek, mahsup sonrası kalan tutar olan (1.940 YTL – 1.400 YTL=) 540 YTL ise vergi dairesine ödenecektir.

6 Vergi İndirim Uygulamasında Özellik Arz Eden Hususlar

6.a. Yıllık Beyanname Veren Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulaması

4842 sayılı Kanunla G.V.K.’nun 86’ncı maddesinde yapılan değişiklikle, ücretin birden fazla işverenden elde edilmesi ve maddede belirlenen haddin üstünde olması halinde beyannameye dahil edilmesi esası benimsenmiştir. Söz konusu uygulama gereğince tevkif suretiyle vergilendirilen ücretin birden fazla işverenden elde edilmesi ve belirli bir haddi aşması veya diğer gelir unsurlarının da elde edilmesi durumuna göre beyan edilip edilmeyeceği karar verilmesi gerekmekte olup yıllık beyanname ile ücret gelirinin beyan edilmesi durumunda vergi indiriminin nasıl uygulanacağı aşağıdaki bölümlerde detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

6.a.1. Vergi Tevkifatına Tabi Olmaması Nedeniyle Ücret Gelirinin Yıllık Beyanname İle Beyan Edilmesi

Bilindiği üzere ücret ödemelerinin temel vergilendirme sistemi kaynakta kesinti suretiyle vergilendirilmesidir. Yani ücretler ödeme esnasında ,Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesine istinaden aynı kanunun 103 ve 104’ncü maddelerine göre vergi tevkifatına tabi tutulmaktadır.(Gelir Vergisi Kanununa göre istisna tutulan ücret ödemeleri hariç)

Eğer elde edilen ücret gelirinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi gereğince vergi tevkifatına tabi değil ise söz konusu ücret gelirinin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.Tabi    burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da elde edilen ücretin gelir    
vergisinden istisna edilip edilmediğinin de göz önünde bulundurulmasıdır. Elde edilen ücret vergi tevkifatına tabi olmamakla birlikte gelir vergisinden istisna ise söz konusu ücret beyan edilmeyecektir. Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesi gereği ücretlerinden vergi tevkif usulü cari olmayan ve bu nedenle ücretlerini yıllık beyanname ile   beyan etmek zorunda olan ücretlilerde vergi indirimi, bu kişilerin bağlı olduğu vergi dairesince gerçekleştirilecektir. Anılan mükellefler vergi indirimine ait bildirimi ve harcama belgelerini yıllık gelir vergisi beyanname verme süresi içinde bağlı olduğu vergi dairesine vereceklerdir. Vergi dairesi bu bildirim üzerine; harcamaların vergi indirimi konusuna girip girmediği, belgelerin geçerli belge olup olmadığını kontrol ederek hesapladığı vergi indirimi tutarını Nisan ayı sonuna kadar   ücretliye nakden ödeyecektir. Ücretliye nakden iadesi gereken söz konusu vergi indirimi tutarlarının öncelikle   yıllık beyannamede tahakkuk eden gelir vergisine mahsup edileceği tabiidir. Öte yandan, tevkifata tabi olmayan ücretlerini yıllık beyanname ile beyan   etmek zorunda olan ücretliler bu beyannameye tevkif suretiyle vergilendirilen ücretleri ile diğer gelir unsurla rını da dahil etmeleri halinde vergi indirimi, yıllık beyannamede hesaplanan toplam gelir vergisi matrahının, tevkifata tabi olmayan ücret gelirlerine isabet eden kısmı dikkate alınarak hesaplanacaktır. Bu hesaplama [(Tevkif usulü cari olmayan ücret matrahı X Toplam gelir vergisi matrahı)/ Toplam gelir] formülüne göre yapılacaktır. Örnek Bay Cengiz ATLI, Ankara’da ikamet etmekte ve “Y” Devleti Başkonsolosluğunda aşçı olarak görev yapmaktadır. Mükellef bu görevi nedeniyle 2005 yılında 8.000 YTL gayri safi ücret geliri    elde etmiştir. Ayrıca mükellef 920 YTL sigorta primi ile işsizlik primi ödemiştir.                
Bay ATLI akşamları “X” limited şirketinin de temizlik işlerini yapmaktadır. Bu hizmeti karşılığında aldığı ücret gelirinin yıllık gayri    safi tutarı toplamı 1.600 YTL’dır. Söz konusu ücret geliri gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur. Mükellef    2005 takvim yılındaki kendisi, eşi ve çocukları    tarafından gerçekleştirilen vergi indirimi konusuna giren toplam 6.000 YTL’lık harcama belgelerini ve vergi indirimine ait bildirimi bağlı olduğu vergi dairesine 15 Mart 2006 tarihine kadar vermiştir. Diğer taraftan bay ATLI, “X” limited şirketinden aldığı ücret nedeniyle ayrıca düzenlediği vergi indirimine ait bildirimi 20 Ocak 2006 tarihinde “X” limited şirketine vermiştir.        
Açıklama :                
Bu Örnekte yabancı bir devlete ait Başkonsolosluktan ücret alan ve “Y” Devleti ile karşılıklı ücret istisnası uygulanmayan, bu nedenle Gelir Vergisi Kanununun 16’ncı maddesinde yer alan ücret istisnası kapsamına girmeyen bir mükellefin durumu incelenmektedir. Ayrıca Türkiye’de bulunan yabancı devlet elçilik ve konsolosluklarının Gelir Vergisi Kanununun 94’ncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapmak mecburiyeti bulunmamaktadır. Bu durumda mükellef Cengiz ATLI başkonsolosluktan almış olduğu ücret geliri için yıllık gelir vergisi beyannamesi vermek mecburiyetindedir. Mükellef ikinci bir işverenden 2005 yılında 1.600 YTL bir ücret geliri daha bulunmakta ve bu ücret gelirinin tamamı gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur. İkinci işverenden elde edilen ücret gelirinin tevkifata tabi olması ve 15.000 YTL beyan sınırı aşmaması nedeniyle Gelir Vergisi Kanunun 86/1b maddesine istinaden yıllık gelir vergisi beyannamesine dahil edilmeyecektir. Verilecek beyannamede sadece Başkonsolosluktan alınan ücret geliri beyan edilecektir.

Bu verilere göre verilmesi gereken yıllık gelir vergisi beyannamesi aşağıdaki şekilde olacaktır.

 Ücret Gelirlerinin Yıllık Gayrisafi Tutarları Toplamı

:

8.000

YTL

 İndirilecek Tutarlar

 

:

920

YTL

 Ödenen Primler

:   920 YTL

 

 

 

 Safi Tutar

 

:

7.080

YTL

 Vergiye Tabi Gelir (Matrah)

:

7.080

YTL

 Hesaplanan Gelir Vergisi

 

:

1.086

YTL

 Ödenmesi Gereken Gelir Vergisi

:

1.086

YTL

Yukarıdaki örnekte görüleceği üzere mükellefin vergi tevkifatına tabi tutulmamış ücret geliri dolayısıyla vermesi gerektiği yıllık beyannamede 1.086 YTL’lık ödenecek gelir vergisi bulunmaktadır. Mükellefin vermiş olduğu 6.000 YTL’lık vergi indirimine ait bildirim nedeniyle bağlı bulunduğu vergi dairesince iade edilmesi gereken vergi tutarı ise aşağıda ki şekilde hesaplanacaktır.

 İlk 3.300 Yeni Türk Lira için X %8

:

264 YTL

 Kalan 2.700 Yeni Türk Lira için X %6

:

162 YTL

 Toplam

:

426 YTL

Vergi dairesi bu bildirim üzerine; harcamaların vergi indirimi konusuna girip girmediği, belgelerin geçerli belge olup olmadığını ve harcama belgeleri toplamının vergi matrahı olan 7.080 YTL’yı geçip geçmediğini kontrol ederek hesapladığı 426 YTL’lık vergi indirimi tutarını yıllık beyannamede tahakkuk eden 1.086 YTL’lık gelir vergisinden mahsup ederek kalan tutar olan (1.086 – 426=) 660 YTL mükelleften tahsil edecektir.

Diğer taraftan mükellefin vergi tavkifatına tabi tutulan “X” limited şirketinden alınan ücrete ilişkin vergi indirimi uygulaması söz konusu firma tarafından yerine getirileceğinden beyan edilen ücret geliri ile bir ilişkisi bulunmamaktadır.

6.a.2. Birden Fazla İşverenden Ücret Geliri Elde Etmesi Nedeniyle Ücret Gelirinin Yıllık Beyanname İle Beyan Edilmesi

G.V.K.’nun 86/1b maddesinde yer alan düzenleme gereğince, tek işverenden alınan ve vergi tevkifatına tabi tutulmuş ücret, tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyecek ve diğer gelirler dolayısıyla verilecek beyannamelere de ithal edilmeyecektir. Bu maddeden, birden fazla işverenden alınan ücretlerin mutlaka beyan edileceği sonucu çıkarılmamalıdır. Nitekim, Kanunun 86/1c maddesinde buna ilişkin belirleme yapıldığı gibi aynı zamanda 86/1b maddesinin parantez içi hükmünde özel bir hükme yer verilmiştir.

Anılan maddenin parantez içi hükmünün 4962 sayılı Kanun ile değişik hali uyarınca, birden fazla işverenden ücret almakla beraber birden sonraki işverenden alınan ücretler toplamı, 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı

(2005 yılı için 15.000 YTL) aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri yıllık beyannameye dahil edilmeyecektir.

Bu durumda, birden fazla işverenden ücret elde eden mükellefler aşağıdaki iki şartın birlikte oluşması durumunda söz konusu gelirlerini yıllık beyannameye dahil etmeyecek ve diğer gelirler dolayısıyla verilecek olan beyannamelere ithal etmeyeceklerdir.

Birden sonraki işverenlerden alınan ücretler toplamının 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2005 yılı için 15.000 YTL’yi) aşmaması gerekmektedir.

Elde edilen ücretlerin tamamının tevkif suretiyle vergilendirilmiş olması gerekmektedir.

Yukarıdaki şartlara haiz olan ücret gelirleri beyan konusu yapılmayacaktır. Bu şartların ikisinin birlikte sağlanması gerekmektedir.

Maddenin 4842 sayılı Kanunla değişik önceki halinde, birden fazla işverenden alınan ücretlerin beyan edilmemesi için yukarıda belirttiğimiz iki şartın yanında ticari, zirai, mesleki kazançlar ile gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve iratlar için beyanname verme zorunluluğunun bulunmaması şartı da aranmaktaydı. Dolayısıyla, 4962 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu şart kaldırılmıştır. Başka gelirleri için beyanname vermek zorunda olsa bile belli haddi aşmayan ve stopaja tabi tutulan ücretler için beyanname verilmeyecektir.

Birden fazla işverenden ücret alınması halinde, birinci işverenden alınan ücretin hangisi olacağı mükelleflerce serbestçe belirlenecektir. Ayrıca; beyana tabi gelir sadece ücret gelirinden oluşmakta ise bu ücretlerin tamamının toplamı beyan sınırını geçse dahi birinci işverenden sonraki işverenlerden elde edilen ücret gelirleri toplamının
beyan sınırını geçmemesi durumunda ücret gelirlerinin tamamı için beyanname verilmeyecektir.

Diğer taraftan birden fazla işverenden tevkifata tabi tutulmuş ücret alıp da yukarıda açıklanan şartlar dahilinde yıllık beyanname vermek durumunda olan ücretliler vergi indirimi uygulaması için vergi dairesine bir bildirim vermeyeceklerdir. Söz konusu ücret gelirlerine ilişkin vergi indirimi uygulaması işverenler aracılığıyla gerçekleştirileceğinden tevkifata tabi ücretlerini yıllık beyanname ile beyan eden ücretliler yıllık beyannamelerinde vergi indirimine ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmayacaklardır.

Ücretlerinden vergi tevkifatı yapılan ve işverenler aracılığı ile vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, tevkifata tabi ücret gelirlerini yıllık beyannameye dahil etmeleri halinde, beyan edilen gelir üzerinden hesaplanan vergiden, yıl içinde kendisine ödenen ücret üzerinden kesilen gelir vergisinin vergi indirimi mahsup edilmeden önceki tutarı mahsup edilecektir. Böylelikle kaynakta vergileme sırasında ücretliye ödenmiş olan vergi indirimi tutarlarının, yıllık beyanname üzerinden yapılan vergileme sonucunda da ücretlide kalması sağlanmış olacaktır.

6.a.3. Sağlık ve Eğitim Harcamalarını Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinde İndirim Konusu Yapılması Halinde Vergi İndirimi Uygulaması

Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddenin 2’nci bendi hükmü gereğince, mükelleflerin kendilerine, eş ve çocuklarına ilişkin olarak yaptıkları sağlık ve eğitim giderleri
nin gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirden indirimine izin verilmektedir. Bu indirimin yapılması aşağıda belirtilen şartların gerçeklemesi ile mümkün olabilecektir.

Yapılan eğitim ve sağlık harcamaları mükellefin kendisine, eşine ve küçük çocuklarına ait olması gerekmektedir.

Yapılan eğitim ve sağlık harcamaları toplamının beyan edilen gelirin % 10’nu aşmaması gerekmektedir.

Eğitim ve sağlık harcamaları Türkiye’de yapılmış olmalıdır.

Eğitim ve sağlık harcamaları, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinden alınan belgelerle tevsik edilmelidir.

Yukarıda açıklanan şartlar dahilinde mükellefler diler iseler eğitim ve sağlık harcamalarını yıllık gelir vergi beyannamesi ile beyan ettikleri gelirden indirim konusu yapabilmektedir. Bu şekilde seçimlilik hakkını kullanan ücret geliri sahiplerinin bu harcamalarını aynı zamanda vergi indirimi uygulaması kapsamında indirim konusu yapmamış olmaları gerekmektedir.

6.b. Emeklilik Nedeniyle İşten Ayrılan Ücretlilere Uygulanacak Vergi İndirimi

6.b.1. Vergi İndirimi Bildiriminin Verilmesinden Önce Emeklilik Nedeniyle İşten Ayrılan Ücretliler İçin Yapılacak Uygulama

Emeklilik nedeniyle işinden ayrılan ücretliler, yıl içinde vergi indirimine konu mal ve hizmet alımlarına ilişkin yaptıkları harcamalara ait belgelerini yazımızın “3.c” numaralı bölümde açıklanan esaslar ve süreler dahilinde emekli oldukları işverene vereceklerdir.

Genel bütçeye dahil olan daireler, ayrı bir vergi indirimi bordrosuna dahil ettikleri bu ücretliler için hazırlayacakları tahakkuk müzekkeresi ve verile emrine dayanarak şubat ayı içinde emeklilerine hesaplanan vergi indirimi tutarını nakden ödeyeceklerdir.

Muhtasar beyanname veren işverenler ise emeklilik nedeniyle işten ayrılanlar için hesapladıkları vergi indirimi tutarlarını, Ocak ayına ait olup 20 şubat akşamına kadar verilecek muhtasar beyanname ile beyan edilen tevkif suretiyle kesilen vergilerden mahsup edeceklerdir. Bu mahsuba rağmen arta kalan vergi indirimi tutarı, vergi dairesince harcamaların vergi indirimi konusuna girip girmediği, belgelerin geçerli olup olmadığı ve vergi indirimi tutarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı hususlarının tespitine ilişkin gerekli incelemenin yapılmasını müteakip en geç Mart ayı sonuna kadar muhtasar beyanname veren işverene nakden iade edilecektir.

Mahsup edilen vergi indirimi tutarının işverenlerce 20 şubat akşamına kadar hak sahiplerine nakden ödenmesi zorunludur. Nakit iadenin ise vergi dairesinden nakden alındığı tarihten itibaren 3 gün içinde hak sahiplerine ödenmesi gerekir.

Bu bölümde belirtilen esaslar işten ayrılan ancak bir başka işveren nezdinde ücretli olarak çalışmayan ücretliler hakkında da geçerlidir.
Örnek: İşveren (D)’nin 2006 yılı Ocak ayında ödediği ücretlerden tevkif ettiği gelir vergisi tutarı 200.000 YTL’dir Bu işverenin yanında çalışmakta iken 2005 yılı içinde emeklilik nedeniyle işten ayrılanlarla ilgili olarak hesaplanan vergi indirimi tutarı 20.000 YTL’dir.

Bu işveren, 2006 yılı Ocak ayı ücretlerine ilişkin olarak 20 şubat akşamına kadar vereceği muhtasar beyannamede, beyan edilen 200.000 YTL tutarındaki tevkif edilmiş gelir vergisinden emeklilik nedeniyle işten ayrılanlarla ilgili 20.000 YTL’lik vergi indirimi tutarını mahsup edecek, mahsup sonucu kalan 180.000 YTL’yi ilgili vergi dairesine ödeyecektir.Aynı şekilde 20 şubat akşamına kadar vergi indirimi hak sahibine ödenecektir.

6.b.2. Vergi İndirimi Bildiriminin Verilmesinden Sonra Emeklilik Nedeniyle İşten Ayrılan Ücretliler İçin Yapılacak Uygulama

Vergi indirimine ait bildirimi işverene verdikten sonra emekli olanların henüz yararlanılmamış bir vergi indirimi farkı varsa bu tutar son ücret ödemesinin yapıldığı ayın muhtasar beyannamesinde mahsup edilerek hak sahiplerine ödenecektir. Ancak, bu muhtasar beyannamede de mahsup edilemeyen kısım ise vergi dairelerince harcamaların vergi indirimi konusuna girip girmediği, belgelerin geçerli belge olup olmadığı ve vergi indirimi tutarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı hususlarının tespitine ilişkin gerekli incelemenin yapılmasından sonra hak sahibine işveren kanalıyla nakden ödenecektir.
Genel bütçeye dahil olan daireler ise bu ücretlilere ilişkin vergi indirimine ait kalan tutarı, tahakkuk müzekkeresi ve verile emrine dayanarak emekli olanlara nakden ödeyecektir.

6.b.3. Vefat Eden Ücretliler İçin Yapılacak Olan Uygulama

Vefat eden ücretlilerin vergi indirimine konu mal ve hizmet alımlarına ilişkin yapmış oldukları harcamalara ait belgeler, varislerin biri tarafından işverenden vergi dairesine hitaben yazılacak vefat edenin o işyerinde çalıştığı döneme ait vergi matrahını belirten bir yazıyla birlikte işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesine vefat tarihinden itibaren 20 Ocak tarihine kadar olan süre içinde herhangi bir tarihte verilecek ve bu belgeler üzerinde gerekli kontroller yapıldıktan sonra belgelerin verildiği ayı izleyen ayın sonuna kadar vergi dairesince kendilerine nakden ödenecektir. Başvuruda bulunan varis, veraset ilamını ve diğer varislerden el yazısı ile kendisini yetkili kıldıklarını belirten imzalı yazıları da ayrıca vergi dairesine ibraz edecektir.

Bildirimin verilmesinden sonra vefat eden ücretlinin henüz yararlanılmamış vergi indirimi tutarı varsa bu tutar son ücret ödemesinin yapıldığı ayın muhtasar beyannamesinde mahsup edilerek hak sahiplerine ödenecektir. Ancak, bu muhtasar beyannamede de mahsup edilemeyen kısım ise vergi dairelerince harcamaların vergi indirimi konusuna girip girmediği, belgelerin geçerli belge olup olmadığı ve vergi indirimi tutarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı hususlarının tespitine ilişkin gerekli incelemenin yapılmasından sonra hak sahiplerine işveren kanalıyla nakden ödenecektir.

6.c. İşveren Değiştiren Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulaması

Bir işveren nezdinde ücretli olarak çalışmakta iken, iş değiştirmek suretiyle başka bir işveren nezdinde çalışmaya başlayan ücretliler, işveren değiştirdiği takvim yılına ilişkin vergi bildirimini en son çalıştığı işverene verecektir.

Ancak bu ücretliler, daha önce çalıştığı işverenden kendilerine ödenen ücretlerin vergi matrahını, bu matrahtan kesilen gelir vergisini ve bu verginin beyan edilmiş (tahakkuk fişine bağlanmış) olduğunu gösterir bir belgeyi alarak, en son çalıştığı işverene ibraz edecektir. Bu yazının bir örneği yeni işveren tarafından eski işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesine bir yazıyla gönderilecektir. Bildirimin verildiği işveren, bu belgeleri de dikkate alarak 5. bölümde açıklanan esaslara göre işlem yapacaktır.

6.d. Bildirimin Verilmesinden Sonra Mahsup İşlemi Tamamlanmadan Başka Bir İşveren Nezdinde Çalışmaya Başlayanlarda Vergi İndirimi Uygulaması

6.d.1. Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerin Yanında Çalışanlar

Bildirimin en son işverene verilmesinden sonra ücretlinin buradaki işinden ayrılması başka bir işveren nezdinde çalışmaya başlaması durumunda, ücretlinin vergi indirimine ait bildirimini vermiş olduğu işvereninden; bir önceki yıl gelir vergisi matrahı, vergi indirimine konu harcama tutarı, hesaplanan vergi indirimi tutarı ile o tarihe kadar yararlanmış olduğu vergi indirimi tutarlarını aylar itibariyle belirten bir yazıyı alarak yeni işverenine ibraz edecek ve bu işveren yararlanılmamış olan kalan vergi indirimi tutarını ücretliye ödeyeceği ücretlerden kesilen gelir vergisinden genel esaslar çerçevesinde mahsup edecektir. Bu yazının bir örneği yeni işveren tarafından eski işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesine bir yazıyla gönderilecektir.

6.d.2. Muhtasar Beyanname Vermeyen Genel Bütçeye Dahil Olan Dairelerde Çalışanlar

Bildirimin işverene verilmesinden sonra ücretlinin buradaki işinden ayrılarak genel bütçeye dahil olan dairelerde çalışmaya başlaması durumunda, ücretlinin vergi indirimine ait bildirimini vermiş olduğu eski işvereninden; bir önceki yıl gelir vergisi matrahı, vergi indirimine konu harcama tutarı, hesaplanan vergi indirimi tutarı ile o tarihe kadar yararlanmış olduğu vergi indirimi tutarlarını aylar itibariyle belirten bir yazıyı alarak yeni işverenine ibraz edecek ve bu işveren yararlanılmamış olan kalan vergi indirimi tutarını genel esaslar çerçevesinde çalışanına ödeyeceği ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edecektir.
6.e. Birden Fazla İşverenden Ücret Alan Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulaması

Aynı zamanda birden fazla işverenden ücret alınması halinde, ücretli her bir işverene vergi indirimine ait bildirimini ayrı ayrı verecektir. Bu durumda her bir işveren kendi ödediği ücretlerin vergi matrahlarını esas alarak, yukarıda açıklanan esaslara göre vergi indirimini uygulayacaktır.


6.f. Üçer Aylık Dönemlerde Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerin Yanında Çalışan Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulaması

Bu işverenler, şubat ayından itibaren vergi indirimi uygulamasını dikkate almak suretiyle ücret ödemesinde bulunacaklardır. Vergi indirimi tutarları, OcakşubatMart aylarına ilişkin Nisan ayında verilecek muhtasar beyannamede mahsup konusu yapılarak indirilmeye başlanacaktır. Muhtasar beyannamede tevkif yoluyla kesilen vergiler toplamı üzerinden vergi indirimi tutarı mahsup edilecektir.

6.g. Mükellefiyeti Sona Eren İşverenler Yanında Çalışmış Olan Ücretlilere İlişkin Vergi İndirimi Uygulaması

6.g.1. Vergi İndirimine Ait Bildirim Verilmeden Önce İşi Bırakan Mükellefin Yanında Çalışmış Olan Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulaması

Çalıştığı işverenin mükellefiyetinin sona ermesi ve tekrar ücretli olarak çalışmaması nedeniyle işverenleri aracılığıyla vergi indiriminden yararlanamayan ücretliler, “Ücretlilerde Vergi İndirimine Ait Bildirimi” 20 Ocak tarihine kadar eski işvereninin muhtasar gelir vergisi beyannamesi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine vereceklerdir.

Vergi bildiriminin verildiği vergi dairesi; ücretlinin ilgili yılda o işyerinde çalışıp çalışmadığı, çalıştığı döneme ilişkin ücretlerinin vergi matrahı, bu ücretler üzerinden kesilen vergilerin muhtasar beyanname ile beyan edilip tahakkuk ettirildiği, vergi indirimine konu harcamaların vergi indirimi konusuna girip girmediği, belgelerin geçerli belge olup olmadığı hususlarında yapacağı inceleme sonucunda vergi indirimi tutarını hesaplayacak ve Mart ayı sonuna kadar ücretliye nakden iade edecektir.

Tasfiye haline girmiş olan kurumlarda vergi indirimi ile ilgili işlemler tasfiye memurlarınca yerine getirilecektir.

6.g.2. Vergi İndirimine Ait Bildirim Verildikten Sonra İşi Bırakan Mükellefin Yanında Çalışmış Olan Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulaması

Vergi indirimine ait bildirimin işverene verilmesinden sonra işverenin işi bırakması ve ücretlinin başka bir işveren nezdinde çalışmaması durumunda, mahsup edilmemiş vergi indirimi tutarı, işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesi tarafından, ücretlinin ilgili yılda o işyerinde çalışıp çalışmadığı, çalıştığı döneme ilişkin ücretlerinin vergi matrahı, bu ücretler üzerinden kesilen vergilerin muhtasar beyanname ile beyan edilip tahakkuk ettirildiği, vergi indirimine konu harcamaların vergi indirimi konusuna girip girmediği, belgelerin geçerli belge olup olmadığı ile vergi indirimi tutarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı hususlarında yapacağı inceleme sonucunda ücretliye nakden iade edilecektir.

Ücretlinin başka bir işveren nezdinde çalışmaya başlaması halinde, vergi indirimi yazımızın 5. inci bölümdeki açıklamalara göre yapılacaktır. Ancak, yeni işveren ücretlinin eski işverenden getirmiş olduğu yazının bir örneğini eski işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesine bir yazı ekinde gönderecektir. Ücretlinin eski işvereninden alması gereken yazıyı temin edememesi halinde, mahsup edilemeyen vergi indirimi tutarı yukarıda belirtilen hususlarda yapılacak inceleme sonucuna göre ücretliye vergi dairesince nakden iade edilecektir.

7 Hukuki Yaptırımlar

Ücretlilerin vergi indirimine konu harcamalarını, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler kullanmak veya belgelerde tahrifat yapmak suretiyle veya diğer suretlerle yüksek göstermeleri nedeniyle, doğan vergi farkının fazla hesaplanmasına sebebiyet vermeleri halinde bu vergi ilgililerden cezalı olarak geri alınacaktır. Söz konusu ziyaa uğratılan vergilerden bazı durumlarda işverenlerinde sorumluluğu bulunmaktadır. Gerek ücretlinin gerekse işverenin karşılaşacağı müeyyideler aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.
- Haksız vergi indirimine veya iadesine sebebiyet verilmesi halinde söz konusu vergi tutarı 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 344. maddesinde belirtilen katı (bir veya üç) kadar cezayla birlikte gecikme faizi de uygulanarak geri alınmaktadır. Vergi ve cezanın geri alına bilmesi için vergi indiriminden doğan vergi farkının nakden veya mahsuben, ücretlilere ödenmiş olması gerekmektedir.

- Ücretliler vergi indirimine konu harcamalarını sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler kullanmak veya belgelerde tahrifat yapmak veya diğer suretlerle yüksek göstermeleri nedeniyle vergi indiriminin fazla hesaplanmasına neden olmaları halinde bu vergi ilgililerden yasalar çerçevesinde ceza, faiz ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle geri alınır.

- Genel bütçeye dahil dairelerde çalışan ücretlilerin haksız yere vergi indiriminden yararlanmaları durumunda, iade edilen vergi indirimi tutarı, ilgili saymanlıklarca saymanlığın bağlı bulunduğu vergi dairelerine intikal ettirilip ve vergi daireleri de bu tutarı ücretlilerden ihbarname kuralına göre cezalı olarak tahsil etmesi gerekmektedir. Bu vergi cezasından bu dairelerin tahakkuk memurları da müteselsilen sorumludurlar.

- Muhtasar beyanname veren işverenler haksız yere ödedikleri vergi nedeniyle tevkif suretiyle kesilen vergilerin eksik beyanı dolayısıyla yapılan cezalı tarhiyattan sorumludur. Ancak, ücretlinin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandığı sabit olması halinde genel hükümler çerçevesinde işverenler bu vergi ve cezayı ücretlilere yansıtabilir.

 Ücretlilerin ücretlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilen vergi indiriminin, mahsup işleminin yapıldığı muhtasar beyannamenin verileceği tarihe kadar ücretliye nakden ödenmesi gerekir. Aksi taktirde, ücretliye nakden ödenmeyen vergi indirimi, işverenler tarafından haksız yere yapılan bir mahsup işlemi niteliği taşıyacak ve tevkif suretiyle kesilen verginin bu tutar kadar olan kısmı, muhtasar beyanname ile eksik beyan edilmiş olacaktır. Bu nedenle, yukarıda belirtilen tarihe kadar ücretliye nakden ödenmeyen vergi indirimi o ayda eksik beyan edilmiş vergi tevkifatı olarak kabul edilerek, bu vergiler için de işverenler hakkında cezalı tarhiyat işlemi yapılması gerekmektedir.

II EMEKLİLERDE VERGİ İADESİ

2978 Sayılı vergi iadesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesi uyarınca; Emekli, maluliyet, dul ve yetim maaşı alanlar ile bunların eş, çocuk ve bakmakla yükümlü oldukları kimselerin; kamu idare ve müesseseleri, gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ve kurumlar vergisi mükelleflerinden yine aynı maddede yazılı mal ve hizmet alımları vergi iadesine tabi tutulur.Anılan maddenin son fıkrasında da vergi iadesinden yararlanacak olanlar ile vergi iadesine tabi tutulacak mal ve hizmet alımlarını tespit etmeye vergi iadesi usul ve esaslarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Bakanlar kurulu muhtelif tarihlerde çıkarmış olduğu kararnamelerle bu yetkisini kullanmıştır.

Çalışmamızın bu bölümünde 2978 sayılı vergi iadesi hakkında kanuna göre emekli maluliyet dul ve yetim maaşı alanlara yapılacak vergi iadesine ilişkin usul ve esaslara yer verilecektir.

1 Vergi İadesinden Yararlanacak Olanlar

2978 sayılı vergi iadesi hakkında kanun çerçevesinde iade alacaklar 94/5372 sayılı Bakanlar kurulu kararı ile belirlenmiştir.(5) Söz konusu bakanlar kurulu kararına göre vergi iadesinden yararlanacaklar aşağıda belirtilmiştir.

- Emekli, maluliyet, dul ve yetim maaşı alanlar,

- Emekli aylığı almaya hak kazanmış olanlardan emekli olmadan veya emekli aylığı almakta iken vefat edenlerin aylık bağlanan ana ve babaları,

- Vatani hizmet tertibinden aylık alanlar,

- şehit, dul ve yetim sıfatıyla dul ve yetim aylığı alanlar

- 2913 sayılı Dünya Olimpiyat ve Avrupa şampiyonluğu kazanmış Sporculara ve bunların Ailelerine Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alanlar,

- 2022 sayılı Kanun hükümleri uyarınca aylık alan 65 yaşını doldurmuş, muhtaç, güçsüz, kimsesiz ve sakat Türk vatandaşları,
1005 sayılı Kanuna göre İstiklal Madalyası aylığı alanlar.

Yukarıda belirtilenlerin eş, çocuk ve bakmakla yükümlü oldukları kimselerin, mal ve hizmet alımları vergi iadesine tabi tutulur.

Bakanlar Kurulunca vergi iadesinden yararlanacaklar yukarıda belirtilmekle birlikte Maliye Bakanlığınca yayınlanan 1 seri nolu tebliğde vergi iadesinde yararlanacaklara ilişkin bazı açıklamalara da yer verilmiştir.(6)

- 506 sayılı kanunun geçici 20.nci maddesine göre kurulmuş bulunan özel emekli sandıklarından emekli maluliyet dul ve yetim aylığı alanlar,

- Türkiye de kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından emekli maluliyet dul ve yetim aylığı alanlardan yurt dışından yerleşmiş bulunanlar da vergi iadesinden yararlanacaklardır.

2 Vergi İadesine Konu Olan Harcamalar

2.a. Dayanıklı Tüketim Mallarının Bakım Ve Onarım Giderleri

Dayanıklı tüketim mallarının bakım ve onarım giderleri vergi iadesine konu edilecektir.Diğer taraftan Belgede gösterilen harcama sadece, dayanıklı tüketim mallarına ait parça alımına ilişkin bir harcama ise, bu harcama vergi iadesi kapsamına girmez.

Örnek :1

(A) şahsı, bozulan buzdolabı için

(B) yedek parçasından aldığı buzdola
bı motorunu (C) tamircisine taktırmıştır.

Bu durumda, (A) şahsının parça (motor) alımı nedeniyle (B) yedek parçacısından aldığı harcama belgesinde, yalnız parça (motor) alımı belirtildiği için bu harcama vergi iadesinde dikkate alınmayacaktır. Ancak, tamirciden almış olduğu belge sadece onarım giderini kapsadığı için bu belgedeki harcama tutarı, vergi iadesine esas harcama olarak kabul edilecektir.

Örnek: 2

(A) şahsı televizyonunu (B) tamircisine tamir ettirmiştir. (B) tamircisi yedek parça da kullanarak televizyonu tamir etmiş ve düzenlediği belgede parça ve onarım giderini ayrı ayrı belirtmiştir. Bu durumda, alınan belgede belirtilen parça ve onarım giderinin toplam tutarı, vergi iadesine konu harcama olarak dikkate alınacaktır.

2.b. Yiyecek ve İçecek Giderleri

Yiyecek ve içecek giderlerinden,şehir şebekesine bağlı su bedelleri ile sigara, alkollü içkiler ve bira hariç olmak üzere, her türlü yiyecek ve içecek giderlerine yapılan harcamaların anlaşılması gerekir.

Lokanta ve pastane gibi yerlerde yiyecek ve içecek için yapılan ödemeler de yiyecek ve içecek giderleri kapsamına dahil bulunmaktadır.

2.c. İkamet Edilen Konuta Ait Yakacak Giderinin Tamamı ile Kira Giderinin % 20’si

İkamet edilen konuta ait yakacak giderlerinin (mazot alımı hariç) tamamı ile kira giderinin % 20’si vergi iadesine konu edilecektir. İkamet edilen konuta ait yakacak giderlerinden, satın alınan odun, kömür, fueloil, gaz, gazyağı, gibi yakacak maddelerine yapılan ödemeler ile bunların nakliyesi için yapılan giderlerin anlaşılması gerekir. Ancak mazot alımı ile bunun için yapılan giderler iadeye konu edilmeyecektir.

Birden fazla bağımsız bölümü bulunan binalar ile merkezi ısıtma sistemi ile ısıtılan binalarda, yukarıda denilen yakacak giderleri ortaklaşa ödeneceğinden, bu tür binalarda her bir bağımsız bölüme düşen gider miktarının yakacak gideri olarak nazara alınması gerekir.

Öte yandan, ikamet edilen konuta ait kira bedelinin % 20’si de vergi iadesine konu harcama olarak kabul edilecektir.

İkamet edilen konuta ait kira bedelinin % 20’sinin vergi iadesine konu harcama olarak nazara alınabilmesi için, kiralayan ile yapılan kira mukavelesinin bir örneği “fotokopisi” ve kira ödemelerine ilişkin kiralayanın vereceği bir belge veya bankalar aracı kılınmak suretiyle kira ödenmekte ise bankalarca verilecek makbuz ile belgelendirilmesi gerekir. Kira tutarı değişmediği sürece kira mukavelesinin örneğinin bir defa ibrazı yeterlidir.

Bu uygulamada, kira tutarının defaten veya birkaç aylık veya aylık dönemler itibariyle ödenmesinin önemi bulunmamaktadır.

2.d. Her Türlü Giyim Giderleri

Giyim giderleri ifadesinden, vergi iadesinden yararlanacak olanlar ile bunların eş, çocuk ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin kumaş, hazır elbise, kundura, şapka, iç çamaşır, çorap,kemer gibi giyime müteallik her türlü malların satın alınması için yaptıkları harcamalar ile bunlara ilişkin dikim, tamir ve bakım, onarım gibi harcamalar ile giyim giderlerinin temizliğine ilişkin, bu meyanda temizleyicilere ödenen paraların anlaşılması gerekmektedir.

2.e. Sağlık Giderleri

Vergi iadesi hakkından yararlanacak olanlar ile bunların eş, çocuk ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin sosyal güvenlik kurumları veya işverenler tarafından karşılanmayan ilaç, sağlık malzemesi ve hastane giderleri ile muayene, tahlil, ameliyat, bakım, kaplıca, fizik tedavi ve diş protez ücretleri, gözlük ve lens alımları gibi sağlık giderleri vergi iadesine konu teşkil edecektir.

Sosyal güvenlik kurumlarından aylık alanların sağlık giderleri, kurumlarına başvurmaları halinde, kurumlarınca karşılanabilecek iken sözü edilen kimseler kurumlarına başvurmayıp, sağlık giderlerini kendilerinin karşılaması durumunda da bu giderler vergi iadesine esas harcama olarak kabul edilecektir.

2.f. Eğitim, Öğretim, Anaokulu ve Kreş Giderleri

Resmi veya özel eğitim ve öğretim kurumları ile anaokulu, kreş ve dershanelere yapılan ödemeler ile kurs ücretleri, kitap, kırtasiye ve okul taşıt giderleri ile gazete ve dergi alımları için yapılan harcamalar, vergi iadesine esas alınacaktır.

2.g. Vekalet Ücretleri

Vergi iadesinden yararlanacak olanların işlerinin yürütülmesini sağlamak amacıyla vekillerine, serbest meslek makbuzu karşılığında yaptıkları ödemeler, vergi iadesine konu teşkil edecektir. Bu nedenle, serbest meslek mensubu olmayan kimselerin vekil tayin edilmesi halinde bunlara yapılan ödemeler iadeye konu teşkil etmeyecektir.

2.h. Karayolu İle Yapılan Yolcu Ve Yük Taşıma Giderleri

20/12/1985 tarih ve 85/10181 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 2 nci maddesinin (h) fıkrasında, yolcu ve yük taşıma giderleri; büyük kent, şehir ve kasaba belediyelerinin sınırları içinde yapılan yolcu taşıma giderleri hariç olmak üzere, başlama ve bitme noktası Türkiye sınırları içinde olan karayolu ile yolcu ve yük taşıması karşılığı yapılan harcamalar olarak tespit edilmiştir.

Bu hüküm uyarınca;

 Büyük kent belediyeleri dahil olmak üzere, şehir ve kasabaların belediye sınırları içinde yapılan yolcu taşımaları karşılığı harcamalar vergi iadesi kapsamına girmemektedir.

 Ancak yukarıda belirtilen yolcu taşımaları karşılığı harcamalar hariç olmak üzere, şehir ve kasabaların belediye sınırları içinde (büyük kent belediyeleri dahil) yapılan yük taşımalarına ait harcamalar ile başlama ve bitme noktası Türkiye içinde olan kara yolları ile yolcu ve yük taşıması karşılığı yapılan harcamalar vergi iadesi kapsamına girmektedir. Araba kiralamalarına ilişkin harcamalar vergi iadesi kapsamına girmemektedir.

Hava, deniz ve demir yolları ile yolcu ve yük taşıması karşılığında yapılan harcamalar, vergi iadesinde dikkate alınmayacaktır. Büyük kent, şehir ve kasaba belediyelerinin sınırları içinde sadece karayolu ile yapılan yük taşımaları karşılığı yapılan harcamalar vergi iadesine konu harcama olarak nazara alınacaktır

2.ı. Otel, Motel ve Pansiyonlara Ödenen Konaklama Ücretleri

Otel, motel ve pansiyon gibi konaklama yerlerinde, konaklamak amacıyla yapılan ödemeler de vergi iadesi kapsamındadır. Bu nedenle, bu tür yerlere ödenen oda, yatak ücreti gibi konaklama ücretleri vergi iadesine konu harcama olarak kabul edilecektir.

2.i. Tiyatro, Sinema ve Konser Verilecek Yerler gibi Mahallere Yapılan Giriş Ücreti Ödemeleri

Tiyatro, sinema, konser salonu, plaj, yüzme havuzu gibi eğlence ve istirahat yerlerine girilmesi amacıyla ödenen bilet bedeline ait harcamalar da vergi iadesine konu harcama olarak kabul edilecektir.

2.j. Süs ve Ziynet Eşyası Alımları

Altın, gümüş ve platin, kıymetli taş (pırlanta, felemenk, yakut, zümrüt gibi), yarı kıymetli taş (akik, kehlibar, kara kehlibar), tabii ve suni inci alımları, bunlardan mamul her türlü ziynet eşyası ve her türlü mücevherat alımları ile taklit süs eşyası alımları tutarının % 20’si; vergi iadesine konu harcamalardır.Ancak, bunlardan mamul mutfak eşyaları ile dayanıklı tüketim malı niteliğindeki eşyaların tutarı vergi iadesine konu harcama olarak nazara alınmayacaktır.

2.k.Diğer Bazı Tüketim Malı Alımları ile Bazı Hizmet Alımlarına Ait Harcamalar

Temizlik madde ve malzemeleri alımları, her türlü kadın ve erkek tuvalet ve itriyat madde ve malzemesi alımları (kolonya dahil) ile kozmetik maddelerinin alımları, çiçek alımları, kuaför ve berberlere ödenen ücretler, fotoğraf film ve tab ücreti, fotokopi ücreti, ampul, floresan ampul ve pil alımları, teyp ve video kaset kiralanması karşılığı ödenen ücretler, likit petrol gazı (LPG) alımları,vergi iadesine konu harcamalardandır.Diğer taraftan konutların boya ve badana (duvar kağıdı dahil) giderleri ile parça alımları hariç olmak üzere elektrik ve su tesisatı tamiratı için yapılan ödemeler vergi iadesine esas harcama olarak kabul edilecektir. Ancak, konutların elektrik ve su tesisatı tamiratı ile ilgili parça (malzeme) bedelleri vergi iadesine konu harcama olarak kabul edilmeyecektir.

3 İadeye Konu Edilmeyecek Harcamalar

3.a. Ticari, Zirai ve Mesleki Kazanca İlişkin Olarak Yapılan Harcamalar

Vergi iadesine esas harcama olarak kabul edilen ve yukarıda belirtilen mülk ve hizmet alımlarının ticari, zirai ve mesleki kazanca ilişkin olmaması gerekir. Ticari, zirai ve mesleki kazancın elde edilmesine ilişkin olarak yapılan her türlü mal ve hizmet alımları vergi iadesine tabi tutulmayacaktır.

3.b.Otomobil ve Benzeri Araç Alımları

Dayanıklı tüketim malı niteliğinde olan otomobil, motorlu bisiklet gibi özel binek araçları ve her türlü deniz (yat, kotra ve her türlü tekneler) araçları alımları ile bunların bakım , onarım ve yakıt(LPG dahil) ,park,oto yol geçiş ve kiralama giderleri vergi iadesine konu edilmeyecektir.

3.c. Zirai İşletmelerde Kullanılan Araçlar ile Ticari ve Mesleki Kazanca İlişkin Her Türlü Araç ve Gereç Alımları

Zirai işletmelerde kullanılan traktör ile her türlü tarım araç ve gereçlerine ait harcamalar, ticari ve mesleki kazanca ilişkin her türlü araç ve gereçler, kamyon, kamyonet, triportör, yükyolcu motosikletleri gibi araçlar ile bunların bakım ve onarım giderleri vergi iadesine tabi tutulmayacaktır.

3.d.Gayrimenkul Alımları ile Bunların Bakım ve Onarım Giderleri

Gayrimenkul alımları ile birden fazla bağımsız bölümü bulunan binaların müşterek kullanımına ait bölümlerin boya,badana giderleri ile binanın asansör, su, sıhhi tesisat, kalorifer, güneş enerjisi ve benzeri nitelikteki tesisat ve bunlara ait bakım ve onarım giderleri ile kapıcı ücretleri vergi iadesine konu harcama olarak kabul edilmeyecektir.

Ayrıca, sıhhi tesisat malzemeleri olan lavabo, musluk, küvet fayans,çimento tel,çivi gibi malzeme alımları da inşaat malzemesi sayılması nedeniyle vergi iadesine konu harcamalar kapsamına girmemektedir.

3.e. Hayvanların Tüketimi İçin Alınan Yiyecekler

Evlerde beslenen kuş, kedi, köpek ile kümes hayvanları gibi hayvanların tüketimi için alınan yem, mama ve sair gıda maddelerine dair harcamalar ile hayvan sağlığı için yapılan harcamalar vergi iadesine konu teşkil etmeyecektir.

3.f. Dayanıklı Tüketim Maları

Mobilya, mefruşat, halı, kilim, yatak ve örtüsü,yorgan, yastık, battaniye, yer muşambası, müzik aletleri, tabanca, av ve deniz malzemesi, radyo, televizyon, video, bilgisayar, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, ütü gibi elektrikli ev aletleri, duvar, masa, ve kol saati, dürbün, telsiz, telefon makinesi, cep telefonu, fotoğraf makinesi, resim tabloları, her türlü mutfak araç ve gereçleri, daktilo, faks, bilgisayar, DVD, VCD ve benzeri nitelikteki alımlar ile hane halkı tarafından bir yılı aşkın süre kullanılabilen sair dayanıklı tüketim malları için yapılan harcamalar vergi iadesinde kullanılmayacaktır.

3.g. Mutfak Eşyaları

Porselen yemek takımları, plastik mutfak eşyası ve ayna,gibi eşyalar vergi iadesinde kullanılmayacaktır.
3.h.Sigara,Tütün Tütün Mamulleri Ve Her Türlü Alkollü İçecekler

Sigara,tütün tütün mamulleri ve her türlü alkollü içecekler(bira,rakı,şarap vs.) vergi iadesinde kullanılmayacaktır.

3.ı. Ulaşım Ve Haberleşme Giderleri

Hava, deniz ve demiryolu ile yapılan yolcu ve yük taşıma giderleri, Yurtiçi, yurtdışı tur (gezi) ücretleri, P.T.T. ve kargo giderleri, noter masrafları, telefon, cep telefonu, faks, Internet faturaları ile hazır kart ve kontör ücretleri, vergi iadesinde kullanılmayacaktır.

3.i. Bağış ve Yardımlar

Hangi amaçla olursa olsun Dernek ve kuruluşlara yapılan bağış ve yardımlar vergi iadesinde kullanılmayacaktır.

3.j. Kişisel Tüketimi Aşan Harcamalar

Vergi iadesinden yararlanan hak sahiplerinin harcamalarının ticari, zirai veya mesleki kazancın elde edilmesine ilişkin bir harcama niteliğinde olmaması gerekir. Diğer bir anlatımla vergi iadesinden yararlananların yaptıkları harcamaların, tüketimlerine yönelik gerçek alışverişlerini yansıtması zorunludur. Dolayısıyla makul ve olağan ölçüler dışında (1 ton un, 500 Kg. kuru fasulye, 50 Kg. ıspanak, 1 ton karpuz, kavun gibi) yapıldığı iddia edilen tüketim harcamaları karşılığında, kişilere vergi iadesinin yapılması mümkün değildir.Diğer taraftan,toplu yemek harcamaları,nişan düğün,sünnet vesaire gibi törenler için yapılan harcamalar kişisel tüketimi aşan harcamalar olduğundan bu harcamalar da vergi iadesine konu edilmeyecektir.

3.k. Diğer Harcamalar

şehir şebekesine bağlı su giderleri ile elektrik tüketim giderleri,vergi iade bildiriminin ilgili bölümünde belirtilmeyen, ancak bakmakla yükümlü bulunan kimselere ait harcama giderleri, hamam yıkama ücreti,düğün davetiyesi ve baskı bedeli, ambalaj kağıdı çiçek pano, duvar pano, çerçeveli kuru çiçek pano ve oda kokuları, oyun salonlarındaki seans ücretleri ile bilgisayar ve atari oyun ücretlerine ilişkin harcamalar kurumlar vergisinden muaf olan kurumlardan yapılan mal ve hizmet alımları vergi iadesine konu edilmeyecektir.

Vergi iadesinde kabul edilmeyen harcamalar yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Dolayısıyla yukarıda sayılanlar ile nitelikleri bunlara benzeyen harcamalar vergi iadesine konu edilmeyecektir. Ancak emekli dul ve yetimlerin yapmış oldukları harcamaların vergi iadesinde geçerli olup olmayacağı konusunda tereddüt yaşamaları durumunda, bulundukları ilin vergi dairesi başkanlıklarından, başkanlık kurulmayan yerlerde defterdarlıklardan yazılı görüş almalarında fayda bulunmaktadır.

4 Vergi İadesine Konu Harcama Belgeleri Ve Adlarına Belge Düzenlenecek Olanlar

4.a. Vergi İadesine Konu Harcama Belgeleri

2978 sayılı Kanunun 3158 sayılı Kanunla değişik 1 inci maddesinde, malve hizmet alımlarının fatura, serbest meslek makbuzu, kamu idare ve müesseseleri tarafından verilen belgeler ve birden fazla bağımsız bölümü muhtevi binalarda münhasıran ortak yakacak giderlerinden müstakil birim başına isabet eden gideri gösteren belgelerle tevsik edileceği; öte yandan, belirtilen bu belgeler dışında vergi iadesine konu harcamaları tevsik edici belgeler ve bu belgelerde yer alması gereken bilgileri tayin ve tespite Maliye ve Gümrük Bakanlığının yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, vergi iadesine konu harcama belgeleri ve bu belgelerin nitelikleri aşağıda açıklanmıştır.

4.a.1. Fatura

213 sayılı Vergi Usul Kanununun

232 nci maddesi gereğince, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler, müşterilerce istenilmesi halinde, sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek zorundadırlar. Anılan Kanunun 230 uncu maddesi ve 2/2/1985 gün ve 18654 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre, faturaların aşağıdaki bilgileri ihtiva etmesi gerekmektedir.

- Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası ile fatura ibaresi,

- Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası,

- Müşterinin adı ve adresi,
Malın veya işin nev’i miktarı, fiyatı ve tutarı.

Harcamaların vergi iadesine konu olabilmesi için faturanın;

Bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan gerçek kişi tüccarlar ve sanayicilerden,

Bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan çiftçilerden,

Kollektif ve adi komandit şirketler ile adi ortaklıklardan,

Kurumlar vergisine tabi veya kurumlar vergisinden muaf olan kurumlardan,

alınması gerekmektedir.

Bunların dışında kalan gelir vergisine tabi olmayan gerçek kişilerden alınmış olan faturalar vergi iadesine esas harcama belgesi olarak dikkate alınmayacaktır.

4.a.2. Perakende Satış Vesikaları

213 sayılı Vergi Usul Kanununun

232 nci maddesinde , perakende satış vesikalarının düzenlenmesine ilişkin had 2005 yılı için 480 YTL dir. Buna göre; aşağıda nitelikleri belirtilen perakende satış vesikalarının vergi iadesine konu harcama belgesi olarak nazara alınabilmesi için, bu belgelerin;

Bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan gerçek kişi ticaret erbabından,

Bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan çiftçilerden,

Kollektif ve adi komandit şirketler ile adi ortaklıklardan,

Kurumlar vergisine tabi kurumlardan, alınması gerekir.
Bunların dışında kalan ve gelir vergisine tabi olmayan gerçek kişilerden alınmış olan perakende satış vesikaları vergi iadesine esas harcama belgesi olarak dikkate alınmayacaktır.

Perakende satış vesikaları ile bunların nitelikleri aşağıda açıklanmıştır.

4.a.2.a. Perakende Satış Fişi

2978 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile Bakanlığımıza verilen yetkiye istinaden bundan böyle harcamaları belgelendirme ve tevsik açısından, 2/2/1985 gün ve 18654 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olmak kaydıyla;

480 YTL’ye (480 YTL dahil) kadar olan mal ve hizmet alımları “Perakende Satış Fişi” ile belgelendirilebilecek ve bu fişler, müşterinin (tüketicinin) kimliğine yani adı, soyadı ve adresine ilişkin bilgiler aranmaksızın satılan mal ve hizmetin cins ve nev’i belirtilmek suretiyle vergi iadesine konu harcamaları tevsik edici belge olarak kabul edilecektir. Satılan malın cins ve nev’inin tek tek gösterilmesinin güçlük arzettiği durumlarda, bunların cins ve nev’inin gruplandırılarak yapılması mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan, perakende satış fişinde, fişin tutarının yazı ile de ayrıca gösterilmesi zorunludur. Ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle verilen satış fişleri hariç, perakende satış fişlerinde, tutarın sadece rakamla gösterilmesi halinde, bu fişler vergi iadesinde nazara alınmayacaktır.
480 YTL üzerindeki mal ve hizmet alımlarına ilişkin harcamalar ise ancak, fatura ile belgelendirilmek kaydıyla vergi iadesine konu harcama olarak kabul edilecektir.

4.a.2.b. Yolcu Taşıma ve Giriş Biletleri

2/2/1985 gün ve 18654 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olmak kaydıyla, yolcu taşıma ve giriş biletlerinin tutarı 480YTL ya kadar (480 YTL dahil) olması halinde, bu belgeler iadesine konu harcama belgesi olarak kabul edilecektir. 480YTL üzerinde olan biletler ise vergi iadesine konu teşkil etmeyecektir. Bu harcamaların fatura ile tevsik edilmesi zorunludur.

4.a.2.c.Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait Satış Fişleri

3100 Sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun hükümlerine göre, bu Kanunun ve Bakanlığımızın aradığı şartları taşıyan “ödeme kaydedici cihazlar”ın (yazar kasaların) kullanılmasına 11/7/1985 tarihinden itibaren fiilen başlanılmıştır.

Bu konuya ilişkin olarak 18/6/1985 gün ve 18788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkındaki Kanunla ilgili 3 Seri No. lu Genel Tebliğde”de açıklandığı üzere; 3100 sayılı Kanuna ve Bakanlığımızca
aranan şartlara uygunluğu tespit edilerek onaylanmış bulunan ödeme kaydedici cihazları kullananlar, cihazlarının Bakanlığımızca onaylandığını ve cihaz kullanmak suretiyle verecekleri satış fişlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca verilmesi gereken “perakende satış fişi” yerine geçtiğini ve bu fişlerin vergi iadesi uygulamasında geçerli belge olduğunu belirtir bilgilerin de yer aldığı, bağlı bulundukları vergi dairesinden verilecek olan bir levhayı, cihazın üzerine ve müşterinin devamlı surette görebileceği yere asacaklardır.

Bu şekilde ödeme kaydedici cihazı kullanmak suretiyle verilen “satış fişleri” mükelleflerin fatura vermek mecburiyetinde bulunmadıkları 480YTL kadar olan satışlarının belgelendirilmesinde Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca verilmesi gereken “perakende satış fişi” yerine geçecek ve vergi iadesi uygulanmasında vergi iadesi kapsamına giren harcamaları tevsik edici belge olarak kabul edilecektir.

Mükelleflerin ödeme kaydedici cihaz kullanmak suretiyle verdikleri satış fişlerinin vergi iadesi uygulanmasında geçerli belge olarak kabul edilebilmesi için satış fişinin;

Satış fişini veren kişi veya kuruluşun adı, soyadı veya ünvanını, adresini, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarasını,

Satılan malların cinsini (gıda, giyim v.s.) bedelini, vergili olup olmadığını ve bunlara ait toplamları,

Müteselsil fiş numarasını ve işlem tarihini,
Cihazın onaylandığını gösterir “M ve F” harflerinin stilize edilmiş birleşiminden meydana gelen mali sembolü (MF), cihazı imal veya ithal eden kuruluşlara Bakanlığımızca verilen iki harften müteşekkil firma kodunu ve cihaz sicil numarasını, ihtiva etmesi gerekmektedir.

Yukarıda yapılan açıklamalara uygun olmadığı görülen satış fişleri vergi iadesinde, harcamaları tevsik edici belge olarak kabul edilmeyecektir.

4.a.3. Serbest Meslek Makbuzu

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun

236 ncı maddesine göre, serbest meslek erbabı mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteride bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir. Aynı Kanunun 237 nci maddesi ve “Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre, serbest meslek makbuzunda;

Makbuzu verenin soyadı, adı veya ünvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası,

Makbuzun sıra ve seri numarası, Müşterinin adı, soyadı ve adresi, Alınan paranın miktarı, Paranın alındığı tarih;

Düzenleyenin imzası,bulunması gerekmektedir.

Vergi iadesinden yararlanılabilmesi için gerçek usulde vergiye tabi serbest meslek erbabına yapılan ödemelerin yukarıda mahiyeti açıklanan serbest meslek makbuzları ile belgelendirilmesi gerekmektedir.

4.a.4. Kamu İdare ve Müesseseleri Tarafından Verilen Belgeler

Mal ve hizmet alımlarının kamu idare veya müesseselerinden yapılması halinde, ödemelerin bu kurumların düzenleyip vereceği fatura, makbuz veya diğer belgelerle (Örneğin, resmi sağlık kurumlarına yapılan ödemelerin bu kurumlarca verilecek makbuzlarla) belgelendirilmesi mümkündür.

Kamu idare ve müessesesi niteliğinde olan kurumlar veya bunlara bağlı teşekkül ve teşebbüsler, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca, kurumlar vergisi mükellefiyetlerinin olması halinde, bu kurumlardan yapılan vergi iadesine konu harcamalarını fatura veya perakende satış vesikaları ile belgelendirilmesi gerekir.

4.a.5. Yöneticiler Tarafından Verilen Makbuzlar

Birden fazla bağımsız bölümü bulunan binalar ile merkezi ısıtma sistemi ile ısıtılan yerlerde, yakacak giderlerinin apartman veya site yöneticileri tarafından verilen makbuzlarla belgelendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, şehir şebekesine bağlı olan binaların tek bir su sayacının olması halinde, su bedeli müştereken ödeneceğinden, her bir bağımsız bölüme isabet eden su bedelinin, yönetici makbuzu ile tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır.
4.a.6. Mesken Olarak Kullanılan Konutların Kira Bedelinin Tevsiki

İkamet edilen konutların kira bedeli, kamu idare ve müesseselerine ödenmekte ise, ödenen kira bedelinin kamu idare ve müesseselerince verilecek fatura, makbuz veya diğer belgelerle belgelendirilmesi yeterli olup, ayrıca kira mukavelesinin bir örneğinin ibrazına gerek bulunmamaktadır.

Kira ödemesi, kamu idare ve müesseseleri dışında kalan gerçek veya tüzel kişilere yapılmakta ise, kira mukavelesinin bir örneği ve ayrıca kira ödemesini gösterir kiralayan tarafından verilecek bir belge veya kira bankalar aracı kullanmak suretiyle ödenmekte ise, bankalarca verilecek makbuz ile belgelendirilmesi gerekmektedir. Bankalarca verilecek makbuzda, kira tutarının kiralayanın adı, soyadı ve adresinin, kiracının adı, soyadı ve adresi ile makbuzun düzenlenme tarihinin bulunması şarttır. Ancak, kira mukavelesinde yer alan kira tutarı değişmediği sürece, kira mukavelesinin bir örneğinin (fotokopisinin) bir defa ibrazı yeterli olup, mukavele örneğinin herhangi bir makama tasdik ettirilmesine de gerek bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, kamu idari ve müesseseleri dışında kalan kurumlarda çalışanlar, kurumlarının kendilerine tahsis ettikleri ve kira mukavelesine dayanmayan konutlarda kiracı olarak oturmakta iseler, bu kişiler tarafından da kira mukavelesi ibraz edilmesine gerek bulunmamaktadır. Sözü edilen bu kimselerin sadece ödedikleri kira
miktarını işverenlerinden alacakları bir belge ile belgelendirmeleri mümkün bulunmaktadır.

Gerçek usulde vergilendirilen ücretlilerin işverenlerine, çiftçilerin vergi sorumlularına, emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alanların sosyal güvenlik kurumlarına, diğerlerinin de vergi dairelerine ibraz ettikleri kira mukavelelerinin bir örneğini bu kişi veya kurumlar muhafaza edeceklerdir.

4.a.7. Harcama Belgelerinin Aslının İbraz Edilmesi

Vergi iadesine konu harcamalara ilişkin belgelerin, vergi iade bildirimlerine veya vergi iade beyannamelerine asıllarının eklenmesi esastır. Ancak, kamu idare ve müesseseleri tarafından düzenlenen belgelerin asıllarının verilmemesi durumunda ilgililere verilen nüshaların vergi iadesine konu harcamaları tevsik edici belge olarak nazara alınması gerekmektedir.

Belge aslının aranmayacağı durumlarda, belgenin karbonlu nüshasının ibraz edilmesi zorunlu olup, tasdikli örnekleri veya fotokopileri iadeye konu harcama belgesi olarak kabul

edilmeyecektir. Öte yandan, belge aslının kaybedilmesi nedeniyle alınan ve satıcıların tasdikini taşıyan örnekler vergi iadesi uygulamasında harcamaları tevsik edici bir belge olarak kabul edilebilecektir.

4.b. Adlarına Belge Düzenlenecek Olanlar

Vergi iadesi, iade hakkından yararlanacak olanlar ile bunların eş, çocuk ve bakmakla yükümlü oldukları
kimseler adına düzenlenecek belgeler üzerinden hesaplanmak suretiyle yapılacaktır.

5 Vergi İadesine İlişkin Usul Ve Esaslar

5.a. İadeye Esas Alınacak Gelir Tutarı

1 Seri No.lu Vergi İadesi Genel Tebliğinde Sosyal güvenlik kurumlarından emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alanların net gelirlerinin ilgililerin üç ayda elde ettiği aylıkları toplamının teşkil etmekte olduğu açıklanmıştır. Tebliğin 1. bölümünde yapılan belirlemeye paralel olarak 2978 sayılı Kanunun 4842 sayılı Kanunla değişen hükümlerinin verdiği yetkiye istinaden hak sahiplerinin OcakAralık ayları içerisinde elde ettikleri toplam gelirleri, ilgili dönemin net geliri olarak belirlenmiştir. Emekli ikramiyesi, ölüm yardımı, evlenme ikramiyesi, toptan ödeme, kesenek iadesi ve ikramiye farkları ile ilk ve dönemler itibari ile ödenen emekli, dul ve yetim aylıkları, vergi iadesine esas net geliri teşkil etmektedir.

Kurumlarca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin değişik 1. maddesi hükmüne göre ödenmekte olan tazminat ve bilirkişi ücreti, tütün beyiye ikramiyesi, tasarrufa teşvik kesintileri gibi gelirler vergi iadesine esas gelir olarak sayılmamaktadır.

5.b. Vergi İade Dönemi Ve Bildirimlerin Verilmesi

Vergi iadesi yıllık dönem esasına göre yapılmaktadır.Buna göre yıllık vergi iade bildirimi dönemi takip eden ayın(Ocak ayı) sonuna kadar ilgili banka şubesine verilmesi gerekir. Emekli, dul ve yetimler, vergi iadesi
bildirimlerini teslim ettikleri banka şubesi veya PTT Merkezinden mutlak suretle bir kayıt belgesi alacaklardır. Bildirimler, zarfların üzerindeki bütün bilgiler, adsoyadı, emekli sicil numarası, vergi iadesinden yararlananın bakmakla yükümlü olduğu eş ve çocukları, matrah, matrahın %5’i, ödenmiş vergi iadesi avans tutarları ve ödenecek miktarı belirtir sütunlar eksiksiz
olarak doldurulup imzalanacaktır. Bildirimlerin verileceği ayların son gününün resmi tatile rastlaması halinde, Vergi Usul Kanununun ilgili maddesine göre bildirimler takip eden ayın ilk iş günü mesai bitimine kadar banka şubesi veya PTT Merkezine teslim edilecektir. Vergi iadeleri bildirimlerinin, emekli, dul ve yetim aylığının alındığı veya nakil yapıldığı banka şubesi veya PTT Merkezine verilmesi asıl olmakla
birlikte, bildirimlerin süresinde verilmesine rağmen çeşitli nedenlerle banka şubeleri veya PTT Merkezlerince kabul edilmemesi durumunda, bu şube veya merkezden alınacak bildirimin yasal süre içinde verildiğini belirtir bir yazı ile birlikte vergi iade bildiriminin dilekçe ekinde Emekli Sandığına gönderilmesi halinde vergi iadesinin Sandık’ça ödenmesi de mümkün bulunmaktadır.

5.c. Vergi İadesinin Ödenmesi

5.c.1. Avans Olarak Ödeme

2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında 4842 sayılı Kanunun 36/8 inci maddesiyle yapılan değişikliklemiştir. Matrahının tamamını doldura “...vergi iadesinden mahsup edilmek üzere avans olarak ödeme yaptırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almıştır. Bu hükme göre, sosyal güvenlik kurumlarından aylık alan hak sahiplerinin vergi iadelerinin avans olarak ödenmesi sistemine 1.7.2003 tarihinde geçilmiştir.Bu çerçevede, hak sahiplerine vergi iade bildirimi vermeden, daha sonra hesaplanacak vergi iade tutarlarından mahsup edilmek üzere üçer aylık dönemler halinde elde ettikleri aylıklarının % 4’ü oranında avans ödemesi yapılacaktır. Buna göre, yıllık vergi iade bildirimleri, Ocak – Aralık ayları arasındaki oniki aylık dönemi kapsar biçimde düzenlenerek, izleyen yılın en geç 31 Ocak tarihi itibariyle aylık alınan, aylıkların nakledildiği banka şubesi veya PTT Merkezine teslim edilecektir. Teslim alınan bildirimlerdeki, matrah bilgileri banka şubesi veya PTT Merkezlerince ilgililere ait kayıtlara girilerek daha önce ödenmiş olan vergi iade avans tutarı, verilen bildirim tutarına göre %5 oranında hesaplanacak vergi iadesi miktarından düşülmek suretiyle kalan miktar ilgililere nakden veya hesaplarına alacak kaydedilmek suretiyle şubat ayı içinde ödenecektir.

Örnek: 01.01.2005–31.12.1005 dönemine ait;Vergi iadesi matrahı 9.000 Y.T.L. ve Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında    ödenen vergi iadesi avansı 325. Y.T.L.    olan bir emeklinin bildirimini süresiiçinde yani en geç 31.01.2006 tarihinde aylık aldığı banka şubesine teslim etmiştir. Matrahının tamamını dolduracak şekilde harcama belgelerini bildirimine kaydeden bu emekliye;

Vergi iade tutarı

 

 

 

 

(Matrah X %5

=

450 YTL

 

Ödenen vergi iadesi

 

 

 

 

avans tutarı

=

– 325 YTL

 

 

Ödenecek tutar

=

125 YTL

 

olacaktır. Emeklilere alacağı olan 125 YTL. şubat 2006 ayı sonuna kadar ilgili banka şubesi veya PTT Merkezince ödenecektir.Emekli aylığı almakta iken ölen emeklimizin dul ve yetimlerine bağlanacak aylıklar hakkında da yukarıdaki açıklamalara göre işlem yapılması gerekmektedir.

Diğer taraftan emekli ikramiyeleri avans ödemesine konu edilmeyecek ancak yeni emekli olanlarda kıst aylıklar avans ödemesine konu edilecektir.

Avans ödeme dönemleri OcakMart, NisanHaziran, TemmuzEylül aylarını kapsamakta olup, söz konusu ödemeler, avans dönemini takip eden ayın sonuna kadar aylıklarını aldıkları banka şubelerince hak sahiplerine nakden veya hesaplarına alacak kaydedilerek ödenecektir. Ancak, EkimAralık döneme ilişkin vergi iadeleri, ibraz edilecek bildirim üzerine ödeneceğinden ayrıca bu döneme ilişkin avans ödemesi söz konusu olmayacaktır.

Avans ödemeleri, hak sahiplerinin izleyen yılın Ocak ayında verecekleri bildirim üzerine hesaplanacak vergi iade tutarından mahsup edilecektir.

5.c.2. Avans Ödemesinden Vazgeçme

Sosyal güvenlik kurumlarından emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alan hak sahipleri, emekli aylığı aldıkları sosyal güvenlik kurumlarına dilekçe ile başvurmaları şartıyla kendilerine vergi iade avansı ödenmemesi talebinde bulunabileceklerdir.

Emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alanlar ile ilk defa bu aylıkları almaya hak kazananlar, avans ödeme aylarından en az bir ay önce ilgili sosyal güvenlik kurumlarına dilekçe ile başvurarak vergi iadesi avans ödemelerini istemediklerini bildireceklerdir. Bu durumda hak sahibine izleyen vergi iade avans ödeme döneminden itibaren vergi iadesi avansı ödemesi yapılmayacaktır. Hak sahibinin vergi iade avans dönemine bir aydan az bir süre kala yapacağı başvurularda avans ödemesi yapılmaması uygulamasına bir sonraki avans ödeme dönemi itibarıyla başlanabileceği gibi, sosyal güvenlik kuruluşları yaptıkları değerlendirmede işlemleri yetiştirebilecekleri kanaatine varırlarsa, izleyen ilk vergi iade avans ödeme döneminden itibaren de bu uygulamaya başlayabileceklerdir.

Vergi iadesi avans ödenmemesi talebinde bulunanlar bu tercihlerinden 1 yıl geçmedikçe vazgeçemeyeceklerdir. Ancak söz konusu vazgeçme şahsa bağlı olduğundan, hak sahibinin ölümü dolayısıyla, eş veya çocuklarına emekli maaşı bağlanması halinde, söz konusu kişiler emekli aylığı alacakları sosyal güvenlik kuruluşlarına yukarıda belirtilen bir yıllık süreyle sınırlı olmaksızın, avans ödeme aylarından en az bir ay önceden yazılı olarak başvurmaları halinde kendilerine izleyen ilk vergi iade avans döneminden itibaren avans ödemesine başlanacaktır.
Örnek 1 :

(A) şahsı Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünden emekli aylığı almaktadır. Bu kimse 31.08.2005 tarihli dilekçesi ile söz konusu kuruma başvurarak izleyen dönemlerde kendisine vergi iadesi avansı verilmemesini talep etmiştir. Anılan şahsın müracaatı avans ödemesi ayı olan Ekim ayından bir ay öncesini içermesi nedeniyle kendisine Ekim ayından itibaren vergi iadesi avansı ödenmeyecektir.

Örnek 2 :

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığınca (B) şahsına 02.02.2006 tarihi itibariyle ilk defa maluliyet aylığı bağlanmıştır. Bu kimse 07.03.2006 tarihli dilekçesiyle anılan kuruma başvuruda bulunarak izleyen dönemlerde vergi iadesi avans ödemesi istememektedir. Söz konusu şahıs avans ödemesi ayı olan Nisan ayından bir aydan az süre içerisinde müracaat ettiğinden kendisine Nisan ayında vergi iadesi avansı ödenecek, Temmuz ayından itibaren ise bu ödeme yapılmayacaktır. Ancak, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı yapmış olduğu değerlendirmede söz konusu işlemleri yetiştirebileceğine kanaat getirirse avans ödememe uygulamasına Nisan ayından itibaren başlayabilecektir.

5.d. Banka ve sosyal güvenlik Kuruluşlarınca yapılacak İşlemler

Sosyal güvenlik kurumlarından aylık alanlar, bir vergi iade dönemine ait mal ve hizmet alımlarına dair harcama belgelerini bir örnek olarak düzenleyecekleri “vergi iade bildirimi” ile dönemi takip eden ayın (Ocak ayı) sonuna kadar aylıklarını aldıkları banka şubesine ibraz edeceklerdir.

Banka şubelerince, ibraz edilen belge ve bildirimlere göre bir yıllık dönem dikkate alınarak gerekli kontroller yapıldıktan sonra tahakkuk edecek vergi iade tutarından avanstan mahsup edilerek kalan tutar şubat ayının sonuna kadar hak sahiplerine nakden veya hesaplarına alacak kaydedilerek ödenecektir.

Diğer yandan, banka şubeleri, vergi iadesine ilişkin olarak ödeme yaptıkları kişiler ile süresinde müracaat ederek vergi iadesini almayan kişilerin listelerine ayrı ayrı düzenleyerek kendilerine ibraz edilen belge ve bildirimlerle birlikte ödemenin yapıldığı ayı takip eden ay içinde ilgili sosyal güvenlik kurumlarına göndereceklerdir.

6 Diğer Hususlar

6.a. Yeni Emekli Olanların Vergi İadesi

Emekli ikramiyesi ile kıst aylıkları için düzenlenen ödeme emirlerinin tahakkuk tarihleri dikkate alınarak işlem yapılmakta iken, kıst aylıkların Maliye Bakanlığı’nca 09.08.2005 tarih ve 25901 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 10 seri No’lu Vergi İadesi Genel Tebliği ile avans ödemesine konu edilmesi nedeniyle bundan böyle sadece emekli ikramiyeleri dikkate alınarak işlem yapılmaya başlanmış olup, ödeme emrinin tahsil tarihi önem taşımamaktadır.

Buna göre,ödeme emirlerinin tahakkuk tarihleri,
- I. Döneme (Ocak, şubat,Mart aylarına) ait olanlar Nisan,

- II.Döneme (Nisan, Mayıs, Haziran aylarına) ait olanlar Temmuz,

- III.Döneme (Temmuz, Ağustos, Eylül aylarına) ait olanlar Ekim,

- IV.Döneme (Ekim, Kasım, Aralık aylarına) ait olanlar Ocak, ayının sonuna kadar sadece dönemin aylarına ait harcama belgelerini kullanarak düzenleyecekleri vergi iadesi beyannamelerini aylık aldıkları veya nakil yapılan banka şubeleri veya PTT Merkezlerine vermeleri gerekmekte olup, ödemeler ise izleyen ay içinde yapılacaktır.

Vergi iadesi bildirimlerine, banka şubesi veya PTT Merkezlerince vergi iadesine esas olacak matrah bilgilerinin tespitine esas olmak üzere emekli ikramiyesine ait ödeme emrinin fotokopisinin eklenmesi gerekmektedir.Bu tarihlerden sonra verilecek bildirimler hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir.

Dönemin aylarına ait olmayan harcama belgesi kullananlara, yapılmış ödemeler borç çıkarılarak emekli aylıklarından tahsil edilecektir.

Örnek:

02.09.2005 tarihinde emekliye sevk edilerek 15.09.2005 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanan bir emeklinin 14.09.2005 tarihli ödeme emri ile emekli ikramiyesi gönderilmiştir.

Bu emeklinin 14.09.2005 tarihini taşıyan emekli ikramiyesine ait ödeme emri dikkate alınmak, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ait harcama belgelerini kullanmak suretiyle düzenleyeceği ve ödeme emrinin bir fotokopisini ekleyeceği Vergi İade Bildirimini 31.10.2005 tarihine kadar aylık aldığı veya aylıklarının nakledildiği banka şubesi veya PTT Merkezine teslim etmesi gerekmekte olup, doldurduğu fiş tutarının %5’i Kasım 2005 ayı içinde hesabına geçirilecektir.

Yukarıda belirttiğimiz uygulama ile kıst aylık ödemeleri de emekli ikramiyeleri ile ilgilendirilmeksizin ilgili dönemin geliri olarak kabul edilmeye başlandığından bundan sonra kıst aylıklar için de vergi iadesi avansı tahakkuk ettirilecektir.

İştirakçi (görevde) iken ölenlerin dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar hakkında da yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılması gerekmektedir.

6.b. Hak Sahibinin Vergi İadesi Bildiriminde Bulunmaması

Hak sahiplerinin ilgili döneme ait vergi iadesi bildiriminde bulunmamaları veya eksik bildirimde bulunmaları halinde,

1) Avans ödemesi yapılmamışsa duruma göre bildirim tutarının %5’i ödenir veya hiçbir ödeme yapılmaz.

2) Avans ödemesi yapılmışsa, ödenen miktar ilgililere borç çıkarılarak aylıklarından kesilir.

3) Daha önceden ödenen avans nedeniyle ilgililer hakkında herhangi bir cezai işlem yapılmayacaktır.

Ayrıca mücbir sebepler dolayısıyla hak sahiplerince iadeye konu harcamalara ilişkin belgelerin verilmemiş olması durumunda daha önceden avans olarak ödenmiş olan vergi iadeleriyle ilgili herhangi bir işlem yapılmaz.Yani önceden verilen avansların geri alınması yoluna gidilmeyecektir.
6.c. Hak sahibinin ölümü

Hak sahibinin ölümü halinde de daha önce avans olarak ödenen vergi iadelerinin yasal mirasçılardan geri alınması yoluna gidilmeyecektir.

6.d. Sahte Veya İçeriği İtibariyle Yanıltıcı Belge Kullanılması Durumunda Cezai Müeyyide

Vergi iadesinden yararlanan emekli, dul ve yetimlerin, bilerek sahte veya içeriği itibariyle yanıltıcı harcama belgeleri kullandıkları, tarih ve miktarlarında silinti, kazıntı yaparak veya rakam ilaveleriyle değişiklik yaptıkları tespit edilenlere, bu nedenle ödenen vergi iadesi miktarı ve üç katı ceza toplamı emekli aylıklarından kesilmek suretiyle geri alınır. Bu fiilin tekrarı halinde ise ilgili bir daha vergi iadesinden yararlandırılmaz.

III MUKTEZA ÖRNEKLERİ VE DANIşTAY KARARLARI

1 İSTANBUL DEFTERDARLIĞI TARAFINDAN VERİLEN MUKTEZA ÖRNEKLERİ

Mukteza  1

Sayı    :    B.07.4.DEF.0.34.ll/GVK
                Mük12111547

Konu    :    İstanbul İli dışında yapılan harcama belgelerinin vergi indirimine konu edilip edilmeyeceği hk.

İlgi    :    2005 tarihli dilekçeniz.

İlgi dilekçenizde, 2004 yılı içinde yapmış olduğunuz harcamalara ilişkin belgelerinizi 20 Ocak 2005 tarihi itibariyle işvereninize ibraz ettiğinizi, ancak çalışma yeriniz olan İstanbul İli dışında (Ankara’da) yapmış olduğunuz harcamalarınıza ilişkin belgelerin Ankara’da ikamet etmediğinizden işvereniniz tarafından geçersiz sayıldığından, İstanbul İli dışında yapmış olduğunuz harcamalara ilişkin belgeleri vergi indirimine konu belge olarak kullanıp kullanamayacağınız hususu sorulmaktadır.

Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretlerde Vergi İndirimi” başlıklı Mükerrer 121.maddesinde “(4842 sayılı Kanunun 15.maddesiyle değişen şekli) (1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere) Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının:

3 milyar liraya kadar % 8’i,

6 milyar liranın 3 milyar lirası için % 8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü, Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

Şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez…..”denilmektedir.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 176 Seri Nolu Genel Tebliği’nin “Özel Gider İndirimi Uygulaması” başlıklı (c) bölümünün 1.maddesinde; Harcamaların Türkiye’de yapıl

ması ve

Harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

….

Ayrıca, yapılan harcamaların ücretlinin kendisi, eş ve çocukları tarafından yapılması ve satın alınan mal ve hizmetlerin bunlar tarafından tüketilmesi gerekmektedir. Ücretlinin ücreti ile mütenasip olmayan ve bunlar tarafından tüketilmeyen mal ve hizmetler özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir.” açıklamaları yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, 2004 yılı içinde İstanbul dışında yapmış olduğunuz harcamaları Türkiye’de yapmış olmanız, gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik etmiş olmanız ve bu harcamalara ilişkin belgelerin gerçek harcamalarınızı yansıtması şartıyla vergi indirimine konu belge olarak kullanmanız mümkün bulunmaktadır.

Mukteza  2

Sayı  :  B.07.4.DEF.0.34.11/GVK

Mük.12111437

Konu : İki ayrı işyerinden ücret geliri elde edenlerin özel gider indirimi nasıl olacağı hk.

İlgi : …./02/2005 tarihli dilekçeniz.
İlgi dilekçenizde, ………… Vergi Dairesinin ………………… vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, iki ayrı işverenden ücret geliri elde ettiğinizi buna istinaden yıllık gelir vergisi beyannamesi verdiğinizi belirterek özel gider indiriminden nasıl yararlanacağınız hususu sorulmaktadır.

Bilindiği üzere, özel gider indiriminden yararlanan ücretlilerle ilgili 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63.maddesinin 5.bendi (4842 sayılı kanununun 37/1d maddesiyle) 1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmış olup, “ücretlilerde vergi indirimi” başlığı ile yine aynı Kanunun Mükerrer 121.maddesinde 4842 sayılı Kanunla 1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere yeniden düzenlenmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretlerde Vergi İndirimi” başlıklı Mükerrer 121.maddesinde “(4842 sayılı Kanunun 15.maddesiyle değişen şekli) (1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere) Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının:

3 milyar liraya kadar % 8’i,

6 milyar liranın 3 milyar lirası için % 8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.
 
Şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez…..”hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan 255 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin 9.2. bölümünde;

9.2.Birden Fazla İşverenden Ücret Alınması Dolayısıyla Ücret Gelirinin Yıllık Beyanname ile Beyan Edilmesi:

Vergi indirimi uygulaması işverenler aracılığıyla gerçekleştirileceğinden tevkifata tabi ücretlerini yıllık beyanname ile beyan eden ücretliler yıllık beyannamelerinde vergi indirimine ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmayacaklardır.

Ücretlerinden vergi tevkifatı yapılan ve işverenler aracılığı ile vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, tevkifata tabi ücret gelirlerini yıllık beyannameye dahil etmeleri halinde, beyan edilen gelir üzerinden hesaplanan vergiden, yıl içinde kendisine ödenen ücret üzerinden kesilen gelir vergisinin vergi indirimi mahsup edilmeden önceki tutarı mahsup edilecektir. Böylelikle kaynakta vergileme sırasında ücretliye ödenmiş olan vergi indirimi tutarlarının, yıllık beyanname üzerinden yapılan vergileme sonucunda da ücretlide kalması sağlanmış olacaktır…”hükmü yer almıştır.

Bu hükümlere göre, ücretlilerde özel gider indirimi ile ilgili 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu’nun 63/5.bendi 4842 sayılı Kanunla 1/1/2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılarak, yine aynı Kanunla 1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 121.maddesinde “Ücretlilerde Vergi İndirimi” başlığı ile yeniden düzenlendiğinden 2004 yılı ücret gelirleriniz için ücretlilerde Vergi indiriminden yukarıda açıklanan Mükerrer 121.madde doğrultusunda yararlanmanız mümkündür.

Öte yandan, tevkif yoluyla vergilendirilmiş birden fazla işverenden aldığınız ücret gelirlerinizi Gelir Vergisi Kanunu’nun 86/1b bendine göre yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan etmeniz halinde ücret gelirinize ilişkin vergi indiriminden 255 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 9.2.bölümündeki açıklamalar doğrultusunda çalıştığınız işverenler aracılığıyla yararlanmanız mümkündür.

Ancak, vergi indiriminden yararlanmanız için bir takvim yılı boyunca yaptığınız vergi indirimine konu harcama belgelerinizi işverenlerinize 20 Ocak 2005 tarihine kadar vermeniz gerekeceği de tabiidir.


Mukteza  3


Sayı    :    B.07.4.DEF.0.34.11/GVK
                VİD

Konu    :    Emekli olan kişinin vergi
                  iadesi hk.

İlgi    :    tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, tarihinde emekli olmak için

Kurumunuza müracaat ettiğinizi, tarihinde emekli maaşınız bağlandığını ve birikmiş paranızla birlikte ilk maaş ödemeniz sarktığından dolayı emekli dönemine tekabül eden (biriktirmiş olduğunuz vergi iadesi fişlerinin alınmadığından dolayı mağdur olduğunuzu belirterek konu hakkında görüşümüz sorulmaktadır.

2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanun’un “Vergi İadesinin Usul ve Esasları” başlıklı 4.maddesinde ; “ … Vergi iadesi; gerçek usulde tespit edilen ücret geliri elde eden hizmet erbabı ile ücretleri götürü usulde tespit edilen hizmet erbabı için aylık, sosyal güvenlik kurumlarından aylık alanlar için üçer aylık (Birinci dönem OcakMart aylarını, ikinci dönem NisanHaziran aylarını, üçüncü dönem TemmuzEylül aylarını, dördüncü dönem EkimAralık aylarını kapsar.) kazançları götürü usulde tespit edilen ticaret ve serbest meslek erbabı için ikişer aylık (Ocak ve şubat ayları, Mart ve Nisan ayları, Mayıs ve Haziran ayları, Temmuz ve Ağustos ayları, Eylül ve Ekim ayları, Kasım ve Aralık ayları birer dönem sayılır.) ticaret ve mesleki kazançları gerçek usulde tespit edilen mükellefler için aylık, çiftçiler için de dörder aylık (Birinci dönem OcakNisan aylarını, ikinci dönem MayısAğustos aylarını, üçüncü dönem EylülAralık aylarını kapsar.) dönemler halinde yapılır.(4842 sayılı Kanunun 36/8  maddesiyle  değişen  cümle)(24.04.2003 tarihinden geçerli olmak üzere ) Bu dönemleri bir aydan az olmamak üzere yeniden tespit etmeye ve vergi iadesinden mahsup edilmek üzere avans olarak ödeme yaptırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir….” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan konuya açıklık getiren 20.08.2003 tarih ve 25205 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7 Seri No.lu Vergi İadesi Genel Tebliği’nin “ Vergi İadesinin Ödeme şekli” başlıklı 2/b bölümünde de

2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanunun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında 4842 sayılı Kanunun 36/8’inci maddesiyle yapılan değişiklikle”… vergi iadesinden mahsup edilmek üzere avans olarak ödeme yaptırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almıştır.

Bu hükme göre, sosyal güvenlik kurumlarından aylık alan hak sahiplerinin vergi iadelerinin avans olarak ödenmesi sistemine 01.07.2003 tarihinden itibaren başlanılması uygun bulunmuştur.

Bu çerçevede, hak sahiplerine 01.07.2003 tarihinden itibaren vergi iade bildirimi vermeden, daha sonra hesaplanacak vergi iade tutarlarından mahsup edilmek üzere üçer aylık dönemler halinde elde ettikleri aylıklarının %5”i oranında avans ödemesi yapılacaktır.

Avans ödeme dönemleri OcakMart, NisanHaziran, TemmuzEylül aylarını kapsamakta olup, sözkonusu ödemeler, avans dönemini takip eden ayın sonuna kadar aylıklarını aldıkları banka şubelerince hak sahiplerine nakden veya hesaplarına alacak kaydedilerek ödenecektir.Ancak, EkimAralık dönemine ilişkin vergi iadeleri, ibraz edilecek bildirim üzerinden ödeneceğinden, ayrıca bu döneme ilişkin avans ödemesi söz konusu olmayacaktır.

Avans ödemeleri, hak sahiplenin izleyen yılın Ocak ayında verecekleri bildirim üzerine hesaplanacak vergi iade tutarından mahsup edilecektir.” şeklinde açıklamalar yer almaktadır.

Diğer taraftan aynı Tebliğ’in “Özel Emekli Sandıklarından Aylık Alan Hak Sahiplerine İlişkin Vergi İadesi” başlıklı 4/a Bölümünde de, “T.C.Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kanunu ile BağKur dışında kalan ve 506 sayılı Kanunun geçici 20.maddesine göre kurulmuş olan özel emekli sandıkları ile diğer özel emekli sandıklarından emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alanlar da 2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde vergi iadesinden yararlanmaktadır. Bu nedenle, bu kimselere ait vergi iadesi de yukarıda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yapılacaktır.” açıklamaları yer almaktadır.

Öte yandan 9 Seri No.lu Vergi İadesi tebliğinin 2. ve 3.başlıklı bölümlerinde;

2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanunun 4842 sayılı Kanunla değişik 3.maddesinin birinci fıkrasında, vergi iade nispeti % 5 olarak belirlenmiştir. 5035 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle vergi iade nispetinin azaltılması konusunda herhangi bir yetki verilmemiş olup, vergi iade nispeti eskiden olduğu gibi % 5 olarak uygulanmaya devam edilecektir.

Vergi İadesi Hakkında Kanunun 4.maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 5035 sayılı Kanunun 20.maddesiyle değiştirilerek, vergi iadesinden mahsup edilmek üzere avans olarak ödeme yaptırma ve vergi iade nispetini geçmemek üzere iade nispetinden ayrı olarak avans oranı belirleme konusunda Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Söz konusu yetkiye dayanılarak vergi iade avans nispeti bu Tebliğin yayımı tarihinden geçerli olmak üzere % 4 olarak belirlenmiştir.

Buna göre sosyal güvenlik kurumlarından maaş alan hak sahiplerinin yıllık olarak verecekleri vergi iade bildiriminde yer alan tutara % 5 oranı uygulanarak yıllık iade tutarı hesaplanacak, yıl içinde üçer aylık dönemler itibariyle % 4 nispetinde verilen avans bu tutardan mahsup edilecektir.

Avans ödemelerinin mahsup işlemleri 7 Seri Nolu Vergi İadesi Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar çerçevesinde yapılmaya devam edecektir.” denilmiştir.

Buna göre, 4842 sayılı kanunla yapılan değişikliğe istinaden 1.7.2003 tarihinden geçerli olmak üzere emeklilere yapılacak vergi iade ödemeleri, hak sahiplerince talep edilmesi halinde, hak ettikleri aylıklarının % 5’i (16.03.2004 tarihinden itibaren % 4) oranında avans ödemesi olarak yapılması zorunlu bulunmaktadır.

Bu hükümlere göre, Emeklilik başvurunuz ile emekli maaşınızın bağlandığı döneme isabet (EkimKasımAralık) eden emekli maaşlarınız ile Ocak ayı emekli maaşınız için yararlanacağınız vergi iade tutarı, bu aylara isabet eden ve Ocak ayı içerisinde tahakkuk ettirilen toplam tutar üzerinden % 4 avans olarak hesaplanacaktır. Dolayısı ile OcakşubatMart dönemine ilişkin vergi iadesi avans tutarlarınızın üzerine dahil edilecektir.

Öte yandan dilekçenizde belirtilen kıdem tazminatı ödemenize ilişkin vergi iadesinden yararlanabilmeniz için kıdem tazminatı ödemesinin tahakkukunun yapıldığı ayda vergiye tabi bir ücret gelirinizin olması halinde, kıdem tazminatının vergi iadesinde net ücretinize ilave edilerek bu şekilde bulunan toplam net gelir üzerinden, kurumunuza kanuni süresi içerisinde belgelerinizin ibraz edilmesi kaydıyla vergi iadesinden yararlanmanız mümkündür. Kıdem tazminatı ödemesinin tahakkukunun yapıldığı ayda vergiye tabi bir ücret gelirinizin olmaması halinde ise kıdem tazminatı ödemesinin vergi iadesinde net gelir olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanunu’nun 63. maddesine eklenen 5. bent ile, ücretlerin gerçek safi değerinin hesaplanmasında mükellefin kendisi, eş ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3’nün indirilebileceği hükmü getirilmiş ve bu hüküm uygulaması ile ilgili usul ve esasların tayini için Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Maliye Bakanlığı da verilen bu yetkiye istinaden yayımladığı 176 ve 178 ve 182 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri’nde bu hükmün uygulamasının usul ve esaslarını belirlemiştir.

08. Aralık 1994 tarih ve 22135 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gelir Vergisi Kanunu 178 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Muhtasar Beyanname veren İşverenler Yanında Çalışmakta İken İşten Ayrılan Emekli Olan ve Ölenlerle İlgili İşlemler” başlıklı D/2. bölümünde;

“Muhtasar beyanname veren kamu kurum ve kuruluşları ile diğer işverenler yanında çalışmakta iken yıl içinde emekli olan işten ayrılan ve ölenlerin özel gider indiriminden doğan gelir vergisi farkı Ocak ayına ait olup 20 şubat akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilen tevkif suretiyle kesilen vergilerden mahsup edilecektir.

Bu itibarla 2003 tarihinde emekli olmanız sebebiyle özel gider indirimine konu 2003 yılına ilişkin biriktirmiş olduğunuz belgelerinizi emekliye ayrıldığınız kuruma ayı içerisinde vermeniz gerekmekte ve söz konusu döneme isabet eden özel gider indiriminden kaynaklanan iade alacağınızı bu kurumdan almanız gerekmektedir.

...tarihinde emekliye ayrıldıktan sonraki emekli maaşlarının tahakkuku hangi ayda yapılmış ise o aya ait ücret geliri sayılacağından o ayın ücret geliri olarak vergi iadesinden yararlanmanız ve o aya ait belge ibraz etmeniz mümkün olacaktır.

Ayrıca tarihinden itibaren emekli maaşı almaya başlamanız sebebi ile dönemine isabet eden harcama belgelerinizi emekli maaşını aldığınız bankaya ayı içerisinde ibraz ederek vergi iadesinden yararlanmanız mümkündür.
Mukteza  4

Sayı  :  B.07.4.DEF.0.34.11/GVK

         Mük.12111174

Konu : Ücretlinin özel gider indiriminden yararlandıktan sonra geçersiz harcama beyanında bulunduğunun tespitinde yapılacak işlemler hk.

İlgi : ……/12/2004 tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçeniz ile konuya ilişkin olarak …………………..A.ş. İstanbul Yakası İl Telekom Müdürlüğü Muhasebe Müdürlüğü ile yapılan yazışma neticesinde alınan 2/2/2005 tarih ve 693 sayılı yazı ve ekleri incelenmiş olup aşağıdaki hususların belirtilmesine gerek duyulmuştur.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63.maddesinin 5.numaralı bendinde “Mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3’ünün özel gider indirimi olarak indirilebilmesine olanak sağlanmıştır.

Konu hakkındaki açıklamalar Gelir Vergisi Kanunu’nun 176, 178, 182, 190 ve 218 Seri Nolu Genel Tebliğler’de yapılmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 176 Seri Nolu Genel Tebliği’nin “Özel Gider İndirimine Konu Olan Harcama Belgeleri ve Adlarına Belge Düzenlenecek Olanlar” başlıklı

(C) bölümünün 1.maddesinde; “Harcamaların Özel Gider İndiri

mine Konu Olabilmesi İçin, Aranılacak şartlar :
Yukarıda sayılan harcamaların özel gider indirimine konu olabilmesi için:

Harcamaların Türkiye’de yapılması ve

Harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

Türkiye’de yapılmayan harcamalar özel gider indirimine konu olmayacaktır.

...

Öte yandan, Türkiye’deki harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine yapılması ve nitelikleri aşağıda açıklanan belgelerle tevsik edilmesi şarttır. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7.maddesi veya kendi özel kanunlarında yer alan hükümlerde kurumlar vergisi muafiyeti tanınan kurumlardan yapılan harcamalar, özel gider indirimine konu harcama olarak kabul edilmeyecektir. Ancak, vergi muafiyeti tanınmamış vakıflar ile Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıfların iktisadi işletmeleri, kurumlar vergisine tabi olduğundan bu nitelikteki vakıfların iktisadi işletmelerine ait harcama belgeleri, özel gider indirimine konu olacaktır.

Bu nedenle, genel, katma ve özel bütçeli kurumlara yapılan eğitim, sağlık ve gıda harcamaları bu kapsamda değerlendirilmeyecek ve bu harcamalar özel gider indirimine konu edilmeyecektir. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan kira ödemeleri de bu nitelikte kabul edilecektir. Diğer bir ifade ile özel gider indirimine konu olan harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olmayan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması halinde, bu harcamalar, özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir. açıklaması yer almaktadır.

....

2 Özel Gider İndirimine Konu Olacak Harcama Belgeleri :

“Ücretliler özel gider indirimine konu olan harcamalarını, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden alacakları şu belgeler ile tevsik edeceklerdir.

Fatura,

Serbest meslek makbuzu, Perakende satış fişi,
Ödeme Kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa) fişlerinin,

....

özel gider indiriminde tevsik edici belge olarak kabul edilecektir.” açıklamaları özel gider indirimi nedeniyle tevkif suretiyle kesilerek ödenmesi gereken gelir vergisinin eksik hesaplanması halinde uygulanacak cezai müeyyidelere ilişkin F bölümünde ise;

“….

2 Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerin Yanında Çalışan Ücretlilerde:

Bilindiği gibi işverenler, yanlarında çalıştırdıkları ücretlilerin ücretlerinden tevkif ettikleri vergilerin doğru olarak beyan edilip ödenmesinden sorumludurlar. İşverenler, tevkif suretiyle kesilen vergilerin eksik beyanı dolayısıyla yapılan ikmalen veya re’sen tarhiyatlarda vergi aslı ile buna ilişkin cezalardan da sorumlu olacaklardır.

Bu çerçevede işverenler, özel gider indirimi dolayısıyla, tevkif suretiyle kesilen vergilerin eksik beyanından sorumludurlar.

Ancak, ücretlilerin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandıklarının sabit olması halinde, işverenlerin ücretlilerin bu belgelerine dayanarak eksik ödedikleri gelir vergisi için adlarına ikmalen veya re’sen tarh edilen vergi aslı, ceza ve gecikme faizi, genel hükümler çerçevesinde ücretlilere yansıtılabilecektir.

…”açıklamaları yer almaktadır. Diğer taraftan konuya ilişkin ola

rak yapılan yazışma neticesinde Türk Telekomünikasyon A.ş. İstanbul Yakası İl Telekom Müdürlüğü Muhasebe Müdürlüğünden alınan 2/2/2005 tarih ve 693 sayılı yazıdan kurumları çalışanlarının 2003 takvim yılına ilişkin olarak beyan ettikleri “Özel Gider İndirimine” ait bildirimlerin içerdiği harcama belgelerinin İstanbul Defterdarlığı Vergi Denetmenler Bürosu Başkanlığı’nca yapılan inceleme neticesinde aralarında sizinde bulunduğunuz bazı personellerinin tutarları ayrı ayrı belirlenen tutarlarda geçersiz harcamaları beyan ettiğinin tespiti nedeniyle fazla ödenen 324.123.579 TL.nin tarafınıza tebliğ edilmesine rağmen iade etmediğinizden kurumunuzun da bu gelir vergisini gecikme faizi, vergi ziyaı cezası ve faiziyle beraber 396.730.320 TL. olarak hesaplanan tutarın maaşınızdan kesilerek tahsil edildiği anlaşılmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalardan da anlaşılacağı gibi geçersiz harcama belgelerini ibraz ettiğinizin Defterdarlığımız Vergi Denetmenler Bürosu Başkanlığınca yapılan incelemeyle tespit edilmiş olması nedeniyle sorumlu sıfatıyla işvereninizin fazla ödenen iade tutarını cezalı olarak tarafınıza yansıtmasında ilgili dönemde yürürlükte bulunan kanun ve mevzuata aykırılığı bulunmamaktadır.

Mukteza  5


Sayı : B.07.4.DEF.0.34.11/GVKMük12

Konu : Kurs ücretlerinin özel gider indirimine konu edilip edilmeyeceği hk.

İlgi : …...04.2004 tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kuruluştan, kurs bedeline istinaden aldığınız perakende satış fişinin özel gider indirimine ilişkin harcama olarak kullanıp kullanamayacağınız konusunda görüşümüzü sormaktasınız.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde; “(4842 sayılı kanunun 15. maddesiyle değişen şekli) (01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere) gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının;

3 milyar liraya kadar % 8’i,

6 milyar liranın 3 milyar lirası için %80, aşan kısmı için % 6’sı

6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si aşan kısmı için % 4’ü ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığıyla kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki, harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarları, vergi matrahının toplamını geçemez.” hükmü yer almaktadır.

Konu hakkındaki açıklamalar Gelir Vergisi Kanunu’nun 176, 178, 182, Seri Nolu Genel Tebliğler’de yapılmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 176 Seri Nolu Genel Tebliği’nin “Özel Gider İndirimi Uygulaması” başlıklı (C ) bölümünün 1. maddesinde;

“Harcamaların Özel Gider İndirimine Konu Olabilmesi İçin Aranılacak şartlar:

Yukarıda sayılan harcamaların özel gider indirimine konu olabilmesi için:

Harcamaların Türkiye’de yapılması ve

Harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

Türkiye’de yapılmayan harcamalar özel gider indirimine konu olmayacaktır.

Ayrıca, yapılan harcamaların ücretlinin kendisi, eş ve çocukları tarafından yapılması ve satın alınan mal ve hizmetlerin bunlar tarafından tüketilmesi gerekmektedir. Ücretlinin ücreti ile mütenasip olmayan ve bunlar tarafından tüketilmeyen mal ve hizmetler özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir.” açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan yıllık olarak ibraz edilen harcama belgelerinde makul ve olağan ölçülerde (kişilerin gerçek harcamalarını yansıtacak şekilde) olması gerekmektedir. aynı Tebliğin Özel Gider İndirimine Konu Olan Harcamalar başlıklı (B/1) bölümünde de, Eğitim ve öğretim kurumları ile anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile kurs ücretleri, kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar özel gider indirimine esas alınacaktır.” şeklinde açıklanmıştır.

Bu hükümlere göre; …………….

Eğitim Sağlık Matbaa Turizm İth. İhr. San. Tic. A.ş’firmasına, katıldığınız kurs karşılığı ödediğiniz bedellerin özel gider indiriminize konu harcama olarak değerlendirilebilmesi için söz konusu kursun eğitime yönelik bir kurs olması gerekmektedir. Dolayısı ile harcama belgesinde kurs ücreti olarak gözüken harcamanın eğitime yönelik bir kurs ödemesi olması durumunda özel gider indiriminde kullanılabilecektir.

Mukteza  6

Sayı    :    B.07.4.DEF.0.34.11.GVK
                63/5            
Konu :    Kamu    iktisadi    Teşekkülüne ait Lojman için ödenen    kira    bedellerinin “özel    gider    indirimine” konu edilip edilemeyeceği hk.            
İlgi    :    ...........01.2003    tarih  ve
        ................ sayılı dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, kurumunuza ait lojmanlarda ikamet eden personel adına düzenlenen kira gideri faturalarının “Özel Gider İndiriminde” kullanılıp kullanılmayacağını sormaktasınız.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63.maddesinin 5. bendinde; (3946 sayılı Kanun’un 13.maddesiyle eklenen bent) (01.01.1994 tarihinden geçerli olmak üzere) Mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3’ü” nün özel gider indirimi olarak indirilebilmesine olanak sağlanmıştır.

Konu hakındaki açıklamalar Gelir Vergisi Kanunu’nun 176, 178, 182, 190 ve 218 Seri Nolu Genel Tebliğler’de yapılmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 176 Seri Nolu Genel Tebliği’nin “Özel Gider İndirimine Konu Harcamalar” başlıklı (B) bölümünün 5.maddesinde;

“İkamet edilen konut için yapılan kira ödemesinin tamamının anlaşılması gerekir.

Bu uygulamada, kiranın defaten veya birkaç aylık veya aylık dönemler itibariyle ödemesinin önemi bulunmamaktadır. Ancak, kira ödemesinin kapsadığı dönem belgede belirtilecektir” açıklaması yer almaktadır.

Aynı Tebliğin “Özel İndirimine Konu Olan Harcama Belgeleri ve Adlarına Belge Düzenlenecek Olanlar” başlıklı (C) bölümünün 1.maddesinde;
“Harcamaların Özel Gider İndirimine Konu Olabilmesi İçin, Aranılacak şartlar :

Yukarıda sayılan harcamaların özel gider indirimine konu olabilmesi için:

Harcamaların Türkiye’de yapılması ve

Harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

Türkiye’de yapılmayan harcamalar özel gider indirimine konu olmayacaktır.

.................................

Öte yandan, Türkiye’deki harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine yapılması ve nitelikleri aşağıda açıklanan belgelerle tevsik edilmesi şarttır. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7.maddesi veya kendi özel kanunlarında yer alan hükümlerde kurumlar vergisi muafiyeti tanınan kurumlardan yapılan harcamalar, özel gider indirimine konu harcama olarak kabul edilmeyecektir. Ancak, vergi muafiyeti tanınmamış vakıflar ile Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıfların iktisadi işletmeleri, kurumlar vergisine tabi olduğundan bu nitelikteki vakıfların iktisadi işletmelerine ait harcama belgeleri, özel gider indirimine konu olacaktır.

Bu nedenle, genel, katma ve özel bütçeli kurumlara yapılan eğitim, sağlık ve gıda harcamaları bu kapsamda değerlendirilmeyecek ve bu harcamalar özel gider indirimine konu edilmeyecektir. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan kira ödemeleri de bu nitelikte kabul edilecektir. Diğer bir ifade ile özel gider indirimine konu olan harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olmayan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması halinde, bu harcamalar, özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir. açıklaması yer almaktadır.

....................................

2 Özel Gider İndirimine Konu Olacak Harcama Belgeleri :

“Ücretliler özel gider indirimine konu olan harcamalarını, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden alacakları şu belgeler ile tevsik edeceklerdir.

Fatura,

Serbest meslek makbuzu, Perakende satış fişi,
Ödeme Kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa) fişlerinin,

..............................

özel gider indiriminde tevsik edici belge olarak kabul edilecektir.” denilmektedir.

Bu hükümlere göre, iktisadi kamu kuruluşu niteliği kazanmış ve dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kurumunuzun personeline tahsis ettiği lojmanlar için, personelinizden kesilen lojman kira bedelleri karşılığında fatura verilmesi halinde, bu belgenin özel gider indirimine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Mukteza  7


Sayı  :  B.07.4.DEF.0.34.11/GVK

         Mük.12111431

Konu : Devlet okuluna ödenen aidatların vergi indirimine konu olup olmayacağı hk.

........ EDİNME SERVİSİNE

İlgi : ……../03/2005 tarihli elektronik posta dilekçesi.

İlgide kayıtlı dilekçede devlete ait İlköğretim Okuluna ödenen aidatın vergi indirimine konu edilip edilmeyeceği sorulmaktadır.

Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretlerde Vergi İndirimi” başlıklı Mükerrer 121.maddesinde “(4842 sayılı Kanunun 15.maddesiyle değişen şekli) (1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere) Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının:

3 milyar liraya kadar % 8’i,

6 milyar liranın 3 milyar lirası için % 8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez…..”denilmektedir.

Diğer taraftan konuya ilişkin olarak 24/12/2004 tarih ve 25680 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 255 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Harcamanın Türkiye’de Yapılması ve Belgelendirilmesi” başlıklı 4.2.Bölümünde;

“Yukarıda sayılan harcamaların vergi indirimine konu olabilmesi için harcamaların Türkiye’de ve gelir veya kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden yapılması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile vergi indirimine konu olan harcamaların gelir veya kurumlar vergisine tabi olmayan kişi veya kurumlardan yapılması halinde bu harcamalar, vergi indirimine konu teşkil etmeyecektir.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7.maddesi veya kendi özel kanunlarında yer alan hükümlerde kurumlar vergisi muafiyeti tanınan kurumlardan yapılan harcamalar, vergi indirimine konu harcama olarak kabul edilmeyecektir. Öte yandan, tüzel kişilikleri itibariyle kurumlar vergisi mükellefi olmayan dernek ve vakıfların, kurumlar vergisi mükellefi olan iktisadi işletmelerinden sağlanan vergi indirimine konu mal ve hizmetler için yapılan harcamalar vergi indirimine konu olacaktır.

Aynı şekilde genel, katma ve özel bütçeli kurumlardan yapılan eğitim sağlık ve gıda harcamaları bu kapsamda değerlendirilmeyecek ve bu harcamalar vergi indirimine konu edilmeyecektir. Örneğin, kurumlar vergisinden muaf olan genel ve katma bütçeli dairelere ait kreş, konukevleri ve bunların kantinlerinden yapılan harcamalarda vergi indirimine konu edilmeyecektir. Kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan kira ödemeleri de bu nitelikte kabul edilecektir.

Mal ve hizmetlerin alındığı gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin kazancının, kısmen veya tamamen vergiden istisna edilmiş olmasının vergi indirimi uygulamasına etkisi yoktur. Dolayısıyla, bu mükelleflerden yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin harcamalar vergi indirimine konu olacaktır.” açıklamaları yapılmıştır.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre, adı geçen ödevlinin vergi mükellefiyeti olmaması nedeniyle, okul aidatı olarak ödenen tutarların vergi indirimine konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Mukteza  8


Sayı    :    B.07.4.DEF.0.34.11/GVK
                Mük.121/11270
Konu :    Vergi İadesi hk.
İlgi    :    Defterdarlığımız ….....….
        Gelir Müdürlüğü’ne hita
        ben  verilen  ….01/2005
        tarihli dilekçeniz.

İlgide    kayıtlı    dilekçenizde,

………………..İlköğretim Okulunda öğretmen olarak görev yapmakta olduğunuzu ve okulda düzenlenen kurs ve etütlere katıldığınızı ve bu hizmet karşılığında da maaşınızın dışında bir ücret aldığınızı belirterek vergi indiriminden ne şekilde faydalanacağınız hususunu sormaktasınız.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretlerde vergi indirimi” başlıklı Mükerrer 121.maddesinde “(4842 sayılı Kanunun 15.maddesiyle değişen şekli) (…/01/2004 tarihinden geçerli olmak üzere) Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının:

3 milyar liraya kadar % 8’i,

6 milyar liranın 3 milyar lirası için % 8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez.

Ücretlilerin harcama belgelerinin işverene ibrazı, beyanı ve verginin mahsup veya iadesine ilişkin süreleri tespit etmeye, iadeyi nakden veya mahsuben yaptırmaya (Anayasa Mahkemesinin, 15/7/2004 tarihli ve E: 2003/33, K:2004/101 sayılı Kararı ile “…” (1) ibaresi iptal edilmiş olup, iptal Kararının Resmi Gazete’de yayımlanacağı tarihe kadar 15/7/2004 tarihli ve E: 2003/33, K: 2004/8 Kararla yürürlüğü durdurulmuştur.) ve uygulamanın usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.

Konu hakkındaki açıklamalar Gelir Vergisi Kanunu’nun 176, 178, 182, 255 Seri Nolu Genel Tebliğler’de yapılmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 176 Seri Nolu Genel Tebliği’nin “Özel Gider İndirimi Uygulaması” başlıklı (c) bölümünün 1.maddesinde;

“Harcamaların Özel Gider İndirimine Konu Olabilmesi İçin Aranılacak şartlar:

Yukarıda sayılan harcamaların özel gider indirimine konu olabilmesi için:

Harcamaların Türkiye’de yapılması ve

Harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

Türkiye’de yapılmayan harcamalar özel gider indirimine konu olmayacaktır.

Ayrıca, yapılan harcamaların ücretlinin kendisi, eş ve çocukları tarafından yapılması ve satın alınan mal ve hizmetlerin bunlar tarafından tüketilmesi gerekmektedir. Ücretlinin ücreti ile mütenasip olmayan ve bunlar tarafından tüketilmeyen mal ve hizmetler
özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir.” açıklamaları yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, hem maaş, hem de kurs ve etüd ücretleriniz şiir Mektebi İlköğretim Okulu tarafından ödendiğinden her iki ücretin ödemesinin tek işveren tarafından yapılması nedeniyle, vergi iade bildirimlerini okul Müdürlüğünüze vermeniz gerekmektedir. Dolayısıyla ödenen maaş ve ücretlerin tamamı

………………….İlköğretim Okulu tarafından yapıldığından vergi matrahına esas tutar olarak maaş, etüd ve kurs ücret toplamının tamamının esas alınarak Gelir Vergisi Kanunu’nun Mük.121.maddesi çerçevesinde hesaplanarak mahsup edileceği tabiidir.

Mukteza  9


Sayı  :  B.07.4.DEF.0.34.11/GVK
            Mük12111533
Konu : Ücretsiz izin nedeniyle vergi matrahı doğmayan kişiye özel gider indiriminin nasıl ödeneceği hk.

İlgi : 2005 tarih ve B.11.2. sayılı dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçeniz incelenmiş olup, söz konusu hususlar aşağıda açıklanmıştır.

Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretlerde Vergi İndirimi” başlıklı Mükerrer 121.maddesinde “(4842 sayılı Kanunun 15.maddesiyle değişen şekli) (1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere) Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının:

3 milyar liraya kadar % 8’i,

6 milyar liranın 3 milyar lirası için % 8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü, Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nak

den iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez…..”denilmektedir.

Diğer taraftan, 255 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “8.2.Muhtasar Beyanname Veren İşverenlerin Yapacağı İşlemler” başlıklı bölümünde: “….Mahsup işlemi sonunda arta kalan vergi indirimi tutarı müteakip aylarda aynı esaslar çerçevesinde indirilmeye devam edilecektir. Söz konusu mahsup işleminin yapılabilmesi için vergi indirimi tutarının, işverenlerce en geç o aya ait muhtasar beyannamenin verileceği tarihe kadar ücretlilere ödenmesi gerekir. Vergi indirimi tutarı muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından mahsup edilecek, kalan tutar ilgili vergi dairesine ödenecektir.
Mahsup işleminin çeşitli nedenlerle takvim yılının son ayına kadar yapılamaması halinde kalan tutar, Aralık ayına ait muhtasar beyanname üzerinden mahsup edilecektir. Aralık ayına ait tevkif suretiyle kesilen vergilerin vergi indiriminden doğan ve mahsubu yapılamayan vergi alacağını karşılayamaması halinde, kalan tutar vergi dairelerince gerekli inceleme yapıldıktan sonra işverenler aracılığı ile hak sahiplerine nakden ödenecektir.” denilmiştir.

Bu hükümlere göre, ücretsiz izinde bulunan personelin vergi indirimine ait tutarların o dönemde herhangi bir ücret almamaları sebebiyle gelir vergilerinden mahsup edilemeyeceğinden, izin dönüşü çalışacağı aylardan kesilen gelir vergilerinden mahsup edilmek suretiyle ödenmesi gerekmektedir. Mahsup işleminin Aralık ayına kadar yapılamaması halinde, kalan tutarın tamamının izin dönüşü çalışmaya başlanılan yılın Aralık ayının sonunda hak sahibine nakden ödenmesi gerekmektedir.

2 ANKARA DEFTERDARLIĞI TARAFINDAN VERİLEN MUKTEZA ÖRNEKLERİ

Mukteza  10
Sayı    :    B.07.4.DEF.0.06.11/GVK
                 63
Konu :    
İlgi    :    ..................... tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde; emekli olduğunuzu ve aynı zamanda Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı metro işletmesinde ücret karşılığında çalışmakta olduğunuzu, ücretinizden gelir vergisi kesintisi yapıldığını belirterek metro işletmesinden almış olduğunuz ücretten dolayı özel gider indiriminden faydalanıp faydalanamayacağınız hususunda görüş talep etmektesiniz.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesinde; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 63’üncü maddesinin 1’nci fıkrasında “Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.” hükmüne yer verilmiş olup, bu maddeye 3946 sayılı Kanunun 13’üncü maddesiyle eklenen 5’inci bentte de mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3’ünün indirim konusu yapılabileceği, 2’nci paragrafta ise, ilgili harcamaların özel gider indirimine konu olabilmesi için aranılacak şartlar hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, “ şu kadar ki indirim konusu harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Bu suretle hesaplanan indirim tutarı, harcamanın yapıldığı yıla ait ücretin yıllık vergi matrahının %35’ini (94/5371 sayılı Kararla 1994 yılı için %23’ünü) geçemez. Bu indirim de dikkate alınmak suretiyle hesaplanan vergi ile mükellefin o yıl içinde tevkif suretiyle ödediği vergi tutarı arasındaki fark, ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir. Bakanlar Kurulu bu bentte yer alan %35 nispetini sıfıra kadar indirmeye kanuni oranına kadar artırmaya veya harcama konuları, harcama ve ücret tutarları itibariyle farklı oranlar tespit etmeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, Emekli Sandığı’ndan emekli olduktan sonra metro işletmesinden aldığınız ücretten gelir vergisi tevkifatı yapılacağı ve söz konusu ücretin safi değerinin tespitinde özel gider indiriminin de dikkate alınacağı tabiidir.

Mukteza  11

Sayı    :    DEF.0.06.11/KVK
Konu :    
İlgi    :    ...........….. sayılı dilekçeniz.

İlgi dilekçeniz ile 2004 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararıyla satışı yapılarak özelleştirilen işletmelerinizde çalışmakta iken iş akitleri devralan işveren tarafından devir tarihi itibariyle feshedilen personel ile yine Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararıyla kapatılarak faaliyetine son verilen işletmelerinizde iş akitleri feshedilen personelin özel gider indirimine ait harcama belgelerini nereye vereceği konusunda bilgi istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 63’üncü maddesinde “Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun Mükerrer 121’inci maddesinde; (4842 sayılı Kanunun 15’inci maddesiyle değişen başlık ve madde, Yürürlük: 1.1.2004) “Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının;

3 milyar liraya kadar %8’i,

6 milyar liranın 3 milyar lirası için %8’i, aşan kısmı için %6’sı,

6 milyar liranın fazlasının, 6 milyar lirası için %7’si aşan kısmı için %4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez …” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 178 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin D/2 bölümünde; “Muhtasar beyanname veren kamu kurum ve kuruluşları ile diğer işverenler yanında çalışmakta iken yıl içinde emekli olan, işten ayrılan ve ölenlerin özel gider indiriminden doğan gelir vergisi farkı, Ocak ayına ait olup, 20 şubat akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilen tevkif suretiyle kesilen vergilerden mahsup edilecektir.

Bu mahsuba rağmen arta kalan özel gider indiriminden doğan vergi farkının bulunması halinde bu fark, muhtasar beyanname veren işverene, vergi dairelerince nakten iade edilecektir. Bu iade vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılacaktır.

Mahsup edilen vergi tutarı ile vergi dairelerince yapılan iadelerin işverenlerce 20 şubat akşamına kadar hak sahiplerine nakten ödenmesi zorunludur. Ancak, iadenin vergi dairesinden bu tarihten sonra alınması halinde, vergi farkı, hak sahiplerine alındığı tarihten itibaren 3 gün içinde ödenecektir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Diğer taraftan, bir işveren nezdinde ücretli olarak çalışmakta iken, bu işverenden ayrılarak başka bir işveren nezdinde çalışan ücretliler işveren değiştirdiği takvim yılına ait özel gider indirimine ait bildirimi en son çalıştığı işverene verecektir.
Ancak, bu ücretliler, daha önce çalıştığı işyerinde kendilerine ödenen ücretlerin vergi matrahını, bu matrahtan kesilen gelir vergisini ve bu vergilerin ilgili vergi dairesine yatırılmış olduğunu gösterir bir belgeyi alarak en son çalıştığı işverene ibraz etmeleri gerekmektedir.

Bu çerçevede, 2004 yılında devir nedeniyle veya doğrudan kapatılan şubelerinizde çalışmakta iken iş akitleri feshedilen personelden yeni bir işveren nezdinde işe başlamayanların özel gider indiriminden doğan vergi farklarının 178 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin D/2 bölümünde yapılan açıklamalara göre, kapanan şubelerin muhtasar yönünden bağlı bulundukları vergi dairelerince yerine getirileceği tabiidir.

İş akitleri feshedilen personelden başka bir işveren nezdinde çalışmaya başlayanların ise özel gider indiriminden doğan vergi farklarının yeni işveren tarafından ödenen ücretlerden mahsup edilmek suretiyle işlem yapılması gerekmektedir.

Mukteza  12

Sayı  :  B.07.4.DEF.0.06.11/KVK
            031300044

Konu : ……………………….. SANAYİ  VE TİCARET LTD.şTİ. ANKARA

İlgi : 10.03.2003 tarih ve 16903 kayıt sayılı dilekçeniz.

İlgi dilekçeniz ile bölgede çalışan personelinize ödediğiniz ücretlerden 26.11.2002 tarihinden itibaren gelir vergisi kesintisi yapmadığınızı belirterek, söz konusu personelinizin OcakKasım/2002 dönemlerinde elde ettiği ücret gelirlerinin özel gider indiriminden doğan gelir vergisi farkının mahsubunun ne şekilde yapılacağı ve bu konuda tarafınıza iade yapılıp yapılamayacağı hususlarında bilgi istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 63’üncü maddesinde; “Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.” hükmüne yer verilmiş olup, bu maddeye 3946 sayılı Kanunun 13’üncü maddesiyle eklenen 5’inci bendinde mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3’ünün indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 182 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Özel Gider İndiriminden Doğan Vergi Farkının En Son Mahsup Edileceği Süre” başlıklı B/3 bölümünde “178 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde, ücretli olarak çalışanların özel gider indiriminden doğan vergi farklarının, ücretlerinden kesilen vergilerden mahsup edilmek suretiyle hak sahiplerine ödeneceği ve mahsuba ilişkin işlemlerin ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır.

Ancak, mahsup işleminin çeşitli nedenlerle takvim yılının son ayına
kadar yapılamaması halinde, kalan tutarı, Aralık ayına ait muhtasar beyanname üzerinden mahsup edilecektir. Aralık ayına ait tevkif suretiyle kesilen vergilerin özel gider indiriminden doğan ve mahsubu yapılamayan vergi farkını karşılayamaması halinde, kalan tutarın tamamı Aralık ayına ait muhtasar beyannamede gösterilerek, mahsuplar sonunda ortaya çıkan tutar, vergi dairelerince işverenlere nakden iade edilecektir....” açıklaması yer almaktadır.

Buna göre, Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesinde bulunan işyerinizde halen çalışmakta olan personelinize ait özel gider indiriminden doğan vergi farkının, muhtasar beyannamelerinizin aylık olarak verilmesi nedeniyle, 20 şubat tarihinde verilecek muhtasar beyannamenizde ücretlerinden vergi tevkifatı yapılan personelinize ait vergilerden mahsup edilmesi gerekmektedir. Ancak şubat ayından takvim yılının son ayına kadar verilen muhtasar beyannamelerde mahsup işleminin yapılamaması halinde ise kalan tutarın tamamının Aralık ayına ait muhtasar beyannamede gösterilerek, mahsuplar sonunda ortaya çıkan tutarın, vergi dairesince şirketinize nakden iade edilmesi gerekmektedir.

Mukteza  13

Sayı    :    B . 0 7 . 4 . D E F . 0 . 0 6 . 1 1 /
                GVK63
Konu :    
İlgi    :    ..................... tarihli dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizde; ............

Üniversitesinde okuyan oğlunuz için ödediğiniz okul ücretine ait belgenin özel gider indiriminde eğitim harcaması olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin bildirilmesi istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63 üncü maddesinde; “Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.” Hükmüne yer verilmiş olup, bu maddeye 3946 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle eklenen 5 inci bentte; mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3’ünün indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, konu ile ilgili olarak yayımlanan 176 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin, “Özel Gider İndirimine Konu Olan Harcamalar” başlıklı B/1 inci fıkrasında “Eğitim ve öğretim kurumları ile anaokulu, kreş ve dershanelere eğitim amacıyla yapılan ödemeler ile kurs ücretleri, kitap ve kırtasiye alımları için yapılan harcamalar, özel gider indirimine esas alınacaktır.” İfadesine yer verilmiştir.

Aynı tebliğin, “Özel Gider İndirimine Konu Olan Harcama Belgeleri ve Adlarına Belge Düzenlenecek Olanlar” başlıklı C kısmının; “Harcamaların Özel Gider İndirimine Konu Olabilmesi İçin Aranılacak şartlar” başlıklı 1’inci bölümünde; “Yukarıda sayılan harcamaların özel gider indirimine konu olabilmesi için:
- Harcamaların Türkiye’de yapılması ve

- Harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerden alınan belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

.............., ifadesine yer verilmiş olup,

Aynı kısmın, “Özel Gider İndirimine Konu Olacak Harcama Belgeleri” başlıklı 2’nci bölümünde de; “Ücretliler özel gider indirimine konu olan harcamalarını, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden alacakları şu belgeler ile tevsik edeceklerdir.

Fatura,

Serbest meslek makbuzu Perakende satış fişi,
Ödeme kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa) fişi,

........

Öte yandan, 17.11.1990 gün ve 20698 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 206 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, kurumlar vergisinden muaf olan kurumların, düzenleyecekleri belgelerde ve ödeme kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa) fişlerinde, “Kurumlar Vergisinden Muaftır” ibaresine yer verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu ibare konulan belgeler, özel gider indirimine konu edilmeyecektir.

..........” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Bu nedenle, özel gider indirimine konu olan harcamaların gelir ve kurumlar vergisine tabi olmayan kişi, kurum ve kuruluşlara yapılması halinde, bu harcamalar, özel gider indirimine konu teşkil etmeyecektir.
Bu itibarla, kurumlar vergisine tabi olmayan ........... Üniversitesi’ne ait söz konusu faturanın, özel gider indirimine konu teşkil etmesi mümkün değildir.

3 İZMİR DEFTERDARLIĞI TARAFINDAN VERİLEN MUKTEZA ÖRNEKLERİ

Mukteza  14


Tarih    : 28.02.2005

Sayı    : B.07.4.DEF.0.35.11/

1762002312/1245

Birim    : Vasıtasız   Vergiler

Gelir Müdürlüğü

Madde No : 121 Mad.

Konu    : Ücretlilerde Vergi İn

dirimine ait bildirim

de beyan edilen bel

genin geçerli olup ol

madığı hk.


Kurs Avans Makbuzu vergi indirimine konu olacak harcama belgeleri arasında yer almadığından vergi indiriminde kullanılamayacağı, ancak adı geçen ücretlinin, 2004 yılına ilişkin yazımız ekinde yer alan vergi indirimi bildiriminde beyan edilen diğer harcama belgelerinin vergi indirimi konusuna giren, ücreti ile mütenasip ve gerçek harcama niteliği taşıyan geçerli belgeler olması halinde vergi indiriminden yararlandırılması gerekmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Ücretlilerde Vergi İndirimi” başlıklı Mükerrer 121’inci maddesinde (4842 sayılı Kanunun 15’inci maddesiyle değişen şekli, Yürürlük: 01.01.2004) “Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının;

- 3 milyar liraya kadar % 8’i,

- 6 milyar liranın 3 milyar lirası için %8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

- 6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez.” hükmü yer almıştır.

Konuya ilişkin olarak yayımlanan 255 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin Vergi İndiriminden Yararlanacak Harcama Grupları başlıklı 4.1. bendinde;

“….…..

Yapılan harcamaların ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları tarafından yapılması ve satın alınan mal ve hizmetlerin bunlar tarafından tüketilmesi gerekmektedir. Ücretlinin ücreti ile mütenasip olmayan mal ve hizmetler için yapılan harcamalar vergi indirimine konu teşkil etmeyecektir.” denilmiştir.
Öte yandan anılan tebliğin Vergi İndirimine Konu Olacak Harcama Belgeleri başlıklı 4.3. bendinde ise; “Ücretliler vergi indirimine konu olan harcamalarını, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinden alacakları ;

Fatura,

Serbest meslek makbuzu, Perakende satış fişi,
Ödeme kaydedici cihazlara ait satış (yazar kasa)fişi, ile belgelendireceklerdir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Konu hakkında alınan ilgi yazınız ve eklerin tetkikinde, adı geçenin vergi indirimi bildiriminde beyan edilen gıda harcama belgelerinden bir gün ara ile düzenlenen 3.000.000.000 TL tutarında 11.11.2004 tarih ve 7418 no’lu, 3.100.000.000 TL tutarında 12.11.2004.tarih ve 7425 no’lu faturalar ile 2.750.000.000 TL tutarındaki 05.12.2004 tarih ve 42497 no’lu faturada yer alan tutarların; makul ve olağan ölçüler dışında, gerçek harcamayı yansıtmayan, tüketim amacına yönelik olmayan ve ücretlinin maaşı ile mütenasip olmayan mal ve hizmetler için yapılan harcamalar olduğu anlaşıldığından vergi indirimine konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, Eğitim Giderleri bölümünde bildirilen 31.08.2004,01.09.2004 tarih ve 95737, 96402 no’lu faturalarda karşılığı bulunan ……. Dersanesi tarafından düzenlenen 5 adet Kurs Avans Makbuzu vergi indirimine konu olacak harcama belgeleri arasında yer almadığından vergi indiriminde kullanılamayacağı tabiidir.
Diğer taraftan, adı geçen ücretlinin, 2004 yılına ilişkin yazımız ekinde yer alan vergi indirimi bildiriminde beyan edilen diğer harcama belgelerinin vergi indirimi konusuna giren, ücreti ile mütenasip ve gerçek harcama niteliği taşıyan geçerli belgeler olması halinde vergi indiriminden yararlandırılması gerekmektedir.

Mukteza  15

Tarih    : 25.01.2005

Sayı    : B.07.4.DEF.0.35.11/
             1762002283/490

Birim    : Vasıtasız   Vergiler

Gelir Müdürlüğü

Madde No : 121’inci Mad.

Konu    : Vergi  indiriminden yararlanmak amacıyla verilen fiş ve faturaların geçerli olup olmadığı.


Vergi indirimine konu harcama belgelerinin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olması veya gerçek harcamayı yansıtmadığı izlenimi edinilmesi halinde bu belgelerin vergi incelemesine tabi tutulmak üzere ilgili Defterdarlıklara sevk edilmesi gerekmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Ücretlilerde vergi indirimi başlıklı (4842 sayılı Kanunun 15’inci maddesiyle değişen şekli) (01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere Mükerrer 121’inci maddesinde; “ Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının;

- 3 milyar liraya kadar % 8’i,

- 6 milyar liranın 3 milyar lirası için %8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

- 6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez.” hükmü yer almıştır.

Konuya ilişkin olarak yayımlanan 255 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin Uygulamadan Yararlanacak Olan Harcamalar başlıklı 4.1 bölümünde;

“Vergi indirimi uygulamasında, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamaları dikkate alınacaktır. Bu yönüyle vergi indirimi uygulamasının, yürürlükten kaldırılmış olan özel gider indirimi uygulamasından bir farkı bulunmamaktadır.

Yapılan harcamaların ücretlinin kendisi, eşi ve çocukları tarafından yapılması ve satın alınan mal ve hizmetlerin bunlar tarafından tüketilmesi gerekmektedir. Ücretlinin ücreti ile mütenasip olmayan mal ve hizmetler için yapılan harcamalar vergi indirimine konu teşkil etmeyecektir.” açıklamalarına yer verilmiş olup, 7.2. bölümünde de; “İşverenler, ücretliler tarafından kendilerine verilen bildirimi ve harcama belgelerini 20 Ocak tarihine kadar alacaklardır. İşverenler kendilerine ibraz edilen harcama belgelerinin geçerli belge olup olmadığını, harcamanın vergi indirimi kapsamına girip girmediğini ve harcama toplamının doğru beyan edilip edilmediğini kontrol edeceklerdir.

……

İşverenler kendilerine ibraz edilen bildirim ve harcama belgelerini tarh zaman aşımı süresi içinde saklamak ve istenildiğinde vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz etmek zorundadırlar.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan anılan tebliğin, Muhtasar Beyanname Vermeyen Genel Bütçeye Dahil Dairelerde Çalışan Ücretlilerde Uygulanacak Cezai Müeyyideler başlıklı 11.1.bölümünde ise, “Genel bütçeye dahil dairelerde çalışan ücretlilerin haksız yere vergi indiriminden yararlanmaları durumunda, iade edilen vergi indirimi tutarı, ilgili saymanlıklarca saymanlığın bağlı bulunduğu vergi dairelerine intikal ettirilecek ve vergi daireleri de bu tutarı ücretlilerden ihbarname kuralına göre cezalı olarak tahsil edeceklerdir. Bu vergi cezasından bu dairelerin tahakkuk memurları da müteselsilen sorumlu olacaklardır.” denilmiştir.

Bu açıklamalara göre, yazınız eki belgelerdeki harcama kalemlerinden;  Sağlık kulüp şeklinde kesilen ödeme kaydedici cihaz fişleri teşhis ve/veya tedavi sürecinde yapılan sağlık harcamaları kapsamına girmediğinden vergi indirimine konu edilmemesi,

- Her türlü yiyecek ve içecek için yapılan harcamalar gıda giderleri kapsamına girmekle beraber sigara ve alkollü içkilerin bu kapsamda değerlendirilmemesi gerektiğinden içecek olarak kesilen ödeme kaydedici cihaz fişlerinde bu ayrımın yapılması halinde sigara ve alkollü içkilerin dışındaki içeceklerin geçerli olacağı,

- Diğer harcamalar vergi indirimine konu harcamalar kapsamına girmekte ise de, bu harcamalarında vergi indirimine konu olabilmesi için bunların ücretlinin ücretiyle mütenasip ve gerçek harcama olması gerekmektedir.

Ayrıca vergi indirimine konu harcama belgelerinin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olması veya gerçek harcamayı yansıtmadığı izlenimi edinilmesi halinde bu belgelerin vergi incelemesine tabi tutulmak üzere ilgili Defterdarlıklara sevk edilmesi gerekmektedir.

Mukteza  16            
Tarih    : 18.01.2005        
Sayı    : B.07.4.DEF.0.35.11/
      1762002286/447
Birim    : Vasıtasız    Vergiler
      Gelir Müdürlüğü
Madde No :121 Mad.        
Konu    : Lojman  kira    bedeli karşılığında kurum tarafından personele verilecek belgenin vergi indirimine konu harcama    belgesi olarak  kabul edilip edilmeyeceği hk.
vergi indirimine konu edilmemesi,

- Her türlü yiyecek ve içecek için yapılan harcamalar gıda giderleri kapsamına girmekle beraber sigara ve alkollü içkilerin bu kapsamda değerlendirilmemesi gerektiğinden içecek olarak kesilen ödeme kaydedici cihaz fişlerinde bu ayrımın yapılması halinde sigara ve alkollü içkilerin dışındaki içeceklerin geçerli olacağı,

- Diğer harcamalar vergi indirimine konu harcamalar kapsamına girmekte ise de, bu harcamalarında vergi indirimine konu olabilmesi için bunların ücretlinin ücretiyle mütenasip ve gerçek harcama olması gerekmektedir.

Ayrıca vergi indirimine konu harcama belgelerinin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olması veya gerçek harcamayı yansıtmadığı izlenimi edinilmesi halinde bu belgelerin vergi incelemesine tabi tutulmak üzere ilgili Defterdarlıklara sevk edilmesi gerekmektedir.

Mukteza  16            
Tarih    : 18.01.2005        
Sayı    : B.07.4.DEF.0.35.11/
             1762002286/447
Birim  : Vasıtasız    Vergiler
             Gelir Müdürlüğü
Madde No :121 Mad.        
Konu    : Lojman  kira    bedeli karşılığında kurum tarafından personele verilecek belgenin vergi indirimine konu harcama    belgesi olarak  kabul edilip edilmeyeceği hk.

Kurumlar vergisine tabi olan kurumun personeline tahsis ettiği lojmanlar için personelden kesilen lojman kira bedelleri karşılığında fatura verilmesi halinde, bu belgenin vergi indirimine konu harcama belgesi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Ücretlilerde vergi indirimi başlıklı (4842 sayılı Kanunun 15’inci maddesiyle değişen şekli) (01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere Mükerrer 121 maddesinde; “ Gerçek ücretlerin vergilendirilmesinde, mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve ikamet edilen konuta ait kira harcamalarının yıllık toplam tutarının;

- 3 milyar liraya kadar % 8’i,

- 6 milyar liranın 3 milyar lirası için %8’i, aşan kısmı için % 6’sı,

- 6 milyar liradan fazlasının, 6 milyar lirası için % 7’si, aşan kısmı için % 4’ü,

Ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilir veya işverenler aracılığı ile kendisine nakden iade edilir.

şu kadar ki; harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınan belgelerle tevsik edilmesi ve bu belgelerin işverene verilmesi şarttır. Mahsup hakkı kazanılan tutarın hesaplanmasında dikkate alınan harcama tutarı, vergi matrahının toplamını geçemez.” hükmü yer almıştır.

Konuya ilişkin olarak yayımlanan 255 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin Vergi İndirimine Konu Olan Harcama Belgeleri başlıklı 4/3. bendinde “Ücretliler vergi indirimine konu olan harcamalarını, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinden alacakları ;

Fatura,

Serbest meslek makbuzu, Perakende satış fişi,
Ödeme kaydedici cihazlar ait satış (yazar kasa)fişi, ile belgelendirilecektir.

Gerçek kişilerden yapılan kiralamalarda, kira ödemesine ilişkin kira sözleşmesinin bir örneği ve banka dekontu, kira ödemesinin nakden yapılması halinde ise ödemeye ilişkin mal sahibinin vereceği belge ile kira sözleşmesinin bir örneği tevsik edici belge olarak kabul edilecektir.” açıklamalara yer verilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre, kurumlar vergisine tabi olan kurumunuzun personeline tahsis ettiği lojmanlar için personelinizden kesilen lojman kira bedelleri karşılığında fatura verilmesi halinde, bu belgenin vergi indirimine konu harcama belgesi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Mukteza17

Tarih    : 09.02.2005

Sayı    : B.07.4.DEF.0.35.11/
              1762002303/879

Birim    : Vasıtasız   Vergiler Gelir Müdürlüğü

Madde No : 63 ve 121

Konu    : Çalışanların özel gider indirimine konu olan    harcamalarını yüksek göstermeleri nedeniyle doğan vergi farkının kurumlarınca tarh edilip edilmeyeceği.

Çalışan personelin özel gider indirimi uygulamasında sahte belge kullanmasından dolayı doğan vergi farkına ilişkin olayın, saymanlıkça ilgili vergi dairesine intikal ettirilmesi ve ilgili vergi dairesince de ücretliler adına ihbarname düzenlenerek, meydana gelen vergi farkının cezalı olarak tahsil edilmesi gerekmektedir.

Ücretlilerde özel gider indirimi 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 2003 yılı için 63’üncü, 2004 yılı için mükerrer 121’inci maddesinde düzenlenmiştir.

Anılan Kanunun 63 üncü maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan özel gider indirimi ile ilgili olarak 18.05.1994 tarih ve 21938 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 176 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin F/1 bendinde; “Genel bütçeye dahil dairelerde çalışan ücretlilerin özel gider indirimine konu olan harcamalarını, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler kullanmak veya belgelerde tahrifat yapmak suretiyle veya diğer suretlerle yüksek göstermeleri nedeniyle, doğan fark verginin fazla hesaplanmasına neden olunması halinde, bu vergi ilgililerinden cezalı olarak geri alınacaktır.

Bu şekilde doğan vergi farkı, ilgili saymanlıklarca saymanlığın bağlı bulunduğu vergi dairelerine intikal ettirilecek ve vergi daireleri de ücretlilerden ihbarname kuralına göre cezalı olarak tahsil edeceklerdir. Bu vergi cezasından işverenlerin tahakkuk memurları da müteselsilen sorumlu olacaklardır.”denilmiştir.

Bu açıklamalara göre, personelinizin özel gider indirimi uygulamasında sahte belge kullanmasından dolayı doğan vergi farkına ilişkin olayın, saymanlığınızca ilgili vergi dairesine intikal ettirilmesi ve ilgili vergi dairesince de ücretliler adına ihbarname düzenlenerek, meydana gelen vergi farkının cezalı olarak tahsil edilmesi gerekmektedir.


4 DANIŞTAY KARARLARI

T.C.

D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2003/2042 Karar No : 2005/772

Özeti : Davacı kurum bünyesinde çalışmakta iken iş akitleri 31.1.2002 tarihinde sona eren 180 işçinin, 2001 takvim yılına ait özel gider indirimi kapsamındaki harcama belgelerini davacı kuruma vermelerinin yasal bir zorunluluk olması karşısında, bu harcama belgelerinden doğan vergi farkının hak sahiplerine dağıtılması amacıyla davacıya yasal faiziyle birlikte nakten iadesi gerektiği hakkında.

Temyiz Eden : Konak Vergi Dairesi MüdürlüğüİZMİR

Karşı Taraf : ? Üniversitesi Vakfı İktisadi İşletmeleri

Vekili : Av. ?

İstemin Özeti : Özel gider indiriminden doğan 6.501.720.000.lira vergi farkının iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi işleminin iptali ve söz konusu tutarın yasal faiziyle beraber iadesi istemiyle açılan davada; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun vergilendirme dönemindeki 63’üncü maddesinin birinci fıkrasının 5’inci bendinde; mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3’ünün, ücretin safi değerinin tespitinde indirileceği, ücretlilerin harcama belgelerinin işverene ibrazı, beyanı ve verginin iadesine ilişkin süreleri tespite, iadeyi nakden veya mahsuben yaptırmaya, bu uygulamanın usul ve esaslarını tayin ve tespite Maliye Bakanlığının yetkili olduğunun kurala bağlandığı, davacı tarafından istihdam edilen 180 işçinin, harcama belgelerini davacıya teslim ettikten sonra 31.1.2002 tarihi itibariyla başka bir işverenin yanında çalışmaya başladıkları, şubat/2002 dönemi muhtasar beyannamesinde ayrılan 180 işçi ile halen çalışmakta olan işçilere ait toplam 17.745.530.000.lira özel gider indiriminden doğan vergi farkının, çalışan işçilerin ücretinden tevkif edilen 11.243.810.000.lira gelir vergisine mahsubundan sonra kalan farkın iadesi yolunda yapılan başvurunun reddi işleminin dava konusu edildiği olayda, 2001 yılı harcama belgelerinin teslimi gereken 20.1.2002 tarihinde davacı tarafından istihdam edilen 180 işçinin söz konusu harcama belgelerini davacıya vermelerinin yasal bir zorunluluk olması karşısında, bu harcama belgelerinden doğan vergi farkının hak sahiplerine dağıtılması amacıyla davacıya iadesi gerektiği, her ne kadar 180 işçinin aynı vakfa bağlı başka bir iktisadi işletme bünyesinde çalışmaya devam ettiği bu nedenle nakden iade yapılamayacağı ileri sürülmüş ise de her iki iktisadi işletmenin ayrı mükellefiyetleri bulunduğundan 180 işçinin halen davacı işletme bünyesinde çalışmaya devam ettiğinden söz edilemeyeceği, gider indiriminden doğan farkın, kendisine bildirim yapılan davacı tarafından hak sahiplerine ödenmesi gerektiğinden aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle işlemi iptal ederek 6.501.720.000.liranın yasal faiziyle birlikte iadesine karar veren İzmir 2. Vergi mahkemesinin 23.10.2003 gün ve E:2003/351, K:2003/1699 sayılı kararının; 176 No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre işverenin değiştirildiği takvim yılına ait harcama belgelerinin en son çalışan işverene verilmesi gerektiği, vergi farkının takip eden aylara ait ücret gelirleri üzerinden tevkif edilen vergilere mahsubundan sonra yıl sonunda indirilemeyen tutarın nakden iadesi gerekmekte olup nakden iade şartlarının henüz gerçekleşmediği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi : Birgül Öğülmüş

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı : Nurten Karaçay
Düşüncesi : Özel Gider indiriminden doğan gelir vergisi farkının yasal faiziyle birlikte iadesi istemini kabul eden Vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 63. maddesinin 3946 sayılı Kanunla eklenen 5. bendinde; ücretlinin kendisi ve aile bireyleri için yaptığı eğitim, sağlık, gıda ve kira giderinin üçte birinin, yıllık ücretin %35 ini geçmemek üzere bir sonraki yılda yapılacak vergilemede, matrahtan indirilebileceği ve buna karşı gelen verginin ücretliye işverenler aracılığıyla mahsuben yada nakten ödeneceği kurala bağlanmıştır. Aynı bendin 2. fıkrasında ise, ücretlilerin harcama belgelerini, ibraz, beyan ve verginin iadesine ilişkin süreleri tespite, iadeyi nakten veya mahsuben yaptırmaya, bu uygulamanın usul ve esaslarını tayin ve tespite Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Kanun maddesi hükümlerinde, işveren ve sorumluya vergi farkının ödenmesinin nakten yada mahsuben yapılması arasında bir ayırım gözetmemiş, vergi farkının ödenmesi yönünden Maliye Bakanlığına tanınan tayin ve tespit yetkisinin mahsuben ve nakten ödemenin usul ve koşulları yönünden geçerli olduğu sonucuna varılmaktadır.

Maliye Bakanlığı, yasa maddesinden aldığı bu yetkiyi 176178182 Seri Sayılı Genel Tebliğlerle kullanmıştır. 178 Seri Sayılı Genel Tebliğin D Bölümünde; muhtasar beyanname veren kamu kurum ve kuruluşları ile diğer işverenler yanında çalışmakta iken yıl içinde emekli olan, işten ayrılan ve ölenlerin özel gider indiriminden doğan gelir vergisi farkının, Ocak ayına ait olup, 20 şubat akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilen tevkif suretiyle kesilen vergilerden mahsup edileceği, bu mahsuba rağmen arta kalan özel gider indiriminden doğan vergi farkının bulunması halinde bu farkın, muhtasar beyanname veren işverene vergi dairesince nakten iade edileceği öngörülmüştür.

Davacı kurumun bünyesinde çalışmakta iken iş akitleri 31.1.2002 tarihinde fesh edilen yüzseksen işçinin, 1.1.200131.12.2001 dönemine ait özel gider kapsamındaki belgelerini yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler uyarınca 2002 Ocak ayı içerisinde davacı kuruma vermeleri zorunlu olduğuna göre bu işçilere ait özel gider indiriminden doğan ve şubat 2002 muhtasar beyannamesi ile beyan edilen tevkif yoluyla kesilen gelir vergisinden mahsup sonrası kalan vergi farkının davacı işveren kuruma nakten iadesi gerekeceğinden nakten iade talebinin reddi yolundaki işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 30.3.2005 gününde oybirliğiyle    
karar verildi.        

T.C.            
            
D A N I ş T A Y        
        
Üçüncü Daire        
        
Esas No : 1999/5255        
        
Karar No : 2001/4600        
        
Özeti : Önceki yıl harcamalarına ilişkin özel gider indiriminden doğan ve düzenlenen bordrolarda hesaplanan gelir vergisi farklarının içinde bulunulan yıla ilişkin muhtasar beyannamelerde hesaplanan gelir(stopaj) vergisine mahsubu, ücretlinin ödemesi gereken gelir vergisi borcunu kaldıran bir işlem olduğundan, harcama    belgelerinin ve vergi iade bildirimlerinin ibraz edilmemesi nedeniyle gelir    
(stopaj) vergisi tarhiyatı yapılamayacağı hk.    
        
Temyiz Eden : ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
            
Karşı Taraf : ... A.ş.Genel Müdürlüğü
            
Vekili : Av....    
    
İstemin Özeti : Nezdinde çalıştırdığı personelin bir kısmının 1996 yılı vergi iade bildirimleri ile harcama belgeleri üzerinden hesaplanan vergi iadelerine mahsup edilen gelir (stopaj) vergilerinin tahakkukuna esas oluşturan muhtasar beyannamelerin gerçeği yansıtmadığı görüşüyle davacı kurum adına şubatAğustos 1997 dönemleri için re’sen salınan kaçakçılık cezalı gelir (stopaj) vergilerinin Enerji Tesisleri
Müdürlüğü personeli yönünden bulunan matrah farklarına ilişkin kısmına karşı açılan davada; davacı kurum bünyesindeki Enerji Tesisleri Müdürlüğünde çalışan personelin özel gider
indirimlerine ait harcama belgelerinin ve bildirimlerin yandığından bahisle ibraz edilmediği, söz konusu yangın nedeniyle davacı kurumun idari araştırma ve soruşturma yaparak suç duyurusunda bulunma ve bu durumu
davalı idareye bildirme yükümlülüklerini yerine getirdiği, bu nedenle mücbir sebebin varlığının kabulü gerektiği, Kalite Kontrol Müdürlüğü personeline ait harcama belgelerinin gerçeği yansıtmadığı yolundaki tespitin, yandığından bahisle ibraz edilemeyen belge ve bildirimlerin de gerçek olmadığına kanıt teşkil etmeyeceğinden, varsayıma
dayanılarak yapıldığı ve yasaya uygun görülmediği gerekçesiyle tarhiyatı kaldıran ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve... sayılı kararının; yeterli bir inceleme
sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : Pelin Akça
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.    

Savcı : Ülkü Erbük

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 63’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında ücretin safi tutarının, işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından maddede belirtilen indirimler yapıldıktan sonra kalan miktar olarak tanımlanmış ve söz konusu fıkraya 3946 sayılı Kanunla eklenen (5) işaretli bentte; ücretlilerin yıllık vergi matrahlarının %35’ini geçmemek üzere kendileri, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık tutarının 1/3’ünün, harcamaların Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsiki ve bu belgelerin işverene verilmesi koşuluyla vergi matrahından indirilebilmesine imkan sağlanmıştır. Aynı bendin ikinci fıkrasında, bu indirim de dikkate alın mak suretiyle hesaplanan vergi ile mükellefin o yıl içinde tevkif suretiyle ödediği vergi tutarı arasındaki farkın, ücretlinin ertesi yılda ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilmesi veya işveren aracılığı ile kendisine nakden iade edilmesi kurala bağlanmıştır.

2978 sayılı Yasadaki anlatımla özel gider indirimine ilişkin harcama tutarının henüz belli olmamasından dolayı bir takvim yılında elde edilen ücretten 63’üncü maddenin (5) işaretli bendinde öngörülen indirim uygulanmadan vergi kesilmesi nedeniyle yapılan bu düzenlemede, ödenmesi gereken vergi ile ödenen vergi arasındaki farkın izleyen yılda ödenecek vergiden mahsubu, bir ödeme şekli olarak kabul edilmiştir. Söz konusu vergi farkının borçlusu olan vergi idaresinin, işveren aracılığı ile ücretliye bu farkları nakten iade edebilmesine de olanak tanınmakla; mahsubun, nakten iade ile aynı sonucu doğurduğu yasa yapıcı tarafından da kabul edilmiştir. Bu nedenle önceki yıl ücretlerinden fazla vergi kesilmesinden oluşan vergi farklarının, içinde bulunulan yılın tevkifi gereken gelir vergisinden mahsubu da ücretlinin ödemesi gereken gelir vergisi borcunu kaldıran bir işlemdir.

Davacı kurum da bir kısım personelinin 1996 yılı harcamalarına ilişkin özel gider indiriminden doğan ve düzenlediği bordrolarda hesapladığı gelir vergisi farklarını şubatAğustos 1997 dönemlerine ilişkin muhtasar beyannamelerde hesaplanan gelir (stopaj) vergileri toplamından mahsup ederek beyanda bulunmuştur. İlgili dönemlerde tahakkuklar bu mahsup göz önüne alınarak yapılmakla şubatAğustos 1997 dönemlerinin gelir (stopaj) vergisi borçları mahsup yoluyla ödenmiş ve sona ermiştir. Kurumun Enerji Tesisleri Müdürlüğü personelinin 1996 takvim yılına ilişkin harcama belgeleri ile bu belgelere göre yaptığı bildirimlerin yanması nedeniyle ibraz edilememesi, ödemenin tüm hukuksal sonuçlarını doğurmuş olan mahsubun geçersiz sayılmasına olanak sağlamayacağından, şubatAğustos 1997 dönemlerine ilişkin gelir (stopaj) vergisinin noksan beyanı ve ödendiği kabul edilemez. Diğer yönden; vergi idaresince 2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi şartıyla yalnızca, incelemeye konu olan ve mahsup yoluyla ücretlilere ödenen vergi iadeleri üç kat cezası ile istenebilecekken, gelir (stopaj) vergisi tarhiyatı yapılması hukuka uygun düşmediğinden, tarhiyatın kaldırılması yolundaki kararda, sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, 13.12.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARARLANILAN KAYNAKLAR:

– Gelir Vergisi Kanunu ve Tebliğleri.

– Vergi İadesi Hakkında Kanun ve Tebliğleri.

– “Özel Gider Uygulaması” Mustafa AKIL – Abbas COşAR, Vergi Sorunları Dergisi Ocak2000.

– İzmir YMM Odapsı Aylık Bülten, MartNisan 2005.















 



 

 






 














 


 





Makaleler

Ziyaretçi Sayacı

Bugün
Dün
Bu Hafta
Last Week
Bu Ay
Son Ay
Toplam
230
2661
2891
1963468
61499
122066
1990949
IP: 216.73.216.122
Zaman: 2025-08-19 04:12:49

Telif Hakkı © 2013. Denetim Kontrol. Tüm Hakları Saklıdır.